Tatil demek özü itibariyle harcanan emeklerin sonucunda dinlenme ve eğlenme hakkını kullanmak demektir. Elbette, tatili boş boş geçirmekten söz etmiyoruz. Herkes tatilde bir şeyler planlayabilir ve yapabilir. Ama buradaki kritik nokta, ne yapacağımıza, ne zaman yapacağımıza ve nasıl yapacağımıza büyük ölçüde kendimizin karar verebilmesidir. Kitap da okuyabiliriz, bir yerlere gidip gezi de yapabiliriz, arkadaşlarımızla da takılabiliriz, oturup eksik kalan öğrenmelerimizi de tamamlayabiliriz. Tatili keyifli kılan da budur aslında.
Tatil kendini tanıma fırsatıdır
Tatil, insanın kendine yolculuğudur biraz da. Çünkü, neyi sevip sevmediğimizi düşünecek, önceliklerimizi değerlendirecek ve kişisel planlarımızı yapacağız. Bu süreçte bolca kendimizi gözden geçirme ve tanıma imkanı bulacağız.
Kimimiz tatile rağmen düzenimizi koruduğumuzu fark edeceğiz, kimimiz düzensizliğimizi sürdürdüğümüzü anlayacağız. Kimimiz, ipin ucunu biraz kaçıracak, kimimiz ise kuralcılığın ruhumuza işlediğini anlayacağız.
Kimimiz, karar vermenin bizim işimizi olduğunu göreceğiz, kimimiz ise karar vermeyle başımızın belada olduğunu fark edeceğiz.
Tatil bir kültürdür
Evet, tatilin hayatımıza katacağı çok şey var aslında. Çocuklarımıza tatili tatil gibi yaşama fırsatı vermeliyiz.
Tatilin bir hak olduğunu, bir yaşam biçimi olduğunu, kültür olduğunu fark etmeli ve ettirmeliyiz. Çalışmanın da tatilin de hakkını vermenin önemli bir tavır olduğunu unutmamalıyız.
Tatil, ödev yapmak değildir
Biliyorum ki, birçok eğitimci ve anne - baba, tatilde çocukların eksiklerini tamamlamasını ve okula daha hazır olarak gelmesini isteyecek ve kendilerine göre az ya da çok ödevlendirme yapacaklar. Düşüncelerini ve kaygılarını anlıyor olmakla birlikte, tatilde ödevlendirme konusunda dikkatli olmaları gerektiğini düşünüyorum. Hatta öyle ki, eğer ödev anlamına gelebilecek sorumluluklar vereceklerse de, adına ödev dememeliler. Mümkünse ödev adı altında hiçbir şey vermemelidir. Ancak, bu konuda yine de ödevin gerekliliğini düşünenler için birkaç öneride bulunmak isterim:
- Çocuklara, eksiklerini tamamlamaya odaklı zorlayıcı çalışmalar vermek yerine yapabilecekleri hakkında önerilerde bulunmalıdırlar.
- Çalışma verilecekse, bu çalışmalar zorunlu tutulmamalı, serbest bırakılmalıdır.
- Alternatifli çalışmalar verilerek çocuğun içinden seçmesi sağlanmalıdır.
- Çalışmaların süre ve miktar olarak kesinlikle sınırlı olmasına özen gösterilmelidir.
- Her gün mutlaka bir çalışma yapılması istenmemeli ve beklenmemelidir.
- Tatil dönüşünde, çocuklara yaptıkları çalışmalar hakkında keyifli paylaşma ortamı sunulmalı ama yapılmayan çalışmalar için hesap sorulmamalıdır.
- Sonuçta, çocuklar bu dünyaya hep okula gitmek, ders çalışmak, ödev yapmak, sınavlara girmek ve yetişkinlerin beklentilerini karşılamak için gelmediler. Hatta, çocuğun hayattaki en büyük görevi yetişkinlerin verdiği işleri yapmak değil, belki de asıl işleri olan oyun oynamaktır. Bırakın tatilde doya doya oynasınlar.