Bir ergenim var!

Ergenlik dönemi 10-12 yaşlarında başlar yirmili yaşlara doğru sona erer. Genelde anne-babaların ergenleriyle başı derttedir. Arkadaşlarına, öğretmenlerine huysuzluklarını şikayet ederler. Peki ne yapmak, nasıl davranmak gerekli?

Ergenlik dönemi, insan yaşamının en ilgi çekici ve bir o kadar da eğlenceli dönemidir. 10-12 yaşlarından itibaren başlayan yirmili yaşlara doğru sona eren bir zaman dilimini kapsar. Kent kültüründe bu sürecin daha da uzamış olduğunu söylemek mümkün. Hatta ergenlik için doğal kabul edilen bazı davranış kalıplarının ileri yaşlarda da devam ettiği düşünülürse, kimi insanların ergenliğinin hiç bitmeyip ömür boyu devam ettiğini söyleyebiliriz.

Anne-babaların ergenleriyle başı derttedir genelde. Sıkça söylenip dururlar. Arkadaşlarına, öğretmenlerine çocuklarının huysuzluklarından söz ederler...

- “Sürekli beni eleştiriyor, suçluyor.”

- “Ne söylesem itiraz ediyor, karşı çıkıyor.”

- “Ders çalış diyorum, sen bana karışma diyor.”

- “Çok vurdumduymaz, hiçbir şeyi umursamıyor.”

- “Nasihat ediyoruz, doğruyu yanlışı gösteriyoruz ama bizi dinlemiyor, bildiğini okuyor.”

Haberin Devamı

Bir ergeniniz varsa, bu şikayetleriniz de neredeyse kaçınılmaz demektir.Ancak iyi olan şey şudur ki, şikayetinize konu olan bu tablo tipik bir ergen tablosudur ve gelişim dönemine özgüdür.

Bir ergenin halleri

- Genel olarak dağınıktır. Özellikle anneleri en çok sinir eden şeylerden biri çocuğunun dağınık olmasıdır. Odası dağınık, eşyaları dağınık, çantası dağınık... Kısacası hayatı dağınıktır. Ama bunun nedeni ergenin beynidir. Çünkü, 11-12 yaşlarından itibaren beyin gelişiminde yeni sinir hücreleri gelişir ve yeni bağlantılar kurulur. Bu da beynin çalışma şeklini etkiler. Bir anlamda diyebiliriz ki, beyin, önceki dönemlerden biraz daha farklı çalışır. Bunun doğal sonucu da dağınıklıktır. Anneler, genellikle tahammül edemedikleri bu duruma en kısa sürede müdahale etmek isterler. İlk fırsatta çocuklarının dağınık odalarını toplayarak onlara iyilik yaparlar(!) Ancak, annenin kendince yaptığı bu iyilik, ergen için oldukça rahatsız edicidir. Çünkü, annesinin düzene soktuğu odada şaşkınlık yaşar ve neyin nerde olduğunu bulmakta zorlanırlar. Aynı zamanda sınırları ihlal edilmiş, annesine dağınık gelse de kendi düzeni bozulmuştur. Unutmayın, özellikle anneler daha çok görsel düzeni esas alırken, ergenler işlevsel düzeni esas alırlar. Yani bizim düzenimiz onun düzeni değildir.

Haberin Devamı

- Risklere en açık dönemdir. Ergenlik dönemi, insanın, hayatı boyunca risklere en açık olduğu dönemdir. Aslında bir çocuk neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilir. Ancak, doğruyu ve yanlışı bilmesine rağmen, çoğu zaman dürtüleri baskın çıkar. Bu da, ergeni risklere açık hale getirir. Beyin haz odaklıdır ve ergenlik döneminde hazza yönelik davranışlarda artma olur. Gelecekteki kazanımları düşünerek kontrollü hareket etmek yerine, şimdiki hazlara odaklanarak anın keyfini çıkarmaya çalışır.

Sigara, alkol, uyuşturucu, internet bağımlılığı, duygusal bağımlılıklar vb. bu dönemde risk alanları olarak karşımıza çıkar.

Eğer ergenlik süresince bu riskler kontrol altında tutulabilirse, daha sonraki yıllarda işimiz çok kolaylaşır.

Haberin Devamı

- Öfkeli ve çatışmacı bir dili vardır. Ergenin en iyi yaptığı şeylerden biri çatışmaya girmektir. En küçük şeylere bile tepki verme eğilimindedir ve kolay öfkelenir. Ancak, çocuğun kimlik ve kişilik yapılanmasında bu çatışmacı iletişim dilinin büyük önemi ve yararı olduğunu söylemek gerekir. Özellikle anne-babasıyla çatışmaya girer ve kendisinin bile farkında olmadığı bir şekilde beyni bu çatışmanın keyfini çıkarır.

- Otoriteyi kabul etmez ve karşı çıkar. Ergenin temel problemi, hayatının kontrolünü kendi eline almaktır. Bunu yapabilmenin en iyi yolu da hayatındaki otorite figürlerine karşı çıkmaktır. Hayatındaki en belirgin otorite figürleri de önce anne-baba, sonra öğretmenlerdir. Otorite ile karşı karşıya gelmek çoğu zaman bir prestij kazanma fırsatıdır. Otorite figürüne karşı gelerek, hem kendine hem de çevresine bir çok mesaj verir. “Artık patron benim, kimse beni yönetemez.” Girdiği güç oyununun sonuçlarına bağlı olarak özgüven duygusunun derecesinde yukarı-aşağı oynamalar olur. Sonuçta bir gerçek var ki, o da onların bu oyunu zaman içinde kazanmaları gerekir. Ta ki, bir gün bu oyunu oynamalarına gerek kalmayana kadar.

Haberin Devamı

- Özgürlük ve kurallar arasına sıkışıp kalır. Ergenler gayet akıllıdır. Bilir ki, kurallar vardır ve hayatımız için gereklidir. Ancak, içindeki ses artık özgür olması gerektiğini söyler. Kendi kararlarını vermek ister. Arkadaşlarını kendine göre seçmek, gönlüne göre giyinmek, istediği zaman istediği yere gitmek, geç saatlerde eve dönmek ister. Bütün bunlar artık onun büyüdüğünün de bir ifadesidir aynı zamanda. Özgürlük ve risk ilişkisi doğal olarak ebeveyn-ergen ilişkisinde ip çekme oyununa döner. Ergen özgür olmak ve özgürce hareket edebilmek adına bu sınırlamaları dinlemez, kaçamak yapar. Bu ip çekme oyunu, ergenle ilişkinin doğasında vardır ve bir noktaya kadar doğaldır da... Eğer anne-babalar bu oyunu iyi oynarsa sonuçları da iyi olur.

Bir öneri

Bir ergenin ortaya koyduğu tüm davranışlar aslında beyninin ürünüdür. Beyni ne diyorsa onu yapar. Onun davranışlarını anlamak demek beyninin nasıl çalıştığını anlamak demektir. Bir sonraki yazımızda anne-babaların neler yapması gerektiği hakkında ipuçları vereceğiz. Ancak, öncesinde ergen çocuğunu daha iyi anlamak isteyen anne-babalara Nicole Morgan’ın “Beynimi Suçla” adlı kitabını okumalarını öneririm. Bir çok anne-baba için harika bir rehber olabilir diye düşünüyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR