ÇOCUK yetiştirmek bir yanıyla heyecan verici, diğer yanıyla oldukça zor bir süreç. Elbette ki anne-babalar, çocukları için her şeyin en iyisini ister. Çoğu zaman da bu konuda ellerinden gelenin fazlasını yaparlar. Onların tüm ihtiyaçlarını en güzel şekilde giderirler. İyi okullara, kurslara, dersanelere gönderirler, en kaliteli yiyecek ve giyecek imkanları sunarlar, isteklerine karşı duyarlılık gösterirler... Ancak, tüm iyi niyetli çabalarına karşın, bu, onların herşeyi doğru yaptığını göstermez. Kimi zaman ortaya konan iyi niyetli çabalar, çocukların geleceği için en riskli yatırımlara bile dönüşebilir. Şüphesiz ki, mükemmel anne-baba olmak gereksiz ve hatta tercih de edilmez. Bir anne-babanın çocuğuna yapacağı en büyük iyiliklerden biri, onun doğasına uygun kişilik gelişiminin önündeki engelleri ortadan kaldırmak. Kişilikli çocuklar yetiştirmek, gelecekteki başarının da anahtarıdır. Araştırmalar, çocuğun hayattaki başarısında, akademik başarıdan daha çok kişilik özelliklerinin belirleyici olduğunu gösteriyor.
Dikkat edilmesi gerekenler
-Çocuk yetiştirirken ve eğitirken, onun doğasını inkar eden yaklaşımlardan uzak durulmalı. Annebabalar ve bazı eğitimciler, çocuğun doğasındaki temel yapıları değiştirme çabası içine giriyor. Bu tür bir yaklaşım, doğru değildir. Kaldı ki, çocuğun doğasıyla mücadele ederek sonuç almak mümkün de değildir. Her çocuk, doğasının götürdüğü yere gitme eğilimindedir. Eğer bir çocuğun doğasında duygusallık belirginse, onunu bu özelliği değiştirilmesi gereken değil, saygı duyulması gereken bir durumdur.
-Kişilik gelişimi, sadece okul ve ders konusu gibi algılanmamalı. Kişilik, bir anlamda bizim yaşam biçimimizdir. Bu nedenle, okulun duvarları içine hapsedilmiş bir kişilik gelişiminden söz edilemez. Ev, sokak, oyun parkı vb. tüm yaşam alanları, etkileşim alanlarıdır ve kişilik gelişiminde büyük katkıları vardır. O halde, çocuklar bu tür ortamlarda bulunmasına ve o ortamlardaki faaliyetlere aktif olarak katılmalı.
-Zengin sosyal ilişki ortamlarında bulunmasına izin verilmeli. Bir çocuğa yapılacak en büyük kötülüklerden birisi, onu aşırı hijyenik sosyal ortamlarda büyütmektir. Her şeyin çocuğa göre düzenlendiği, çok fazla kolaylaştırıldığı sosyal ortamlar, büyüyüp olgunlaşmaya izin vermez. Böyle yetişen çocuklar için hayat hiç de kolay olmayacaktır. Her çocuk, b üyüme sürecinde, yaşıtlarıyla ve benzerleriyle olduğu kadar, farklı kişilerle de etkileşim halinde olmalı. Farklı sosyo-kültürel ortamlardaki insanlarla, engellilerle, hareketli çocuklarla, isteklerini yapmayan arkadaşlarla, kendinden daha çok ve az başarılı olanlarla vb. birlikte aynı ortamları paylaşmalı ve bu etkileşimlerden kendilerini geliştirecek birikimler sağlamalıdırlar.
- Kural ve sınırlar konulmalı. Kişilik yapısı, kurallar ve sınırlar içerisinde şekillenir. Akla ve gelişime uygun sınırlamalar, çocuğun gelişiminde son derece önemlidir. Bir çocukta sınır algısı oluşmazsa, karşısındakine saygı duyması da söz konusu olamaz. O nedenle, ev ortamında çocuğun uyacağı makul ve gerçekçi kuralların konmasına özen gösterilmeli. Ancak, mümkün olduğunca az kural konması gerektiği de unutulmamalı.
-Kurdukları ilişkilere mümkün olduğunca müdahale edilmemeli. Çocuğa, kural ve sınırlar koymak ne kadar doğru ise, iki de bir yapılan bazı müdahaleler de bir o kadar gereksiz ve yanlıştır. Örneğin, çocuk, bir arkadaşıyla konuşurken, oynarken, elindeki bir şeyi paylaşırken yapılan yetişkin müdahaleleri, o sosyal etkileşimin doğal enerjisini ve akıcılığını engelleyerek öğrenme kalitesini bozacaktır. Bir çocuk, arkadaşıyla sorun yaşadığında bile çoğu zaman müdahale edilmesi yerine izlenmesi yeterlidir.
Genetik mi çevre mi etkili?
Kişilik, genetik ve çevrenin ortak ürünüdür. Genetik ve çevre etkileşimi ile ilgili verilen çeşitli yüzdeler olmakla birlikte bu oranların gerçekçi olduğu söylenemez. Çünkü, her özellikte genetik- çevre etkileşiminin oranları farklıdır. Annebabalar ve eğitimciler, çevresel etkiler çerçevesinde, bu gelişime oldukça büyük katkılarda bulunuyor. Önemli olan, bu katkının farkında olarak, neyin, ne zaman ve nasıl yapılacağı ile ilgili farkındalık kazanmaktır.
ÖĞRENME SÜRECI
Çocuğa gereksiz yere müdahale etmek öğrenme sürecini ve kalitesini bozar.