Başbakan Erdoğan, sürekli olarak Batılı ülkeler tarafından dondurulan 160 milyar doların en kısa sürede Libya halkına geri verilmesi çağrısında bulunuyor. Ancak mevcut ekonomik ortamda Batılıların bu denli büyük bir tutarı iadesi hiç de kolay değil. Zira Avrupa’daki finans devlerinin durumu gerçekten içler acısı.
Devletin çok önemli bir kurumunda uzun yıllar boyunca görev yapmış bürokrat ile sohbet ediyoruz. Önüme iki tane haberin çıktısını koydu ve “Bunları oku ardından sana bir hikâye anlatacağım” dedi. Birinci haber bloomberg HT’ye aitti. “Avrupa’da mevduat savaşı başladı” başlıklı haberde Avrupa’daki belirsizlik ortamını yatırımcılarını tedirgin ettiği ve bu nedenle büyük bankalarda ciddi bir mevduat düşüşü yaşandığı aktarılıyordu.
Habere göre Alman bankalarındaki toplam mevduat son bir yılda yüzde 12 düşerken, İspanyol bankalarındaki kayıp yüzde 14’e ulaşmıştı. Fransız bankalarının kaybı ise yüzde 6 düzeyindeydi. İkinci haber ise bir Belçika gazetesinden alınmıştı. Haber oldukça çarpıcıydı. BNP Paribas ve Dexia Belçika’da topladıkları 30 milyar euroluk mevduatı Fransa’daki operasyonlarını desteklemek için ülkelerine aktarmıştı. Piposunu yaktı ve derin bir nefes aldı, sonra da anlatmaya başladı: “Libya’nın devrik lideri Muammer Kaddafi, petrol ve doğalgazdan elde ettiği paraları adet olduğu üzere Batılı bankalarda tutuyordu. Batılı bankerlerin kasasındaki toplam tutar tam 160 milyar dolar... Bu paranın 37 milyar doları Amerikan bankalarında, 20 milyar doları ise İngiliz bankalarında değerlendiriliyordu. Üçüncü ‘büyük kasa’ Fransa’da idi. Burada da yaklaşık 10 milyar dolarlık bir mevduat vardı. Libya’da ayaklanma başlayınca Kaddafi, kim ne yapacak diye bekledi. Paris’teki Sarkozy yönetiminin daha fazla kazanç elde etme ümidiyle muhaliflere destek vermesine çok sinirlenen Kaddafi, büyük bir hata yaptı ve Fransız bankalarındaki tüm paranın çekilmesini istedi.”
Uzaklara daldı bir an. Sonra kaldığı yerden devam etti: “Bu yüzden Fransa NATO operasyonunu bile beklemeden müdahale kararı aldı. Kaddafi, Fransız hava kuvvetlerinin düzenlediği bir saldırının ardından yakalanarak öldürüldü. Yani yaptığı ölümcül hatanın bedelini en ağır şekilde ödedi.”
Anlatılanlar bana oldukça ilginç geldi. Peki ya siz Kaddafi neden öldürüldü, bunu anladınız mı?
Forex şirketlerini de güncelledi
Günlük 2.5 milyar dolar işlem hacmine sahip Forex piyasaları Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) ardından Maliye Bakanlığı tarafından da denetlendi.
SPK, Forex piyasalarına çeki düzen vermek için Ağustos ayında bir tebliğ yayınlamış hemen ardından da 32 şirkete işlem yasağı getirerek bu konuda ne kararlı olduğunu göstermişti. Ancak görülen o ki, ‘Vedat Hoca’ ve kurmayları ‘sanal kumarhane’ haline gelen bu piyasayı zapt-u rapt altına almaya çalışırken devletin bir diğer önemli kurumu, Maliye de boş durmamış.
Gelen ihbar mailleri ve şikâyetleri değerlendiren vergi müfettişleri, Forex şirketlerini yakın izlemeye almış. Hesap ve müşteri hareketlerini inceleyen müfettişler öğrendiğimiz kadarıyla Forex şirketlerine 50 milyon lira vergi cezası kesmiş.
İncelemeler büyük önem taşıyor. Zira finans sektöründe bir süredir bazı Forex şirketlerinin para aklamak amacıyla kurulduğu konuşuluyordu.
Maliye Bakanlığı’na bağlı denetim elemanları yaptıkları incelemeleyle kapalı devre faaliyet gösteren sektörün bir anlamda röntgenini de çekmiş oldu. Elde edilen ilk veriler, Forex şirketlerinin vergi konusunda çok da hassas olmadıklarını ortaya koydu. Karapara ve diğer iddialar içinse MASAK’ın devreye girmesi bekleniyor. MASAK’ın neler yapacağını da ilerleyen günlerde göreceğiz. SPK ve ilgili kurumların denetimi arttıkça sektör üzerindeki ‘gizem’ ve ‘sır’ perdesi de aralanacak. Hazine ve BDDK’nın girmekten çekindiği bu ‘dipsiz kuyuya’ Vedat Akgiray ve SPK yönetimi “Sonunu düşünen kahraman olamaz Memati” mantığıyla adım atmıştı. İyi ki de atmışlar.
Halis Toprak ve adamlarına son uyarı
Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun ‘Levent Yatçılık Soruşturması’nı konu alan yazımız bayağı ses getirdi. Ankara’dan gelen telefonlar ile vatandaşların gönderdiği e-postalar bunun en açık delili. Ancak gelen e-postaları incelerken birkaçı dikkatimi çekti. Vatan’da yayımlanan köşe yazımıza birileri kafasına göre isimler ve bölümler eklemiş ardından da binlerce kişiye göndererek dolaşıma sokmuş. Bu mailleri gönderenleri tanımıyorum. Ancak mail içerikleri Halis Toprak’ın adamları olduğu izlenimi veriyor. Bu kişileri buradan uyarıyorum; eğer bir daha metinler üzerinde oynamaya kalkarsanız o zaman külahları değişiriz. Bu size ilk ve son uyarıdır...