Her kış mutlaka yolumun düştüğü Kartalkaya Golden Key Chalet, her seferinde beni farklı bir yenilikle karşılıyor. Köroğlu Dağları’nın manzarasına hakim otel, bu sezon da Türkiye’deki kış otelleri arasında ilk defa uygulanacak olan snowkite ve snowshoering’i, bal ve bitki özlerinden yapılan kulak mumu bakımını hizmetlerine eklemiş. Her iki yeniliği de mutlaka denemenizi tavsiye ediyorum.Kulak mumu terapisini deneyinOtel, misafirlerini Kızılderililerin geleneksel kültürü olan kulak mumu bakımı ile rahatlamaya davet ediyor. Türkiye’de çok az spa merkezinde bulunan ve adını Kuzey Amerika yerlilerinin “Hopi” halkından alan “Hopi Mumu”, kulak-burun-boğaz hastalıkları alanında tamamlayıcı özelliğinde olup, alternatif tıp alanının en çok kullandığı yöntemlerin başında geliyor. Hopi mumları kullanılarak uygulanan kulak mumu bakımında, kulaktaki toksinlerin ısı yoluyla mum içine çekilmesi sağlanıyor. Bu doğal terapi sayesinde orta kulak iltihabı, baş ağrısı, migren, bademcik sorunları, sinüslerdeki basınç ve kulak çınlaması azalırken işitme duyusu gelişiyor. Boyun ve kulakların etrafına masaj yapılarak uygulanan ve vücuda birçok faydası olan bu yöntem, eski çağlardan beri dünyanın değişik yerlerindeki toplumlar tarafından uygulanıyor.Bedeninizi ve ruhunuzu şımartınGolden Key Chalet, terasında bulunan SPA merkezi sunduğu alternatif hizmetleriyle bedeninizin yanı sıra ruhunuzu da önemsiyor. Bu lüks vahada; isterseniz geleneksel Japon masaj tekniği “Shiatsu” ya da “Thai Yoga” masajı ile geriliminizi azaltıp bedeninizdeki enerji akışını hızlandırabilir, isterseniz “Monoi de Tahiti” masajı ile günlük endişelerden kurtulabilir ya da kendini şımartmanın en rahatlatıcı yolu olan “Kış Rüyası Dört El Masajı” ile stresten arınarak, hem bedeninizi hem de ruhunuzu dinlendirebilirsiniz. Bu arada çocuklar da “Teen Spa” da organik ürünlerle gerçekleştirilen yüz bakımı yaptırabilir, ayak ve el masajları ile rahatlayabilir.Snowkite ve snowshoering yapınTatil boyunca alanında uzman eğitmenler tarafından uygulanan snowkite ve yepyeni bir alternatif spor dalı olan snowshoering ile adrenalin tutkunlarına unutulmaz bir tatil imkanı sunuluyor. Yani, snowboard eğitim hizmetleri vermekte olan GiviD Board Co. ile tatil boyunca snowboard ve snowkite eğitimi alabilir, Köroğlu dağlarında yapılan snowshoering ile tertemiz havanın ve çamların kokusunu hissederek kış sporlarının tadını çıkarabilirsiniz.İletişim için: Setur Tel: 444 0 738 veya 0 (850) 210 0 738www.setur.com.tr
Yaz ayları boyunca dünyanın en uzun gün ve en kısa gecelerini yaşayan Norveç fiyordlarını gezmek, hele de bunu bir lüks bir geminin içinde yapmak fikrim hep olmuştu ama buna bir türlü zaman ayıramamıştım. Gemiye Amsterdam’dan bindik ve uzun bir gece yolculuğunun ardından sabaha karşı Stravanger limanına yanaştık. 12 katlı devasa gemimizin içinde bulunan 3 bin kişi gözünü bu limanda açtığında, dünyada bir cennet varsa oranın bu liman kenti olduğu konusunda neredeyse hem fikirdi. Gemi fiyorda girdiğinde yeşilin hemen her tonunu barındıran dik yamaçlar, neredeyse adım başı akan şelaler, sisler içinde ilerlediğimiz fiyordun kendisi gerçekten büyüleyiciydi. Gemideki yolculuk boyunca pek çok liman şehrine gittik. Aşağıda size onlardan bahsedeceğim ama gemideki yaşamdan da söz etmek istiyorum. Öncelikle gemide tüm gün boyunca hizmet veren ve aç kalmanıza asla izin vermeyen restoranlar bulunuyor. Gün boyunca güvertede güneşlenip vakit geçireceğiniz isterseniz spor yapabileceğiniz alanlar var. Tiyatro salonları, alışveriş için dükkanlar, barlar ve yalnız kalmak isterseniz kitap okuyabileceğiniz küçük özel