Gazeteci, blogger ve 8 yıllık anne Şebnem Şeçkiner’in bloğunun da adını taşıyan Manyak Anne adlı kitabı geçen hafta çıktı.
Gazeteci, blogger ve 8 yıllık anne Şebnem Şeçkiner’in bloğunun da adını taşıyan Manyak Anne adlı kitabı geçen hafta çıktı. Bloğunu takip edenlerin bildiği ve seçtiği isimden de anlaşılacağı üzere Şebnem, nev-i şahsına münhasır bir anne. Bazıları için gerçek üstü gelebilecek olaylar onun için sıradan... Bu nedenle de Şebnem’in kitabı diğer anne - çocuk kitaplarından farklı.
Kendi deyimiyle; “Her anne, her kadının okurken kah kendini göreceği, kah ‘Nasıl yani, böyle anneler mi varmış’ dedirten ve okurken eğleneceğiniz türden bir kitap.” Klasik anne-çocuk kitaplarından sıkıldıysanız, Manyak Anne’yi bir çırpıda okuyacağınızı söyleyebilirim.
“Bu kitapta sen varsın, ben varım, bir de hormonlarımız var... Hormon denen illetin bir kadını nasıl ele geçirebildiğini okuyunca, fantastik film izlemekten vazgeçeceksiniz çünkü gerçekler çok daha inanılmaz” diyen Şebnem kitabın ortaya çıkış hikayesini şöyle anlatıyor: “Senin de bildiğin gibi eski gazeteciyim. Hatta bence blogger olarak görülsem de hâlâ gazeteciyim çok yere yazdığım için. Bir derginin yazı işleri müdürüydüm, 2009 yılında dergi kapandığında hamileydim ve başka bir bölümde çalışmak istemedim. Dedim ki çocuğumu kendim büyüteyim, kimseye emanet etmeyeyim 2012 yılında tam zamanlı çalışmayı denediğim ama tökezlediğim bir dönemde içimi döktüğüm bir blog açmıştım, manyakanne.com adıyla. Adının manyak olmasının nedeni, hem anlamlarından birinin çılgın olması hem de ironi yapmak istemem. Sosyal medya hesapları da açtım (manyakanne ya da Şebnem Seçkiner diye aratınca çıkıyor hepsi). Derken yollarımız Destek Yayınları ile kesişti. Yaptığım tüm delilikleri sansürsüz yazdım ben de. Daha önce cesaret edemediklerimi kaleme aldım.”
Aynı hataları yapıyoruz
Şebnem’in kitabı gerçekten sansürsüz, bazen insanın kendine itiraf edememeyeceği şeyleri anlatacak kadar da cesur. Bu nedenle anne adaylarına, annelere farklı bir bakış açısı kazandırıp rahatlacağı kesin: Şebnem deneyimlerini anlatırken, “Hepimiz anne olunca aynı hatayı yapıyoruz” diyor ve ekliyor: “Kendimizi başkalarıyla kıyaslıyoruz. Bir de sırf biz yaşıyoruz zannediyoruz bu sorunları. Kimse kocasıyla ilişkisine gelen darbeden söz etmiyor ya da aynaya baktığında tanıyamadığı kadından. Hepimiz elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz. Kusurlarımızla güzeliz. Bunu söylemek istedim. Normalde hiçbir erkek izin vermez karısının bunları yazmasına ama Arkın da paylaşmak istedi. Kitaptaki kimi olaylar çok komik, kimileri hüzünlü.”
Her şey hormonların suçu
Peki diğer anne - çocuk kitaplarından farklı olarak Manyak Anne’de neler var: “Daha cesur söylemler var. Mesela, elimde yumurtlama çubuğu Arkın’ın peşinde koşuyordum ‘Hadi bugün yapmamız lazım’ diye. Adam kendini banyoya kilitledi ‘Ben damızlık değilim peşimi bırak’ diye. Ben bunu yazdım, sonra herkes ‘Aaa bizde de böyleydi’ dedi. Ya da Irmak’a ne zaman ilaç versem tadına bakıyordum, meraktan. Kafasını çarpsa ben de çarpıyordum. İşte bunların hepsini yazdım. Bir Alo Zehir ve yangın maceramız var ki, ilk duyduğunda korkunç gelse de ikisi de evlere şenlik! Bakıyorum bakıyorum, ‘Bunları ben yapmış olamam’ diyorum. Ama yapmışım işte. Hepsi hormonların suçu. Okuyanlar ‘Aaaa’ diyecek, ‘Ben de bunu yaptım, yalnız değilmişim.’ Sadece anneler için de değil. Anne olmak isteyenler hatta doğum yapanları anlamak isteyen aile büyükleri eşler de okumalı.”
Kendinizi kimseyle kıyaslamayın
Şebnem’in Şeçkiner’in anne olacaklara ilk tavsiyesi şöyle: “Lütfen kendinizi kimseyle kıyaslamayın. Kendinizi kıyaslamadığınız gibi kimsenin bunu yapmasına da izin vermeyin. Aslında bu bir ilişki kitabı aynı zamanda. Eşimle yaşadıklarımızı yazdım uzun uzun. Kitabın sonunda da okuyucular için boşluk doldurmacalı bir bölüm var. Doldurup bana gönderiyorlar. O kadar beraberiz ki aslında hepimiz…”
Haberin Devamı