Merkez’in müdahalesinin altından ‘altın’ çıktı

Haberin Devamı

Merkez Bankası’nın beş gün içinde 4.5 milyar dolarlık döviz satışı yapmasının altından ‘altın’ çıktı. TCMB dolar satışlarıyla rezervlerinin eridiği ve olası spekülatif saldırılara karşı bankanın zayıflatıldığı yönündeki eleştirilere ilginç bir açılımla cevap vermeye hazırlanıyor. Edinilen bilgilere göre üç gün önce ekonomistlerle biraraya gelen Merkez Bankası yönetimi dolar satışlarının sürebileceği ve rezerv kompozisyonu içinde ‘altının’ payının daha da artırılacağı sinyalini verdi. Merkez Bankası yönetiminin toplam rezervler içinde dövizin payını azaltarak altına ağırlık vermesinin altında ise dolar ve euro’daki hızlı parite dalgalanmasının önemli bir rol oynadığı öğrenildi.

Bankacılar, TCMB’nin altın varlıklarını iki farklı yol izleyerek arttırılabileceğini düşünüyor. Birinci senaryoya göre Erdem Başçı ve Merkez Bankası yönetimi Türk Lirası zorunlu karşılıklarında altının payını yükseltebilir. Bu sayede bankaların piyasadan daha fazla altın mevduatı toplamasının önü açılır. İkinci olarak altın mevduatı toplanmasını teşvik için Maliye Bakanlığı devreye girer ve bunun için vergi avantajı sağlayan bir dizi düzenlemeyi hayata geçirebilir. Bu iki yolla TCMB bankaların piyasadan altın toplamasını kolaylaştırırken, kendi döviz rezervlerini de yeniden şekillendirebilir.

Merkez Bankası Kasım ayında 20 yıl aradan Türk Lirası zorunlu karşılıkların yüzde 10’una kadar olan kısmının altın cinsinden tutulabileceğini açıklamıştı. Merkez Bankası’nın bu kararı açıklamasının ardından iki ay içinde bankaya adeta ‘altın’ yağdı. TCMB’nin altın rezervleri sadece iki ay içinde 118 tondan 180 tona çıktı.

Merkez neden altın topluyor?

Bazı bankacılar izlenen bu stratejinin oldukça riskli olduğunu savunurken, bazıları da Erdem Başçı ve TCMB yönetiminin izlediği yeni rezerv stratejisinin dünyadaki gelişmelerle son derece uyumlu olduğu görüşünde. Adının açıklanmasını istemeyen bir banka ekonomisti, “Euro/dolar paritesindeki kırılganlık büyük merkez bankalarının pozisyonlarını gözden geçirmeye zorladı. Çin, Hindistan, Rusya, Brezilya Merkez bankaları varlıkları içinde dolar ve euronun payını azaltıp altına ağırlık vermeye başlamıştı. TCMB de dünyadaki genel eğilimlerle uyumlu bir şekilde rezervlerini yeniden şekillendirmeye çalışıyor. Bu sayede dövizdeki kırılganlığa karşı da varlıklarını korumayı planlıyor” yorumunu yaptı.

İki ayda 62 ton altın topladı

Merkez Bankası Kasım ayında Türk Lirası zorunlu karşılıkların yüzde 10’una kadar olan kısmın altın olarak tutulabileceğini açıklamıştı. TCMB’nin bu açıklamasının ardından sadece iki ay içinde bankanın altın rezervleri 62 ton artarak 180 tona ulaştı.

***


İran’ın inadı Ecobank’ı yakar mı?

Türkiye, İran ve Pakistan’ın birlikte kurduğu Ekonomik İşbirliği Örgütü (ECO) Ticaret ve Kalkınma Bankası’nda İran alarmı. Ülkeler arasındaki işbirliğini geliştirmek ve kamu- özel sektör yatırımlarına destek olmak için kurulan Ecobank’ın yönetim kurulu başkanlığı geçtiğimiz Kasım ayında dört yıllığına İran’a geçti. İranlılar da yönetim kurulu başkanı olarak Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Dr. Hossein Ghazavi’yi görevlendirdi. Özgeçmişi ve ortaya koyduğu çalışmalar Dr. Ghazi’nin son derece sıra dışı bir bürokrat olduğunu gösteriyor. İran Merkez Bankası’ndan önce Ekonomi Bakanlığı’nda para ve ticaret politikalarının yol haritasını çizen isimlerden birisi olarak görev yaptı. Yüksek lisans ve doktorasını ekonomi üzerine yapan Ghazavi’nin doktora tezi ise son derece etkileyici. “Ulusal Güvenliğin Güçlendirilmesi Çerçevesinde Para Politikasının İş Dünyası Üstünde Etkisinin Değerlendirilmesi”

Kasım’da göreve başlayan Dr. Hossein Ghazavi dört yıl boyunca bankanın yönetim kurulu başkanı olarak görev yapacak. Ancak Ankara kulislerinde konuşulanlara göre, bankada Türkiye’yi temsil eden Türk Hazinesi dönem başkanlığının İran’a geçmesinin bankayı ABD ve AB’nin hedefi yapabileceği düşüncesiyle bu görevi Pakistan’ın üstlenmesini istemiş. Ancak Tahran yönetimi Ankara’nın bu istediğini “OPEC başkanlığını tüm sıkıntılara karşın başarıyla yürütüyoruz. Ecobank’ı da rahatlıkla yönetiriz. Endişe etmeyin” diyerek öneriyi reddetmiş.

Ecobank, Türkiye- İran ve Pakistan arasındaki ilişkileri güçlendirmek, üye ülkelerdeki kamu ve özel sektör yatırımlarına hız vermek için 2005’de kuruldu. 2007’de ve resmen faaliyete geçen banka ilk kredisini ise ancak bir yıl sonra verebildi. Bankanın 2010 faaliyet raporuna göre Ecobank 2010’da 360 milyon dolar kredi kullandırdı. Daha çok kalkınmaya yönelik projlere finansman sağlayan Ecobank, bölge ülkeleri tarafından da yakından izleniyor. Son olarak 25 Şubat 2011’de Afganistan bankaya ortak olmak için başvuruda bulundu.

Tahran yönetiminin nükleer programını tehdit olarak gören ve bu ülkeye karşı uluslararası finansal kuşatma başlatan ABD ve İngiltere ise Ecobank’ı kurulduğu günden bu yana yakından izliyor. 2007’de İran Devrim Muhafızlarıyla ilişkisi olduğu gerekçesiyle bazı bankaları hedef alan uluslararası yaptırımların o günden bu yana sürekli genişledi. Son olarak geçtiğimiz Cumartesi günü Başkan Obama İran Merkez Bankası’yla çalışan mali kuruluşları hedef alan yeni bir yaptırım paketini imzalayarak hayata geçirdi. Washington yönetiminin bu kararı açıklamasından sadece dört gün sonra, 4 Ocak günü Avrupa Birliği İran’dan petrol ithalatını yasaklayan bir dizi düzenleme için düğmeye bastı. Yaşanan bu sıcak gelişmeler İran üzerindeki ekonomik baskıyı ciddi anlamda arttırırken, finansal açıdan Türkiye’nin öneminin giderek artmasına neden oluyor. Bu örtülü ekonomik savaşın Ecobank ve Türkiye’yi nasıl etkileyeceğini ise bize zaman gösterecek....

DİĞER YENİ YAZILAR