Herkes tatil planlarını yapmaya başladı. Bir teknede doğa ile başbaşa tatil isteyenlere ise önerim, mavi yolculuk. Yelken keyfi de cabası... Yolculuklar her zaman sürprizlerle doludur. Hele de mavi yolculuğu tercih edenler için... Yirmi metrelik tekneyi paylaştığın on kişiyle 24 saatini birlikte geçirmek gibi bir zorunluluk ürkütücü gelebilir. Ama ne gam... Yolculuk sırasında gece gündüz birbirine karışır. Belki de kendi içine doğru, yaşamı keşif yolculuğudur bu. Hırslar, kişisel hesaplar, aşk acıları... Hayatın dökümü önünüzdedir sanki. Doğanın, hayatın önünde çırılçıplak bırakır bu sizi...
Bu tekne diğerlerine benzemiyor
Dünyanın en mavi tatilini yapmak için denizin çağrısına kulak vermek yeterli. Bir valize hafif giysiler, bir-iki kitap koyun ve geri kalanı kentte bırakın, çıkın. Ben de öyle yaptım. Sonunda 11 yolcuyla birlikte bir yelkenlideydim. Yolculuk yapacağımız tekneyi görünce heyecanım daha da arttı. Gulet değildi ve etkileyiciydi.
Ve rüzgâr size kollarını açar...
Mavi yolculuk yapanlar bilirler. Bir askerlik kuralı gibidir... Teknenin önünde duran sepete ayakkabılarınızı koyacak ve yolculuk bitene kadar giymeyeceksiniz. Belki de dış dünya ile bağın ilk koptuğu yer burasıdır. Tekne hareket etmeden kamaralarımız gösterildi ve valizlerimizi yerleştirdik. Valizleri kamaraya bırakıp yukarı çıktık, bu arada teknenin halatları çözüldü. Ve işte yolculuk başlamıştı. Akşam indikçe dalgalar azaldı, deniz duruldu... Söz birliği yapmışçasına herkes yemek öncesi birer birer denize atladı. Bir saat sonra aşçı ve gemici masayı hazırlamaya başladı.
Gün boyu yelken keyfi
Orhaniye Koyu, gece dipsiz bir karanlığa gömüldü. Karanlık basar basmaz hepimiz sulara daldık. Her kulaçta yakamoz-lar akıp gidiyordu. Sabah yolculuk yine başladı. Gün boyu yelken yaptık.
Gece yüzmeyi mutlaka deneyin!
Her gün başka bir koyun keyfini sürdük. Kameriye adasında denize girmekle kalmayıp adadaki eski kiliseyi gezdik ve inanılmaz güzellikteki güneş saatini gördük. Ertesi gün Bozburun’da demirledik. Sonraki gün ise ver elini Serçe limanı. Son uğrak yerimiz olan Kadırga limanında yolculuğa veda gecesi yapıldı. Saatler ilerledikçe kendimizi yine denizde bulduk. Son bir kucaklaşmaydı bu. Elveda deniz, elveda doğa, elveda özgürlük... Merhaba İstanbul... Sana bir avuç mavi getirdim.
Mavi yol rotaları
- Antalya - Kaş – Antalya
Belli başlı noktalar: Hiç sönmeyen ateşi ile ünlü Tahtalı Dağı eteğindeki Olimpos ve Faselis antik kentleri, Demre’deki (antik Myra) kaya mezarları, tiyatrosu ve kent içindeki Noel Baba’nın kilisesi, sualtındaki duvar kalıntılarının görüldüğü “batık şehir” Kekova Adası, Kale Köyü (Simena), Kemer, Kaş ve Finik’e.
- Göcek – Kaş
Bir hafta gidiş, ikinci hafta dönüş tek yönlük bu program da Göcek koylarını ve Ölüdeniz’i , Kekova ve Demre’yi, kısaca bölgenin en çekici yerlerini kapsıyor.
- Marmaris - Fethiye
Sazlıklar arasında bir labirent olan Dalyan ve Kaunos antik kenti, Göcek koyları, Göcek ve Fethiye limanları, Ölüdeniz, Gemiler Adası belli başlı uğrak yerleri. Soğuksu’dan terk edilmiş Rum kasabası Kayaköy’e yürüyebilirsiniz.
- Marmaris-Datça-Marmaris
Bozukkale (antik Loryma), Bodrum Müzesi’nde sergilenen batığın bulunduğu Serçe Limanı, Bozburun, Orhaniye, Selimiye, Datça göreceğiniz belli başlı yerler. Turgut şelalesine gezi yapılabilir.
- Bodrum – Marmaris
Bu programda Marmaris-Datça hattında görülen yerlerin çoğuna ek olarak, Datça yarım adasının ucundaki Knidos ve Mersincik koyları da var.
- Bodrum - Didim – Bodrum
Bodrum yarımadasını dolaşıp Didim’e kadar uzanan ender bir rota. Bitez, Yalıkavak, Gümüşlük, Türkbükü köyleri, antik Iasos ya da şimdiki adıyla Kıyıkışlacık, Gökliman, Kazıklı ve Didim uğrak yerleri. Didim’de Apollon tapınağının kalıntılarını, Milet ve Priene’yi de görebilir, hatta Efes’e uzanabilirsiniz.