Yarın tüm öğrenciler için ilk ders zili çalacak. Kuşkusuz anne-babalar çocuklarının başarılı olması için elinden geleni yapacak Çünkü başarı sihirli kavramlardan biri ve herkes hayatında kendi başarı öyküsünü yazmak istiyor. Bir öğrenci için ise başarı, büyük ölçüde dersten yüksek not almak, sınıf geçmek ya da bir bölümü kazanmak...
OKULLARIN açıldığı şu günlerde, öğrenciler yoğun bir çalışma temposuna girecekler yine. Öğretmenler ödevler verecek, anne-babalar çocuklarının başından ayrılmayacaklar. Kimi çocuk düzenli bir şekilde çalışacak kimisi ise gönülsüz çalışacak. Ebeveynler klasik nasihatlerini ederken, çocuklar oflayıp puflayarak kaçış yolları arayacaklar.
Neresinden bakılırsa bakılsın, hangi eleştiri yapılırsa yapılsın ortada bir gerçek
var ki, o da okul hayatı dendiğinde ilk akla gelen şey okul başarısıdır. Herkesin temel kaygısı da çocuğun başarılı olup olamayacağı üzerine kurulmuştur. Peki, başarılı olmanın en temel kuralları nedir? Çocuklara nasıl yardımcı olabiliriz? İşte size birkaç öneri.
Olumlu bir atmosfer oluşturun
Öğrenme, olumlu duyguların hakim olduğu bir ortamda gerçekleşir. İçinde duygu olmayan hiçbir bilinçli öğrenme yoktur. Beyin, bilgiyle arasındaki bağı duygular üzerinden kurar. Dolayısıyla, çocukların ders yapacakları ve çalışacakları ortamların hem güvenli olması hem de huzur verici olması gerekir. Anne-babaların ve öğretmenlerin çocukla kuracakları ilişkide bu duygusal köprüleri korumaya özen göstermeleri önemlidir.
Motivasyon tipine göre yönlendirin
Ders çalışma ve öğrenme süreçlerinde en önemli belirleyicilerden biri çocuğun motivasyon tipidir. Genel olarak iç ve dış motivasyondan söz edilebilir.
İç motivasyonu yüksek çocukların otokontrolleri daha iyidir ve istekleri için mücadele edebilirler. Dış motivasyonu yüksek olan çocuklar ise yönlendirilmeye çok ihtiyaç duyarlar.
Ayrıca, motivasyon tipimiz doğuştan gelen bir özelliktir ve kişilik yapımızın da bir parçasıdır. Bu nedenle kolay değişebilen bir şey değildir. Anne-babalar ve öğretmenler, çocukların motivasyon özelliklerini bilirseler, çalışma düzenini buna göre planlamasında yardımcı olabilirler. Açıktır ki, çocuğun motivasyon tipine uymayan çalışma planı ve düzeninin sonuç vermesi çok zordur.
Öğrenme özelliklerine göre program yapın
Bilimsel araştır malara göre, herkesin öğrenme özellikleri birbirinden farklıdır. Çocuğun görsel, işitsel,
kinestetik ya da dokunsal olması, çevresel faktörlere (ısı, ışık, oturma düzeni vb.) karşı duyarlılığı, sosyal ve duygusal faktörlerle ilgili tercihleri gibi birçok özellik, öğrenme düzeyini ve kalitesini etkiliyor. Bu nedenle, çocuğun öğrenme tercihleri ve özelliklerini bilerek buna uygun bir eğitim ve çalışma ortamı düzenlenmesi gerekir.
Yetenekleriyle kaliteyi artırın
Bireysel yetenek ve beceriler, bir insanın geleceğini ve tüm kariyerini etkileyip belirleyecek yeterliliklerdir. Çoklu Zeka Teorisi’ne göre, insanda, matematik-mantık yeteneği, sözel-dil yeteneği, görsel-uzamsal yetenek, müzikal-işitsel yetenek, sosyal yetenek, kişisel-özedönük yetenek, bedensel-kinestetik yetenek ve doğa yeteneğinden söz etmek mümkün. Bilimsel araştırmalar, beynimizin doğuştan bazı yeteneklere yatkın olduğunu ve yatkın olduğumuzu ortaya koyuyor. Buna göre, hem yetenek alanlarımızın geliştirilmesi hem de yetenek alanlarımızdan yararlanarak öğrenme kalitemizi artırabiliriz.
Minimum saat uygulaması yapın
Ders çalışmak aslında zevksiz bir uğraştır. Beynimiz, ders çalışmak gibi keyifsiz bir şeyi yapmaktansa haz verici bir şeyi yapmayı daha çok ister. Bu nedenle, ders çalışma sorumluluklarından kurtulmayı istemek ve uzaklaşmaya çalışmak doğaldır. Bir çok öğrenci, içinden ders çalışmak geçmediği için sık sık kopuşlar yaşamaktadır. Bu aşamada, minimum saat uygulaması oldukça işe yarar. Minimum saat uygulaması, çocuğun içinden hiç ders çalışmak geçmediğinde başvurulacak bir yöntemdir. Bu yöntemde, ders çalışmak istemeyen çocuktan, çok kısa süre de olsa çalışma masasına oturması ve az miktarda bir akademik görevi yerine getirmesi istenir. Örneğin, yaş düzeylerine göre değişmekle birlikte, ortaokuldaki bir çocuktan sadece 15 dakika çalışıp kalkması ya da 5 tane matematik problemini çözüp kalkması istenir. Bu uygulama ile çocuğun beyninde yerleşmiş olan alışkanlık korunmuş olur. Burada önemli olan şey, beynin mümkün olduğunca hiç iş yapmama noktasına gelmemesini sağlamaktır.
Bellek geliştirme egzersizleri yapın
Bir öğrencinin akademik başarısında dikkat ve bellek kalitesi oldukça belirleyicidir.Özellikle 10 yaşına ka dar yapılacak dikkat ve bellek egzersizleri, öğrenme performansını son derece olumlu yönde etkiler. Bu nedenle, ders çalışmanın dışında düzenli olarak dikkat ve bellek geliştirici aktiviteler yapılabilir. Bu aktiviteler seçilirken eğlenceli olmasına da özen gösterilmeli.
Sınav kaygısı ile başa çıkmalı
Hafif kaygı öğrenmeyi olumlu yönde etkilerken, aşırı kaygı öğrenmeyi olumsuz yönde etkiler. Öğrencinin sınav kaygısı varsa, önceden saptamak önemlidir. Böylece, gevşeme egzersizleri ile sorunu çözmek mümkün olabilir.