Kuzey İtalyya’da Arno nehri kıyısına kurulmuş Rönesans’ın başkenti olan Floransa, kuzey İtalya’daki Toskana bölgesinin de başkenti. Floransa’yı İtalyya ve Avrupa’nın en önemli kentlerinden biri yyapan da aslında tam bir müzede olaşıyyorsunuz hissi yyaratması. Aynı zamanda, Leonardo da Vinci, Michelangelo ve şair Dante Alighieri’nin yaşadığı kent...
Floransa’yı yürüyerek keşfetmek mümkün...
Şehrin merkezi Piazza della Signoria yani Signoria Meydanı. Tam ortada ise bir sanat eseri olarak Neptün Havuzu var ve havuzun kenarları mermerden heykellerle süslü. 1500’lerde yapılmış olan havuz meydana ayrı bir güzellik katıyor. Signoria Meydanı’nındaki tek sanat eseri bu havuz değil elbette. Michelangelo’nun David heykelinin bir kopyası da bulunuyor. Kenti iki bölüme ayıran Arno Nehri’nin üzerindeki köprüler arasında Ponte Vecchio Köprüsü gerçekten çok önemli bir yapı çünkü İkinci Dünya Savaşı’ndan zarar görmeden çıkabilmiş. Köprülerin üzerinde daima keyifle gezen ve fotoğraf çeken insanlara rastlayabilirsiniz. Kentte ayrıca pek çok tarihi kilise ve müze yer alıyor. Örneğin Pitti Sarayı, Boboli Bahçeleri, Santa Maria Novella ve San Lorenzo kiliseleri, Bargello heykel müzesi, Accademia dell’ Arte del Disegno müzesi gibi...
Floransa aslında çok küçücük bir kent diyebilirim. Yürüyerek gezmek ve keşfetmek çok keyifli. Size vereceğim adresleri iki gün içinde rahatlıkla görebilirsiniz.
Duomo ve Cupola del Duomo: Floransa Katedrali. Kubbesine tırmanmanırsanız kenti kuşbakışı izleyebiliyorsunuz. Ancak merdivenleri oldukça dik. Kendinize güveniyorsanız çıkın. Ve sabahın erken saatlerinde bile billet kuyruğu oluyor. Michelangelo’nun meşhur Davud heykelinin orijinali burada sergileniyor.
Mecidi Ailesi sanatçılara büyük destek oldu
Piazza della Signora ve Palazzo Vecchio: Medici ailesinin ilk sarayı. Meydanda kahve içerek geleni geçeni izlemek bile oldukça keyifli.
Ponte Vecchio: Floransa’nın meşur köprülerinden biri.
Piazza Michelangelo: Kentin en güzel yerlerinden biri. Şehri tepeden izleyebilirsiniz.
Tarihi M.Ö. 59 yılında Jül Sezar ordusundan emekliye ayrılmış askerlere Arno Nehri vadisindeki bu verimli toprakları vererek Floransa’nın kurulmasını sağladı. Kurulduğunda şehrin adı Florentia idi. Daha sonra M.S. 3. yüzyılda Roma İmparatoru Diokletian Floransa’yı Toskana vilayetinin başkenti yaptı. Kent 13’ncü yüzyıla gelene kadar pek çok saldırıya uğradı. 1348 yılındaki veba salgını kentin çok sayıda sakininin ölümüne neden oldu. Nihayet 15. yüzyılın ilk yarısında kent ünlü Medici ailesinin eline geçti. Medici ailesi bankacılık mesleği dolayısıyla zengin olmuş nüfuzlu bir aileydi. Ailenin ilk önemli üyesi olan Cosimo büyük bir saray (Palazzo Medici) inşa ettirdi. Sonra yerine geçen oğlu Piero ve torunu Lorenzo çok gösterişli binalar inşa ettirdi ve dönemin mimarlarına, heykeltıraşlarına maddi destek verdi. 1469-1492 yılları arasında Floransa altın çağını yaşadı. 1865 ve 1895 yılları arasında Floransa, büyük bir kentsel yenileme ve yapılanma içerisine girdi. 19. yüzyılın sonlarına doğru şehir nüfusu üç katına çıktı. Turizm ve endüstri gibi yeni sektörlerin oluşturulmasıyla 20’nci yüzyılda, artmış olan bu nüfustan olumlu şekilde yararlanıldı. II. Dünya Savaşı’nda şehir 1943 ve 1944 yılları arasında Alman ordusu tarafından işgal edildi.
Senyörler Meydanı: Bu meydan Ortaçağ’da şehrin kalbini oluşturuyormuş. Halen bu sahnenin içinde bir açık hava müzesi gibi birçok güzel heykel sergileniyor.