Otorite, esas olarak güç demektir ve bütün ilişkilerde otorite vardır. Hangi ilişki olursa olsun, her ilişkide bir etkileyen bir de etkilenen vardır. Bu etkileme ve etkilenme süreci de gücün varlığının bir ifadesidir. Bir iletişim sürecinde, herkes kimi zaman etkileyen olur, kimi zaman da etkilenen. Aynı şey anne-baba ve çocuk ilişkileri için de geçerlidir. Sonuçta, aile içi ilişkilerde de otoritenin yeri vardır. Her ne kadar ilişkilerde etkileyen ve etkilenen yer değiştirse de, aile içi ilişkilerde daha çok etkileyen anne-baba, etkilenen ise çocuktur. Bu açıdan denebilir ki, otorite yukarıdan aşağıya doğru uygulanır.
Otoritenin doğru ve etkin şekilde uygulanabilmesi son derece önemlidir. Bunu yapabilmenin en temel yolu da, kavramsal netliğe kavuşmaktır.
İki tip otoriteden söz etmek mümkün: Ego odaklı otorite ve akıllı otorite. Çocuk yetiştirmede ve eğitim ortamlarında akıllı otoritenin tercih edilmesi gerekir. Ancak, yetişkinlerin otorite uygulamalarında bu iki kavramı ayrıştırması hiç de kolay değildir. Kavramlar arasındaki farkı bilip tepkilerine bu bilgilerini yansıtabilenler çok daha iyi sonuçlar alacaktır.
Ego odaklı otorite öfkeye akıl odaklı otorite ise akla dayalıdır
Anne-babalar, çoğu zaman çocuklarına yönelik olarak çok düşünmeden otoriteye başvururlar. Otomatik pilota bağlanmış gibi uygulanan otorite, çoğu zaman öfkeye dayalıdır. Kendini kaybetmesi riski yüksektir. Öfkeyle uygulanan otorite ebeveynin egosuna dayanır. Oysa pedagojik yönden, akıllı otoritenin uygulanmasına özen gösterilmelidir. Akıllı otoritenin en temel özelliği, arkasında yönetilemeyen bir öfke yoktur. Öfkeden daha çok mantıksal bir temele dayanır. Akıllı otoritede, neyin niye yapıldığı bilinir ve tanımlanabilir. Dolayısıyla, etkisini düşünme gücünden alır.
Ego odaklı otorite ebeveynin ihtiyacına, akıllı otorite ise çocuğun ihtiyacına hizmet eder
Çocuğun her istenmeyen davranışı otorite kullanmayı gerektirmez. Otorite kullanmadan önce çocuğun otoriteye ihtiyacı olup olmadığına karar verilmelidir. Böyle bir kararı vermek çoğu zaman pek kolay değildir. Anne-babalar için kafa karıştırıcı bir durumdur.Anne-babalar, çoğu zaman çocuklarının iyiliği için yaptıklarını söyleseler de aslında kendilerine iyi geldiği için otorite uygularlar. Yaşadıkları huzursuzluğu ortadan kaldırmak, öfkelerini azaltmak ve içlerindeki patronun galibiyet ihtiyacını gidermek için otoriteye başvururlar.
Akıllı otorite, ebeveynin kendi ihtiyacından çok çocuğun ihtiyacına odaklanır. Çocuğun sosyal ilişkilerinde olumsuz davranışlarını yöneterek olumlu davranışlar sergilemeyi öğrenmesi için akıllı otoriteye ihtiyacı vardır. Ancak, otoritenin hangi durumlarda kullanılması gerektiği kafa karıştırıcı bir sorundur. Ancak, yine de bu karışıklığı ortadan kaldıracak temel birkaç kriterden söz edebiliriz. Çocuklar aşağıdaki sınırları ihlal ettiğinde akıllı otoriteyi kullanmak bir ihtiyaç haline gelebilir:
- Başkalarının görev, hak ve sorumluluklarını engellerse
- Başkalarının güvenliğini tehlikeye sokarsa
- Çevresindekilere karşı alay etme, aşağılama, kötü söz söyleme gibi tepkiler verirse
Ego odaklı otoritede abartılı öfke, akıllı otoritede ise kontrollü öfke söz konusudur
Ebeveynler, çocuklarına yönelik otoriteye başvurmadan önce kendi duygularını kontrol etmelidirler. Hangi duyguyu hissettiklerini keşfedebilirseler, otoritenin pedagojik değerini de anlayabilirler. Sonuçta, otoritenin arkasında öfke, kaygı, üzüntü vb. duygular olabilir. Ancak, buradaki en kritik duygu öfkedir. Çoğu zaman abartılı bir öfkenin ardından abartılı bir otorite uygulaması gelir. Oysa, kontrolü kaybedilmiş bir öfkenin sağlıklı sonuçlar doğurması mümkün değildir. Ebeveynler, yaşadıkları öfkeyi anlayabilir ve yönetebilirseler, akıllı otoriteyi kullanma şansına sahip olabilirler. Aksi halde süreç çok rahatlıkla bir krize dönüşebilir.
Ego odaklı otorite temelde tutarsız, akıllı otorite ise tutarlıdır
Ego odaklı otorite, temelde tutarsız, akıllı otorite ise tutarlıdır. Ego odaklı otorite daha çok duygulara dayanır. Duyguların dalgalanmasına bağlı olarak otorite uygulamaları da farklılaşır. Bu da doğal olarak tutarsız sonuçlar doğurur. Akıllı otoritenin temelinde düşünsel bir zemin olduğundan, uygulanışı da tutarlı olur. Evetler genelde evet, hayırlar ise genelde hayır olur. Tutarlılık, otoritenin gücünü ve etkisini artıran bir davranış biçimidir.
Ego odaklı otorite sorun odaklı akıllı otorite ise çözüm odaklıdır
Otorite süreci egoya dayandığında, çözüm değil, sorun daha öncelikli hale gelir. Anne-babalar, çocukla yaşadıkları sorunu uzatıp dururlar. Sorun uzadıkça daha da içinden çıkılmaz hale gelir. Böylece anne-babalar, egolarını tatmin edecek daha fazla alan bulurlar. Oysa, akıllı otorite çözüme odaklanır. Çözüme ulaştığında da kısa sürede ilişkiyi normalleştirir. Çünkü asıl amaç, sorunu uzatıp durmak değil, bir an önce çözüme kavuşmaktır. Çözüm gerçekleştiğinde, iletişim sorun öncesindeki durumuna döner.
Akıl dili yerine ego dilinin hakim olduğu ilişkilerde çözüm üretmek ve değer yaratmak mümkün değildir. Çocuklarımızla ilişkilerimizde egomuzdan çok aklımıza ihtiyaç olduğunu unutmamalıyız.