* DÜNDEN DEVAM
Kesin kanaatime göre Peygamberin tutsakları öldürdüğü hakkındaki ayetin ifadesiyle bağdaşmayan rivayet doğru değildir. Doğru olduğu farz edilse bile bu karar Tevrat’ın hükmüdür. Herhalde bu kararı veren Sad, Tevrat’ın bu konudaki hükmünü biliyordu. Peygamber’in ona, “Sen Allah’ın hükmüyle hükmettin” demesi de Sad’ın hükmünün Tevrat’a dayandığını gösterir. Bu konuda Tevrat’ın hükmünü gözden geçirelim: “Bir şehre karşı cenk etmek için ona yaklaştığın zaman, onu barışıklığa çağıracaksın. Ve vaki olacak ki eğer sana sulh cevabı verirse ve kapılarını sana açarsa, içinde bulunan bütün kavm sana angaryacı (esir, köle) olacaklar ve sana kulluk edecekler. Ve eğer seninle musalaha etmeyip cenk etmek isterse o zaman onu muhasara edeceksin ve Allah’ın Rab onu senin eline verdiği zaman, onun her erkeğini kılıçtan geçireceksin. Ancak kadınları ve çocukları ve hayvanları ve şehirde olan her şeyi kendin için çapul edeceksin.” (Tesniye: 20. bab).
Kurayza Oğulları’na uygulanan hüküm, Tevrat’ın bu hükmüdür. Bir kavme kendi mukaddes kitaplarının hükmünü uygulamak zulüm değil, adalettir. Tevrat’ın “On Emir” gibi temel hükümleri ve peygamber öyküleri Kur’ân’da da yepyeni bir üslupla yer almıştır. Prof. Dr. Moris Bukay’ın da belirttiği gibi Kur’ân, Tevrat’ın kıssalarını, tevhide yani Allah’ın birliği inancına aykırı düşen söylemlerden ayıklayarak nakleder. Mesela Tevrat Adem’den Musa’ya kadar 7 bin küsur yıl geçtiğini söyler. Bu ifade bilime terstir. Kur’ân da Adem kıssasını anlatır ama zaman zikretmez. Böylece eleştiriye yer bırakmaz.
Tevrat’ta birçok eleştirilecek yön varken Kur’ân’da tevhide aykırı hiçbir yön yoktur. Kur’ân’da Peygamber’in kendisi devreden çıkar. Sözü bizzat Allah veya onun kelamını taşımaya aracı olan melek söylerken Tevrat’ta tarih ve rivayet üslubu hakimdir. Tevrat’ta Allah, sadece İsrailoğulları’nın Rabbi olarak tanıtılırken Kur’ân’da âlemlerin Rabbi olarak tanıtılmaktadır. Ama temel noktalarda bu kitapların birleşmesi gayet doğaldır. Çünkü Tevrat’ı da İncil’i de Kur’ân’ı da vahyeden Allah’tır. Allah her peygambere, özel dilleriyle aynı mesajı vermiştir. Bu peygamber mesajlarının dili ayrı ama içeriği temelde birdir. Bunu Kur’ân kendisi vurgular: “Sana söylenen, senden önceki elçilere söylenmiş olandan başka bir şey değildir” (Fussilet: 43).
Kur’ân eleştiriye yer bırakmaz
Haberin Devamı