İnsan verdiği kararların ürünü olan bir hayat yaşar. Mutluluklarımız da mutsuzluklarımız da bizim tercihimizdir bir anlamda... Diyebiliriz ki; kişiliğin, gelişmişliğinin en önemli göstergelerinden biri karar verme becerisi ve kalitesidir. O halde, bir çocuğa kazandırılacak en kritik becerilerden biri “karar verme” becerisidir.
Küçük Merve, annesine bağırarak itiraz ediyordu. “Hayır anne! Ben bunu giymeyeceğim. Fırfırlı elbisemi giymek istiyorum.” Buna karşın, annesi, kendi seçtiği kıyafeti giymesi konusunda ısrar ediyordu: “Kızım, bu kıyafetin daha güzel. Hem fırfırlı kıyafetini daha yeni giymiştin, daha sonra yine giyersin.” Annesinin ısrarı karşısında Merve diretiyor ve ağlamaya başlıyordu.
Bir çocuğa kazandırılacak en kritik becerilerden biri karar verme becerisidir. Bu beceri kazandırılırken,
- “Çocuklar neye, ne zaman, nereye kadar karar verebilirler?”
- “Bir çocuğun karar veremeyeceği alanlar var mıdır?”
- “Çocuğun karar vermesi engellenirse neler olur?” gibi soruların cevabının aranması gerekir.
Anne-babanın, bu sorulara vereceği cevaplar ve cevapları doğrultusunda çocuğun karar verme becerisinin gelişimine yapacağı katkılar, onun tüm yaşamını etkileyecektir.
Araştırmalar, çocukların, anne-babalarının yaptıkları değer, inanç, görüş, bilgi aktarımlarına 13-14 yaşlarına kadar açık olduğu, daha sonraki yıllarda ise giderek kendi bildiklerine göre hareket etme ve yaşama eğiliminde olduklarını gösteriyor. O halde, her ailede anne-baba, kendi kültür değerlerini, inanç değerlerini, bilgi ve görüşlerini çocuklarına bu yaşa kadar aktarabilirler. Buna da hakları var. Ancak, ondan sonraki yıllarda, çocuklar, kendi kişisel yaşam yolculuğuna çıkacak ve yaşadıkları hayatın sorumluluklarını almaya başlayacaklardır.
Karar verme becerilerini nasıl geliştirebilirsiniz!
- Çocuğun yaşına ve durumuna uygun olmayan konularda karar vermesi beklenmemelidir. Örneğin, anne-baba arasındaki bir tartışmada haklı-haksızı belirlemesini isteme, anaokuluna gidecek bir çocuğun okulunu seçmesi, ev, araba vb. satın alma gibi konularda çocukların karara katılımına izin verilebilir ama son kararı verici olması abartılı bir durumdur.
- Anne-baba, çocuğunun yaşına ve içinde bulunduğu duruma uygun konularda kendi kararlarını vermesine imkan sağlamalıdır. Çoğu zaman neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bilseler de, bu doğru ve yanlışı bir an önce söyleyip çocuğu zahmetten kurtarmamalı, çocuğun bu tecrübeyi kazanmasına izin vermelidirler. Bazen bir doğruyu o an hemen birinin söylemesi yerine, bizim yaşayıp zaman içinde kavramamız çok daha etkilidir.
- Bir konuda karar vermek gerekirse, çocuğa, “Sen ne düşünüyorsun?”, “Senin kararın ne?”, “Sen hangisini almak istersin?”, “Yapmak istediğin ne?”, “Sence bu sorun nasıl çözülebilir?” gibi sorular sorarak farkındalık kazandırılmalıdır. Çocuğun vereceği cevapları ve alacağı kararları ona bırakmak en
doğrusudur.
- Eğer verdiği karar, çocuk açısından büyük bir risk oluşturmuyorsa, hatalı karar verse de, engel olunmamalı. Böylece, verdiği kararın sonuçlarını görmesi ve daha sonraki karar verme durumlarında bu tecrübeden yararlanması sağlanmış olur.
- Çocuk bir konuda karar verdikten sonra verdiği kararın gereğini yapıp yapmadığı, kararının arkasında durup durmadığı, kararını değiştirip değiştirmediği takip edilebilir, ihtiyaç duyduğu yerde duygusal destek verilebilir.
- Çocuğun her karar verme sürecine karışılmamalı ve çocuğun arkadaşlarıyla ve hayatıyla kurduğu ilişkilerin doğallığı ortadan kaldırılmamalı. Sonuçta, her karar vermenin gündem haline gelmesine de gerek yok.
Çocukların sağlıklı birer karar verici olarak yetişmesi, bir ülkenin geleceği açısından çok önemlidir. Sağlıklı kararlar vererek kendi geleceğini doğru dürüst oluşturamayan bireylerin bir ülkenin geleceğini oluşturması ne kadar beklenebilir ki?
Ne zaman kazandırılmalı
2 yaşlarından itibaren “Ben” ve “Hayır” sözcüklerini sıkça kullanmaya başlayan çocuklar, hayatın içinde karar verici olarak davranmaya başlarlar. 2 yaşlarından itibaren başlayan karar verme davranışı, ergenliğin sonuna kadar birçok kritik aşamadan geçer. Çocuğun karar verme becerisini kazandırmak için okul öncesi dönemden başlamak ve çocuğun kendi gerçekliğine uygun konularda karar vermesine izin vermek gerekir.