Türkiye, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde ‘ulusal güvenlik sorunu’ olarak tanımlanan ‘siber tehdidin’ ne denli önemli olduğunu son haftalarda daha iyi anladı. ‘Anonymous’ adındaki uluslararası hacker grubunun 10 Haziran’da başlattığı siber saldırılar kamu kurumlarının bilişim altyapısında ciddi sorunlara neden olurken, bu durum devlet kuruluşlarının bu tür saldırılara karşı ne kadar hazır olduğu sorusunu da yeniden gündeme getirdi. Bilişim güvenliği ülke güvenliği açısından büyük önem taşıyor. Biz de bu gelişmelerden hareketle “Siber Savaşın karargâhı neresi? Bu tür saldırılara karşı devlet kurumları arasındaki eşgüdümü kim sağlıyor?” sorusunu soralım dedik. Ancak aldığımız cevaplar bizi oldukça şaşırttı. Ulaştırma ve Sanayi Bakanlığı’nı aradığımızda, bakanlık yetkilileri “Konunun muhatabı biz değiliz” derken, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) yetkilileri ise konunun doğrudan muhatabı olmadıklarını ancak ilgili kurumları bu tür tehditlere karşı bilinçlendirmeye çalıştıkları bilgisini vermekle yetindi. ‘Siber Tatbikat’ yaparak Türkiye’yi bu tür saldırılara hazırlayan TÜBİTAK yetkilileri ise yaptıkları işin, “Temel güvenlik standartlarının oluşturulması ve bu doğrultuda öneride bulunmak” olduğunu bildirdi. Görüşlerine başvurduğumuz güvenlik birimleri de kurumlar arasında bir eşgüdüm olmadığını “Her koyunun kendi bacağından asıldığını” belirterek durumu özetledi. Yani Türkiye’de siber savaşın yönetildiği bir karargâh ve birimlere liderlik edecek bir başkomutan yoktu!Peki, dünyada durum nasıl diye merak edip araştırdığımızda karşımıza ilk olarak Amerikan modeli çıktı. Amerika’da siber savaş bizzat Başkanlık ofisinden yönetiliyor. Beyaz Saray’da ‘Siber Güvenlik Ofisi’ adını taşıyan özel bir birim var ve bu birimin başında bir başkan yardımcısı bulunuyor. Bu kişi tüm birimler arasındaki eşgüdümün sağlanmasından sorumlu. Bilgi savaşının yönetimi ise Ulusal Güvenlik Konseyi tarafından yürütülüyor. Siber savaş için tüm kurumlar ayrı ayrı önlem almakla yükümlü iken bunların güvenlik standartlarını ise ‘Devlet Düşmanı’ filmiyle varlığından haberdar olduğumuz Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) belirliyor. Almanya ise geçtiğimiz Nisan ayında ‘Siber Savaş Karargahını’ oluşturdu.Köln’de kurulan birimde istihbaratçılar ve bilişim uzmanları istihdam edildi. Alman gizli servisi ve emniyet teşkilatı ile yakın çalışacak yeni birimin bağlı olduğu kurum ise İçişleri Bakanlığı. Ankara’da bilgi savaşının karargâhı olmak iki kurumun yarıştığı konuşuluyor. Bunlardan ilki Milli Güvenlik Kurulu ikincisi ise Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı... İpi kimin göğüsleyeceğini ise bize zaman gösterecek.***Çinliler ‘üremeyi’ dert etmedi borda ihracat patladıAvrupa Birliği’nin (AB) ‘üremeyi olumsuz’ etkilediği gerekçesiyle Türkiye’den yaptığı bor ithalatına sınırlama getirmesi Eti Maden’in yüzünü güldürdü. AB’nin sınırlama getirmesiyle Uzakdoğu pazarındaki satış- pazarlama faaliyetlerine ağırlık veren kamu devi kısa zamanda büyük başarıya imza attı. Bugün ihracatının yüzde 60’ını Uzakdoğu ülkelerine yapan kamu devi her yıl artan talebi karşılayabilmek için Devlet Planlama Teşkilatından (DPT) çıkacak kapasite artırım kararını bekliyor. Halen yıllık 2 milyon ton üretimle dünya bor pazarının liderliğini elinde bulunduran Eti Maden, son beş yılda üretimini yüzde 160 arttırırken aynı dönemde ihracatını ise 300 milyon dolardan 630 milyon dolara yükseltti. Fortune dergisi tarafından hazırlanan ‘Türkiye’nin en büyük 500 Şirketi Araştırmasında’ 83. sırada yer alan şirket bu yıl toplam cirosunu 820 milyon dolara çıkarmayı amaçlıyor.***Merkez Bankası’nda sessiz devrimMerkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, yeni görevine hızlı başladı. Paranın yeni patronu göreve başlar başlamaz banka içinde küçük çaplı bir rotasyon yaşandı. Piyasalar Genel Müdürü Çiğdem Köse kendi isteği üzerine TCMB’nin Londra’daki ofisine atanırken, aynı birimde genel müdür yardımcısı olarak görev yapan Günay Yeşildoruk genel müdürlüğe terfi etti. Piyasalar Genel Müdürlüğünde boşalan başkan yardımcısı pozisyonuna ise Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nda (TMSF) Strateji Geliştirme Dairesi Başkanı Haluk Ersoy atandı. Fonda daha önce Finansman Dairesi Başkanlığı ve Başkan danışmanlığı görevlerini üstlenen Ersoy, 2008’den bu yana Strateji Geliştirme Dairesi’ni yönetiyordu. Merkez Bankası’nda bir diğer önemli gelişme de Araştırma Biriminde yaşandı. Daha önce Araştırma Biriminde Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Gülbin Şahinbeyoğlu, İstatistik Genel Müdürlüğü görevine atandı. Böylece son bir ayda dört personelin görev yeri değişmiş oldu.
