Çocuklara verilen her mesaj bir varoluş kodudur

İnsan, yaşadığı evrenin bir parçasıdır. Tüm hayatı boyunca evrenle alışveriş içindedir. Evrene bir şeyler verir; evrenden bir şeyler alır. Doğduğumuz andan itibaren başlayan bu alışveriş, bizi besler, büyütür, olgunlaştırır, çoğaltır ve zenginleştirir...

Evrenle aramızdaki ilişkinin sağlıklı olması, çocuk yaşlarda başlar. Çocukların büyüme süreçlerinde içinde bulunduğu kültür; yetişkinler aracılığıyla onlara doğrudan ya da dolaylı birçok mesaj verir. Bir anne-babanın çocuğuyla yaptığı konuşma, sevgisini ifade ediş biçimi, ettiği nasihatler, gözü önünde sergilediği davranışlar, koyduğu kural ve sınırlamalar, evde, işyerinde, sokakta ortaya koyduğu tavırların tümü çocuğun bilinçaltına yerleşir. Bilinçaltına yerleşen bu geçmiş yaşantılar, çoğu zaman farkında olmadan hayatımızın her alanını etkileyen gizemli kodlar olur.
Kültürümüzün çocuklara aktardığı doğru ve yanlış kokodlardan bazıları şunlar:
- “Evrendeki en değerli varlık insandır.”
- “Benim çocuğum olduğun için tüm çocuklardan daha değerlisin.”
- “Senin değerin de sahip oldukların kadardır.”
- “Güçlü ve başarılı isen değerlisin.”
- “Gücün, parandan, unvanından, eğitiminden, sahip olduğun ideolojinden, etnik kökeninden, memleketinden, sülalenden gelir.”
Anne-babalar, çoğu zaman bu tür mesajları doğrudan vermezler aslında. Ancak, konuşmalarının çeşitli yerlerinde seçtikleri sözcüklerde, kurdukları ilişki biçimlerinde, duygusal tepkilerinde, hareketlerinde, jest ve mimiklerinde, çocuğa verdikleri tepkilerde bu mesajları da aktarırlar. Ve çoğu zaman da bunun farkında bile değildirler.
Bu mesajlar özü itibariyle çocuğa ne diyor?
İç içe geçmiş bu kodlar, çocuk büyüdükçe doğrudan hatırlanmasa bile, bilinçaltına yerleşmiş virüsler olarak kalırlar. Bu mesajlar, insanı yücelteyim derken değersizleştiriyor aslında. Örneğin, insanın en değerli varlık olduğu mesajı, diğer varlıkların değersizliğini de çağrıştırır. Çocuğa, para, unvan, eğitim, köken, memleket gibi sahip olduklarına bağlı olarak değerli olduğu hissettirildiğinde, parası olmayanın, unvanı düşük olanın eğitimi az olanın, kökeni ve memleketi başka olanın değersiz olduğu duygusu beraberinde gelir.
Sakıncaları neler?
Toplumda üretilmiş her mesaj canlıdır ve kendi enerjisini yaratır. Dolayısıyla, çocuğa verilen mesajlar da, tüm toplum açısından olumlu ya da olumsuz sonuçlar doğurur. Örneğin;
- Bir çocuk, sınavda başarılı olamazsa anne-babasının kendisini sevmeyeceğini hissedebilir. Anne-babası ona, çok sevdiklerini söylese bile, bilinç altındaki başarılı olmazsan sevilmezsin kodu ona hiç huzur vermez.
- Kendi çocuğunun tüm çocuklardan daha değerli olduğunu zanneden bir ebeveyn, başka bir çocukla kavga ettiğinde kendi çocuğunun haksız olabileceğini aklına getirmez. Diğer çocuğa hesap sormaya bile kalkabilir.
- Çocuğu üniversiteyi kazanamayan bir anne-baba, büyük bir hayal kırıklığına uğrayarak içten içe çocuğunun kendisine ve ona verdiği emeğe haksızlık ettiğini hissedebilir.
- Bilinçaltında kişisel değerini, para, unvan, eğitim, köken, memleket gibi bir kaynağa bağlayan insanlar, anlamsız bir şekilde memleketiyle gurur duyabilir, birlikte çalıştığı astına kaba davranabilir, kendinden daha az eğitimli olan birine aşağılayıcı şekilde tepki verebilir.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR