Japonya’nın en büyük bankası The Bank of Tokyo-Mitsubishi, Türkiye’de bankacılık lisansı için Ankara’da nabız yokluyor. Japonlar enerji ve otomotiv alanındaki dev projelerin finansmanında aktif rol oynamak istiyor…
Japonya’nın en büyük bankası The Bank of Tokyo-Mitsubishi, Türkiye’de bankacılık yapmak için Ankara’da nabız yokluyor. Ekonomi bürokrasisinden edinilen bilgilere göre Japon finans devi, İstanbul’daki temsilciliğini gerçek bir bankaya dönüştürmek istiyor. Japonlar bunun için ya BDDK’dan lisans alacaklar veya mevcut bir bankayı satın alarak piyasaya girecekler. BDDK’nın lisanslama konusundaki hassasiyeti ve uzun süren güvenlik soruşturmaları yüzünden Samurayların banka satın almaya daha sıcak baktıkları ifade ediliyor.
Japon finans devini Türkiye’ye yatırım yapmaya iten konuların başında enerji sektörü geliyor.
Mersin Akkuyu’daki nükleer santrali Ruslara ihale eden hükümet, Sinop’ta kurulacak nükleer santrali de Japonlarla birlikte yapmak istiyor. Bir nükleer santralin ortalama maliyetinin ortalama 20 milyar dolar olduğu düşünüldüğünde ortada çok büyük bir finansman pastası olduğu açık. Ayrıca halen gündemde olan Samsun-Ceyhan Petrol Boru Hattı’nda bazı Japon şirketlerinin yüklenici olarak görev alması da gündemde. Dolayısıyla enerji ve otomotiv firmalarının finansmanındaki büyük potansiyel Japon bankasını ülkemizde yatırım yapma konusunda cesaretlendiriyor.
Özyeğin ile zirveye ulaştı
Ayrıca çok değil, sadece bir hafta önce Hazine Müsteşarlığı, ‘Samuray Piyasaları’ olarak tanımlanan Yen piyasasına uzun bir aradan sonra geri dönmek için düğmeye bastı. JBIC garantili tahvil ihracı olanaklarını araştırmak için, Daiwa Securities Capital Markets, Nomura Securities ve SMBC Nikko Securities'e yetki veren Hazine’nin bu hamlesi de yakın dönemde ilişkilerin daha da güçlenebileceğini gösteriyor. Türkiye ile Japonya arasındaki ticari ilişkiler 1980’lerin başında oldukça canlıydı.
Merhum Turgut Özal’ın başlattığı yakınlaşma süreci, kültür elçimiz Barış Manço’nun da çabalarıyla ciddi anlamda ivme kaydetti. 1980’lerin sonundan itibaren Japon sermayesi Türkiye’ye akmaya başladı. Merhum Özdemir Sabancı’nın kişisel gayretleriyle Japon otomotiv devi Toyota’nın Türkiye’ye gelmesiyle zirveye ulaşan ilişkiler 90’ların ortasına kadar gayet güzel bir seyir izledi. Sonrasında Türkiye’de ve Japonya’da meydana gelen siyasi ve ekonomik çalkantılar yüzünden ilişkiler yavaşladı. Ancak buna rağmen Japonlar 2000’lere kadar otomotiv alanındaki yatırımlarını hız kesmeden sürdürdü.
Hazine Müsteşarlığı’nın verilerine göre Türkiye’ye 2002–2010 yılları arasında 89 Japon sermayeli şirket giriş yaptı. Bu şirketlerin Türkiye’deki toplam yatırım tutarı ise 523 milyon dolar oldu. Ancak bahsi geçen dönemde Türkiye’ye toplam 93 milyar 300 milyon dolarlık yabancı sermaye girişi olduğu düşünüldüğünde Japon yatırımlarının bir hayli zayıf kaldığını söyleyebiliriz. Bu tabloyu değiştirmek isteyen Başbakan Erdoğan ve ekonomi yönetimi son üç senedir ciddi anlamda çaba harcıyor. Örneğin 2010 yılı Türkiye’de ‘Japonya Yılı’ ilan edildi. Bu yakınlaşma çabasının da etkisiyle olsa gerek Japon sigorta devi Sompo Japan, Hüsnü Özyeğin’in sahibi olduğu Fiba Sigorta’yı 338 milyon dolara satın aldı. Bu son 10 yılda Türkiye’ye yapılmış en büyük Japon yatırımıydı ve belki de yeni bir dönemin ilk işaretiydi. Çünkü bu anlaşmadan kısa bir süre sonra ise Ülker Grubu ile Japon Mitsubishi Corporation, birlikte makarna üretmek için el sıkıştı. Son aylarda hız kazanan bu işbirliğinin daha da büyümesi ise iki ülkeye de büyük güç sağlayacaktır…
Türk bankalarının yeni gözdesi: Kosova
Türk bankalarının yeni gözdesi Balkanların genç ülkesi Kosova Cumhuriyeti. 2 milyon nüfusa sahip Kosova, AB ülkelerine olan yakınlığı, eğitimli nüfusu ve sahip olduğu yüksek potansiyel ile Türk işadamları ve bankalarına adeta göz kırpıyor. Bu yüksek potansiyeli ilk fark eden banka Ahmet Çalık’ın sahibi olduğu Arnavut BKT Bank oldu. Kosova da 22 şubeyle hizmet veren BKT, ülkenin en büyük bankası konumunda. BKT’nin ardından bu genç ülkeye adım atan ikinci Türk bankası Türk Ekonomi Bankası (TEB) oldu. 2008’de ülkeye adım atan TEB halen 21 şube ile Kosovalılara hizmet veriyor. Mevcut Türk bankalarına ilaveten Türkiye İş Bankası’da başkent Priştina da faaliyet göstermek için BDDK’dan izin aldı. İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, Kosova’da şube açarak büyüyeceklerini söylerken, kamu bankaları Ziraat ve Halk Bankası’da ülkede şube açmanın planlarını yapıyor. Türkiye Bankalar Birliği toplantısında karşılaştığımız Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aydın da “Balkanlarda büyük potansiyel görüyoruz. Büyümek istediğimiz ülkeler arasında Kosova da yer alıyor” diyerek bu coğrafyaya verdikleri önemi bir kez daha gösterdi.
Tokyo-Mitsubishi yatırımda rotayı Türkiye’ye çevirdi
Haberin Devamı