Şimdi bayramdır. Küslerin barışma, kırgınlıkların, düşmanlıkların dostluğa çevrilme zamanıdır. Birbirini seven, dayanışma içinde olan insanları Allah da sever, onları başarılı kılar. Ama birbirinin kuyusunu kazan insanlar huzur bulamazlar. Kendileri de eştikleri kuyuya düşerler. “Kardeşine kuyu kazan kimse, kazdığı kuyunun içine düşer.”
Yüce Allah: “Topluca Allâh’ın ipine yapışın, ayrılmayın!...” (Âl-i İmran:103) buyuruyor.
Bu kavgalar, dalaşmalar enerjimizi tüketiyor, huzuru bozuyor, ülke ekonomisini vuruyor. İşte Kur’ân’ın uyarısı: “Allah’a ve Elçisine itâ’at edin, birbirinizle çekişmeyin, yoksa korkuya kapılırsınız, devletiniz gider (zayıflarsınız). Sabredin, çünkü Allâh sabredenlerle beraberdir.” (Enfal: 46)
Müslüman, özü sözü bir olan, toplumsal kurallara uyan, Allah’a, kullara, devlete borcunu ödeyen, kimsenin hakkını yemeyen, bencil olmayan, nefsi için istediğini başkaları için de isteyen, nefsi için uygun görmediğini başkaları için de uygun görmeyen insandır. Dinin özü, temeli doğruluktur. Kendi canı pahasına da olsa doğruluk! İslâm’ın beş şartı var, denilir ama doğruluğun en temel şart olduğu unutulur. Biz namazlarımızın her rek’atında Allah’tan bizi doğru yola iletmesini diliyoruz: “Bizi doğru yola ilet!”
Kur’ân, doğruluğun, Allah’a imanın ayrılmaz bir gereği olduğunu vurgular: Allah’a inanıp doğru olanların üstüne meleklerin inip onları cennetle ve cennet nimetleriyle müjdelediğini belirtir (Fussilet: 30).
Rivâyete göre İbrâhîm ibn Edhem çölde dolaşırken karşısına çıkan bir asker kendisine:
- Umrân (kent) nerede? diye sormuş. Ve vurup İbrâhîm’in başını yaralamış. Geçip giderken ona, vurduğu kimsenin Horasan zâhidi İbrahim ibn Edhem olduğunu söylemişler. Gelip özür dilemiş. İbrahim ona:
- Sen bana vururken ben Allah’tan sana cennet vermesini diledim, demiş.
- Neden? diye sormuş asker.
- Çünkü o yaptığından ötürü bana sevâp verileceğini anladım. O işten benim payım hayır iken, senin payının şer olmasını istemedim, demiş.
Ebû Hüreyre’nin rivâyetine göre Allah’ın Elçisi (s.a.v.), müşriklere bedduâ etmesini söyleyenlere: “Ben lânetçi olarak değil, rahmet olarak gönderildim” buyurmuştur (Müslim, Birr: 87).
Şimdi bayramdır. Küslerin barışma, kırgınlıkların, düşmanlıkların dostluğa çevrilme zamanıdır. Birbirini seven, dayanışma içinde olan insanları Allah da sever, onları başarılı kılar.
Gün barışma günüdür
Haberin Devamı