salonlar, kafeler bulunuyor. Kısacası diyeceğim o ki, mutlaka böyle bir tatile siz de çıkın. Pişman olmayacaksınız hatta müdavimi olabilirsiniz. Ve gemi ile seyahat ederken sabaha karşı limana girerken uyanamıyorsanız bile akşam gemi limandan ayrılırken güvertede olup bu anların keyfini çıkartın. FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ...Biz bu yolculuk boyunca 8 fiyord limanına uğradık. Oslo’dan sonra yaptığımız iki günlük yolculuktan sonra Amterdam Limanı’nda bu büyülü yolculuk bitti…Şimdi erken rezervasyon fırsatlarını değerlendirerek düşük bütçeye Royal Caribbean’ın Legend of the Seas gemisi ile bu düşsel yolculuğu gerçekleştirebilirsiniz.'Sedventure/Suha Derbent'video için tıklayınNorveç’in petrol kenti STAVANGERGecesi özellikle rıhtımı çok hareketli ve harika restoranlar var. Stavanger tarihi, kültürel açıdan da doyurucu bir kent. Tam 23 tane müzesi bulunuyor. Norveç’in dördüncü büyük kenti olan Stavanger’de 300 bine yakın kişi yaşıyor. Bu kentte gezip görebileceğiniz yerler arasında 1100’lü yılların başında inşa edilen katedral de var. Limandan çıkıldığında hemen karşınızda yükselen bu yapının adı Stavanger Domkirke Breiavatnet. Stavanger’de kenti kuşbakışı görebilmek için bir panoramic tur satın alınabilir. Deniz ve Arkeoloji Müzesi15 bin yıllık tarihin sergilendiği Arkeoloji Müzesi’nin dışında Alexander Kielland’a adanmış. Deniz Müzesi’de ilginç. Lysefjord bölgesi Sabah 08:00’den itibaren Stavanger limandan buraya kalkan feribotlar var.Turistik köy FLAMNorveç fiyordlarının belki en ufak köylerinden biri Flam ama bir o kadar da turistik. Yılda 500 bin kişinn ziyaret ettiği söylenen Flam’dan satın alacağınız turlar ile geminin giremediği dar fiyordları gezebiliyorsunuz. Ve Flam’dan trene binerek yakın yerlerdeki köyleri, şelalaleri görebilirsiniz. Bu yolculuk çok etkileyici geçiyor. Küçük ama çekici ALESUNDÇok ufak ama çok güzel bir yer. Merkeze 3 km uzaklıktaki Atlantic Ocean Park, rıhtımdan hareket edip 1 saat 15 dakika süren bot turu, Aksla - Kniven manzara noktası (418 basamakla çıkılıyor) ve Flam’ın etrafında bulunan adalar gezilip görülmesi gereken yerler arasında. Aksla Dağı’da eğer zamanınız varsa gezebileceğiniz bir yer. Uçurumlar diyarı GEIRANGERUnesaco Dünya Mirası alanı olan Geiranger, uçurumlarından şelaler akan inanılmaz güzellikte bir doğa harikası Gemi bu kente yanaştığında bu şelaleri görebileceğiniz tekne turlarına çıkmalısınız.Güller şehri MOLDEDiğer tem Norveç liman kentleri gibi harika manzaralara sahip Molde güller şehri olarak tanınıyor. Bu kentin sadece çiçekleri meşhur değil tabii ki. Ayrıca her yıl Temmuz ayı boyunca caz festivali düzenleniyor. Burada 2407 metrelik manzara noktasından etrafı izlemek keyifli. 500 kişilik kasaba OLDENKüçük bir kasaba ve Norveç fiyord gezisinin en kuzey noktası. Kasabanın kendinden çok çevresinde gezilip görülecek yerler var. Limanın hemen karşısındaki dükkanlardan yöreye özel hediyelik eşyalar alabilirsiniz. Olden’e yakın Loen Gölü’de görülmeye değer bir yer. Eğlence ve doğanın birleştiği kent BERGENNorceç’in en büyük kentlerinden biri olan Bergen aynı zamanda Oslo’dan sonra da en çok tanınan şehir. Gemi bu kentin limanına yanaştığında hem ketin içinde kalarak eğlenebilirsiniz hem de civarı gezebilirsiniz. Bergen’de özellikle hergün kurulan çiftçi pazarı da gezilmeli. Çiftçi Pazarı dışında Rozenkrantz Kulesi, Hanseatic Müzesi, Municipal Sanat Müzesi, Akvaryum, Tarih Müzesi, Troll Tepesi görülmesi gereken yerlerden bazıları.Ve OSLOOslu tüm dünyanın yakından tanıdığı kentlerden biri. Burada gezilecek müzeler, caddeler, alışveriş merkezleri yoğun ama Aker Brygge denilen rıhtım bölgesinde karides yemeklerini mutlaka tadın. Oslo’da bir gün boyunca görebileceğiniz en önemli yerler arısnda; Akershus Kalesi, Oslo Katedrali, Viking Gemi Müzesi, Kon Tiki Müzesi, Hollmenkollen Kayak Kulesi ve alışveriş merkezleri bulunuyor. Unutmadan söyleyeyim, Oslo’da pazar günleri tüm mağazalar kapalı. Nasıl gidilir :Setur Tel: 444 0 738 veya 0 (850) 210 0 738 www.setur.com.tr
