Miras konusuna açıklama...

Haberin Devamı

Okurlarım benden çeşitli konularda dinin hükmünü soruyorlar. Ben de onlara dinin hükmünü bildiğim kadarıyla anlatmaya çalışıyorum. Mirasla ilgili olarak da birkaç soru gelmiş ve ben de Kur’ân’ın miras taksimini anlatmıştım. Bazı okurların, Medeni Kanun döneminde şeriat hukukuna ilişkin bir meselenin anlatılmasından rahatsız oldukları anlaşılıyor.

Kimsenin rahatsız olmasına gerek yok. Medeni Kanun’u kaldırıp yerine din kanunu koyma çabası içinde değilim. Ama bir konunun dini hükmü sorulduğunda bir uzman olarak dinin hükmünü anlatmak durumundayım. Zaten bu sütunda çeşitli dini meselelerin izahı yapılıyor.

Esasen ceza ve miras gibi konular ahirete ilişkin değil, dünyaya ilişkin sorunlardır. Yani asıl dinin ruhu olan ibadet değil, dünya hukukudur. Asıl din, insanla Allah arasında iletişimi sağlayan, insanı insan yapacak olan ibadet, zikir, Allah sevgisi ve bunların ürünü olan güzel ahlaktır. Nitekim Peygamberimiz, “Din ahlaktır” buyurmuşlardır.

Herkes vicdanında hürdür

İsterse kişi hiç miras payı almaz, ötekilere bırakır, hakkından vazgeçer. Allah katında sorumlu olmaz. Ama herhangi bir konuda sorulan sorunun dini hükmünü anlatmak benim görevimdir. Nitekim 1950’lerde müftülüklere mahkemelerden mirasla ilgili sorular gelir ve dava konusu mirasın din hukukuna göre nasıl bölüştürüleceğini müftülükler mahkemeye bildirirdi. Ben okurun sorularını yanıtlıyorum. Sorunun mahiyeti ne ise yanıtım da o yönde olur. Okur benden Medeni Kanun’un hükmünü sormaz.

O konuda avukatlar var, mahkeme var. Ama aile kendi arasında çıkan anlaşmazlıklarda konuyu çözümlemek istiyorsa buna kimse engel olamaz. Herkes vicdanında hürdür. Kişi isterse miras payını hiç almaz, öteki kardeşlerine bırakır. Nitekim Anadolu’nun bazı bölgelerinde kızların, miras haklarını kardeşlerine gönül rızasıyla veya kerhen bıraktıkları bilinen bir şeydir.


DİĞER YENİ YAZILAR