SORU: Bir yazınızda Fatır: 22, Neml: 80 ve Rum: 52’nci ayette Kur’ân’ın Peygamberimize, “Sen ölülere ve kabirdekilere söz işittiremezsin” buyurduğunu belirtmiştiniz. Bir de Peygamberimizin Bedir’de öldürülen müşrikleri bir çukura attırıp onlara, “Rabbinizin uyarısının gerçek olduğunu şimdi anladınız mı?” diye hitap ettiğini söyleniyor. Bu doğru mu, yoksa sadece bir rivayet mi? (Haluk Cansız)
CEVAP: Ayetlerde Peygamber’e hitaben, “Ölülere veya kabirde bulunanlara” söz işittiremeyeceği vurgulanıyor. Bunun anlamı şudur: Kur’ân mesajı ölülere değil, dirilere geldi. Ölülere kendi iradelerinden geçmiş, Hakk’ın iradesine göçmüşlerdir. Onlar Hakk’ın dilediğinden başkasını işitmezler. Bu Kur’ân mesajını duysalar bile uygulayamazlar. Bu ifadelerin asıl manası, ön yargıyla hareket eden insanların anlama yetilerinin kapandığını, ölmüş insanlar gibi bir durum içinde bulunduklarını belirtmektir. Bu insanlar, ölüler gibi kendilerine okunan Hak mesajına cevap vermezler, söz dinlemezler. Bu demek değildir ki ölmüş insanın ruhu, dünyada olup bitenlerden hiç haberdar olmaz. İyi ruhlar serbesttir, ailesinin durumundan haber alır, onları görür ama görünemez. Ama azap içindeki ruhlar, dünyadaki olayları görecek ölçüde serbest değillerdir.
Peygamberimizin Bedir’de çukura doldurulanlara hitabı ise bir rivayettir, doğru olup olmadığı kuşkuludur. Çünkü rivayetler ne kadar sağlam bile olsa yine de bir iki kişinin haberinden ibarettir. Ama Kur’ân’da kuşku yoktur. Şayet rivayet doğru ise Peygamberimiz, çukura doldurulmuş olanların, sözlerini duyduğunu bildiği için onlara seslenmiştir. Demek ki onlar Allah’ın izniyle Peygamberimizin hitabını duyacak durumdaydılar. Ama genel kural olarak Peygamber ölülere hitap etmez. Kabirde yatanlara da Kur’ân okumamıştır. Çünkü Kur’ân ölü kitabı değil, diri kitabıdır. Telkin meselesi de Hakk’ın iradesine geçmiş kimseye dışarıdan maval okumaya benziyor. O kimse dışarıdan söylenen sözleri alıp da sorgu meleklerine cevap veremez. Kur’ân diyor ki:
“O gün ne insana, ne de cine günahından
sorulur. Suçlular, simalarından tanınır, alınlar(ın)dan ve ayaklar(ın)dan tutulur” (Rahman: 39,41), “Suçlulara günahlarından sorulmaz” (Kasas: 78). (Çünkü Allah, suçluların günahlarını bilir. Onların her yaptıkları anında tespit edilmiştir. Artık günah işleyip işlemediklerini sormaya gerek yoktur. Oradaki muhasebe, yapılan hata ve günahları suçlunun yüzüne vuran azar ve tekdir muhasebesidir.)
Ön yargıyla hareket etmeyin
Haberin Devamı