Yaz ayları boyunca dünyanın en uzun gün ve en kısa gecelerini yaşayan Norveç fiyordlarını gezmek, hele de bunu bir lüks bir geminin içinde yapmak fikrim hep olmuştu ama buna bir türlü zaman ayıramamıştım. Gemiye Amsterdam’dan bindik ve uzun bir gece yolculuğunun ardından sabaha karşı Stravanger limanına yanaştık. 12 katlı devasa gemimizin içinde bulunan 3 bin kişi gözünü bu limanda açtığında, dünyada bir cennet varsa oranın bu liman kenti olduğu konusunda neredeyse hem fikirdi. Gemi fiyorda girdiğinde yeşilin hemen her tonunu barındıran dik yamaçlar, neredeyse adım başı akan şelaleler, sisler içinde ilerlediğimiz fiyordun kendisi gerçekten büyüleyiciydi. Gemideki yolculuk boyunca pek çok liman şehrine gittik. Aşağıda size onlardan bahsedeceğim ama gemideki yaşamdan da söz etmek istiyorum.Yeşili, sisi bol bir tatil için kuzeye yolculukÖncelikle gemide tüm gün boyunca hizmet veren ve aç kalmanıza asla izin vermeyen restoranlar bulunuyor. Gün boyunca güvertede güneşlenip vakit geçireceğiniz isterseniz spor yapabileceğiniz alanlar var. Kısacası diyeceğim o ki, mutlaka böyle bir tatile siz de çıkın. Pişman olmayacaksınız hatta müdavimi olabilirsiniz. Ve gemi ile seyahat ederken sabaha karşı limana girerken uyanamıyorsanız bile akşam gemi limandan ayrılırken güvertede olup bu anların keyfini çıkartın. Bu yolculuk boyunca sekiz fiyord limanına uğradık. Oslo’dan sonra yaptığımız iki günlük yolculuktan sonra Amsterdam Limanı’nda bu büyülü yolculuk bitti... Şimdi erken rezervasyon fırsatlarını değerlendirerek düşük bütçeye Royal Caribbean’ın Legend of the Seas gemisi ile bu düşsel yolculuğu gerçekleştirebilirsiniz.Norveç’in petrol kenti StavangerGecesi özellikle rıhtımı çok hareketli ve harika restoranlar var. Stavanger tarihi, kültürel açıdan da doyurucu bir kent. Tam 23 müzesi bulunuyor. Norveç’in dördüncü büyük kenti olan Stavanger’de 300 bine yakın kişi yaşıyor. Bu kentte gezip görebileceğiniz yerler arasında 1100’lü yılların başında inşa edilen katedral de bulunuyor. Limandan çıkıldığında hemen karşınızda yükselen bu yapının adı Stavanger Domkirke Breiavatnet. Stavanger’de kenti kuşbakışı görebilmek için bir panoramik tur satın alınabilir.Molde’de caz festivali ile müziğe doyacaksınız- Güller şehri MoldeDiğer tüm Norveç liman kentleri gibi harika manzaralara sahip Molde güller şehri olarak tanınıyor. Ayrıca her yıl Temmuz ayı boyunca caz festivali düzenleniyor. Burada 2 bin 407 metrelik manzara noktasından etrafı izlemek keyifli.500 kişilik kasaba OldenKüçük bir kasaba ve Norveç fiyord gezisinin en kuzey noktası. Kasabanın kendinden çok çevresinde gezilip görülecek yerler var. Limanın hemen karşısındaki dükkanlardan yöreye özel hediyelik eşyalar alabilirsiniz.Eğlence ve doğanın birleştiği kent BergenNorceç’in en büyük kentlerinden biri olan Bergen aynı zamanda Oslo’dan sonra da en çok tanınan şehir. Gemi bu kentin limanına yanaştığında hem ketin içinde kalarak eğlenebilirsiniz hem de civarı gezebilirsiniz.Flam’dan Oslo’ya fiyord keyfi- Deniz ve Arkeoloji MüzesiArkeoloji Müzesi’nin dışında Alexander Kielland’a adanmış. Deniz Müzesi’de ilginç.- Lysefjord bölgesiSabah 08:00’den itibaren Stavanger limandan buraya kalkan feribotlar var.