Yunanistan’ın başkenti Atina, binlerce yıl silinmeden günümüze ulaşan kültürel mirası ve jeopolitik konumuyla ülkenin can damarı.
Şimdilerde adalarına daha fazla rağbet olsa da, ben bu hafta sizlere Yunanistan'ın başkenti Atina'dan ve onun günümüze dek ulaşan izlerinden bahsedeceğim. Dünya üzerindeki en eski şehirlerden biri olan Atina, özellikle de jeopolitik konumu nedeniyle, tarih boyunca Batı'daki en doğu ve Doğu'daki en batı olarak görülmüş. Doğu ve Batı arasındaki bu kapı vazifesi ise onu, sentez yapmaya zorlamak yerine, özgünlüğünü daha sıkı korumaya itmiş. Hâl böyle olunca da iki farklı dünyanın ortasında, birine ya da diğerine gereğinden fazla benzemeden kültürel çeşitliliğini sürdürebilmiş. Bizim içinse, buraya daha önce gidenler bilecektir, hem çok tanıdık hem çok farklı bir yurttur, ziyaret edilmesi gereken bir komşudur, Yunanistan.
Her şey bir zeytin ağacıyla başlar
Yunan mitolojisinde, şehrin kuruluşu ve adının Atina olmasıyla ilgili birkaç farklı anlatım ve bunların varyasyonlarına rastlansa da temelde hepsi Athena'nın hediye olarak sunduğu zeytin ağacında birleşir. Yeni bir şehir kurulmaktadır; Zeus, şehrin adını ve koruyucu tanrısını belirlemek için türlü müsabakalar yapar. Son müsabakayı ise şehre en uygun hediyeyi sunan kazanacaktır. Zeus'un kızı, bilgelik ve savaş tanrıçası Athena, şehre bir zeytin ağacı hediye eder. Yüzyıllarca yaşayan, meyvesi yeşilken de aylar sonra kararınca da yenebilen; yağı yemeklere katılan ya da yiyecekleri saklamaya yarayan, yakıldığındaysa etrafı aydınlatan, sağlığa sağlık katan ve daha nice faydası olan zeytin ağacı, en beğenilen hediye olurken şehre de Athena'nın adı verilir.
Atina'yı dolu dolu yaşamak için:
- Gelmeden önce Antik Yunan tarihi ve Yunan mitolojisiyle ilgili bir şeyler okumak, göreceğiniz tarihi yerleri daha anlamlı kılacaktır.
- Türk-Yunan ilişkileri ve mübadele ile ilgili bilgi sahibi olmak, insanlarla kuracağınız duygusal bağları daha da kuvvetlendirecektir.
- Muhakkak bir tavernaya gidin ve ortak ezgilerle kâh kederlenmenin kâh neşelenmenin tadını çıkartın.
- Bizimkine çok benzer ve oldukça da lezzetli bulacağınız bir yemek kültürüne sahipler.
- Şehrin tümünü panoramik açıdan görmek ve fotoğraflamak için Akropolis'e muhakkak gidin.
- Şehirden de Akropolis'e karşı, kendinize bir kahve ısmarlamayı ihmal etmeyin.
- Plaka, Psirri ve Monastiraki'nin tarihî sokaklarında, yorulana kadar yürüyün.
Komşuyu keşfetmek
Atina'da görmeniz gereken tarihi yapılardan ilki, Akropolis'tir. Şehrin en yüksek tepesine kurulmuş olan Akropolis, aynı zamanda Yunanistan'ın da simge yapılarından biri. Tapınak ve kale kalıntılarından oluşan Akropolis'in girişindeki Propylaia; hemen civarında ise Athena Nike Tapınağı, Parthenon, Erekhtheion ve Herodes Atticus Tiyatrosu gezmekten zevk alacağınız yerler arasında.
Akropolis ve civarında yürütülen kazı çalışmalarında elde edilen, 4000'den fazla buluntunun sergilendiği Akropolis Müzesi de aynı tepenin eteklerinde yer alıyor. Müzeden çıkıp sağa doğru ilerlediğinizde, Ulusal Park'ta soluklanmak isteyebilirsiniz. Parkın sonunda yer alan ve Atina'nın en ünlü meydanlarından biri olan Syntagma Meydanı'nında ise parlamento binası ve Meçhul Asker Anıtı bulunuyor. “Deniz ürünleri deniz kenarında yenir” diyorsanız Atina'ya yalnızca 15 dakika uzaklıktaki Pire'de bulunan, Michelin yıldızlı "Varoulko Seaside"ı öneririm.