6 bölgede elektrik dağıtım ihalelerini kazanan firmaların dün akşam mesai saati bitimine kadar ek teminat bedellerini yatırmaları gerekiyordu. Ancak Dicle’yi alanlar dışındaki 5 gruptan para çıkmadı. Şu anki konjonktürde grupların kredi bulması zor görünüyor. Gruplara 25 Temmuz’a kadar bir süre daha verildiHükümetin ekonomide ısınmaya neden olan cari açıkla mücadele için aldığı önlemler enerji devlerini fena çarpmış görünüyor. Elektrik dağıtım ihalelerini kazanan 6 grubun dün akşam itibarıyla ek teminatları yatırmaları gerekiyordu. Ancak bana ulaşan bilgilere göre başta Karamehmet olmak üzere 5 grup ek teminat şartını yerine getiremedi.Dün sadece Dicle Elektrik Dağıtım Bölgesi’ni kazanan Karvil-Ceylan Ortak Girişim Grubu teminatı yatırabildi. Tabii bu durum hem Özelleştirme İdaresi’nde hem de Enerji Bakanlığı’nda büyük sıkıntı yarattı.Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın ek teminatı yatıramayan şirketlere 25 Temmuz’a kadar bir süre daha verdiği öğrenildi. Peki başta Karamehmet Grubu olmak üzere Gediz Elektrik’i alan Eti Gümüş-Söğüt OGG, Trakya Elektrik’i alan Aksa,ve Toroslar Elektrik’i alan Yıldızlar SSS bu parayı yatırabilecek mi?Ekonomi yönetiminin cari açıkla mücadele için Merkez Bankası ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunu (BDDK) devreye sokması kredi maliyetlerinin artmasına ve dövizin bir miktar yükselmesine neden oldu. Ancak işin ilginç tarafı, tüketici kredilerindeki patlamayı frenlemeyi amaçlayan önlemler paketinin milyarlarca dolarlık enerji özelleştirmelerini kazanan dev şirketlerin canını yakmasıydı.Nasıl bir bağlantı olduğunu anlamakta zorlananlara tabloyu biraz daha netleştirelim.2010’da yapılan elektrik dağıtım özelleştirmelerinin parası bu yıl ödenecek. Ödenmesi gereken tutar ise az değil, tam 10.8 milyar dolar.Elektrik devleri sadece 30 Ağustos’a kadar İstanbul Boğaziçi, Anadolu Yakası, Gediz, Trakya, Dicle, Toroslar, Akdeniz Dağıtım Bölgeleri özelleştirmeleri için devletin kasasına 6.8 milyar dolar yatırmak zorunda. Ancak dünya piyasalarında yaşanan çalkantı ve Türkiye’de alınan önlemler enerji şirketlerinin hesaplarını alt üst etmiş durumda.Bankalar son düzenlemeler sonrası kredi maliyetlerini arttırırken şirketlerden yüzde 30 özsermaye ve elde edecekleri gelirleri doğrudan talep etmeye başladılar. Şirketler ise geçen yıl verdikleri fiyata göre ciddi anlamda artan kredi maliyetlerini nasıl karşılayacaklarını düşünüyor bugünlerde.Şimdi herkes Türk ekonomisi ve enerji sektörü için hayati önem taşıyan dağıtım özelleştirmelerinde yaşanan bu sıkıntının aşılması için ‘Ankara nasıl bir adım atacak?’ sorusunu soruyor.Nitekim hem Enerji Bakanı Taner Yıldız, hem de EPDK Başkanı krediler konusunda enerjide sıkı kuralların uygulanmaması gerektiğini belirtmişlerdi. Anlaşılan o ki sıkıntılı bekleyiş 25 gün daha devam edecek.Bu gergin bekleyişin sonunda dağıtım bölgelerinde ikinci ve üçüncü olan gruplara da sürpriz bir fırsat çıkabilir.Sanırım onlar da her ihtimali dikkate alarak finansmanla ilgili girişimlere başlamışlardır.