- Turistik köy FlamNorveç fiyordlarının belki en ufak köylerinden biri Flam ama bir o kadar da turistik. Yılda 500 bin kişinn ziyaret ettiği söylenen Flam’dan satın alacağınız turlar ile geminin giremediği dar fiyordları gezebiliyorsunuz. Ve Flam’dan trene binerek yakın yerlerdeki köyleri, şelaleleri görebilirsiniz. Bu yolculuk çok etkileyici geçiyor.- Uçurumlar diyarı GeirangerUNESCO Dünya Mirası alanı olan Geiranger, uçurumlarından şelaler akan inanılmaz güzellikte bir doğa harikası gemi bu kente yanaştığında bu şelaleleri görebileceğiniz tekne turlarına çıkmalısınız.Ve son liman OsloBurada gezilecek müzeler, alışveriş merkezleri yoğun ama Aker Brygge denilen rıhtım bölgesinde karides yemeklerini mutlaka tadın.Oslo’da görülecek önemli yerler arasında; Akershus Kalesi, Oslo Katedrali, Viking Gemi Müzesi, Kon Tiki Müzesi, HollmenkollenKayak Kulesi ve sokak araları bulunuyor.Nasıl gidilir? Setur Tel: 444 0 738 veya 0 (850) 210 0 738 www.setur.com.tr
Metropol hayatının yoğunluğuna keyifli bir mola vermek için Four Seasons Bosphorus’un şık restoranı Aqua’ya öğle yemeği için gittim. Gurme İtalyan Mutfağı Aqua, öğle yemekleri mönülerine keşfedilmeye değer yeni sunum ve lezzetler eklenmiş.İstanbul Boğazı’nın büyüleyici manzarasına hakim Aqua Restoranın Şefi Sebastiano Spriveri’nin kış mönüsünde, İtalyan lezzetleri en taze haliyle sunuluyor. Şef, mönülerini en taze mevsim sebze ve meyveleriyle hazırlıyor. Yenilikçi pişirme teknikleriyle farklılaşan Aqua’nın kış-öğle mönüleri leziz başlangıçlardan, marine edilmiş ançuez, otlu ekmek gratin midye, tavuk ciğeri pate ve porçini mantarına İtalyan esintisinde geçiş yaşatıyor. İtalyan mutfağı sevenlerin vazgeçemediği lezzet risotto, şef Spriveri’nin da olmazsa olmazları arasında yer alıyor.Tatlıda Fransız seçeneğiTatlı mönüsü ise Fransız Pasta Şefi Ghislain Gaille’nin ellerinden çıkıyor. Aqua’daki öğle yemeği ziyafetini leziz bir tatlı ile tamamlamak isteyenler için ev yapımı dondurma ve sorbe mutlaka denenmesi gereken seçenekler arasında yerini alıyor.Et ve balığa İtalyan dokunuşlarıÖğle yemeğinde et ve balık tercih edenleri lezzetli soslar bekliyor. Balık tabakları, şefin balık pazarına yaptığı ziyaretler ile şekilleniyor. Dil balığını badem kapari limon sos ve karnabahar kuskus ile lezzetlendiren şef, levreği tavada pişirerek kekik, midye ve kum midyesi güveci ile servis ediyor. Ana yemeklerden et tabaklarında fırında piliç karışık biber ratatouille ile hazırlanıp, dana incik yahnisi, porçini mantarı ve siyah türüflü ve safranlı risotto ile servis ediliyor. Alternatif lezzet arayanlar ise günlük hazırlanan şefin öğle yemeği spesyalini seçerek doyurucu ve hızlı bir alternatif ile güne devam edebilir. Brunch keyfiAqua’da bir pazar brunch keyfi yapmak isterseniz; lezzetli İtalyan mezeleri, peynir ve ekmek çeşitleri, makarna ve risotto istasyonları, deniz ürünleri büfesi, Fransız Pasta Şefi’nden sürpriz tatlı tabağı şampanya mönüsü ve çok daha fazlasının tadına bakıyorsunuz. Üstelik minik misafirler için oyuncaklarla süslenmiş oyun odası, çocuk büfesi de bulunuyor.İstanbul’dan Şef Enrico Cerea geçti Four Seasons Bosphorus, 18-22 Şubat tarihleri arasında İtalya’nın en beğenilen 3 Michelin yıldızlı restoranlarından birisi olan “da Vittorio”nun 2’nci kuşak temsilcilerinden Şef Enrico Cerea’yı Aqua’da konuk şef olarak ağırladı. Babası Vittorio’nun özel tariflerini kendi geliştirdiği metodlarla harmanlayan yetenekli şef, stilini, “doyumsuz bir bolluk” olarak ifade ediyor. Chicco Cerea’nın tarifleri “Damare”, “Riso” ve “Peccati di gola” gibi prestijli yayınlarla da ölümsüzleşmiş.Kapalıçarşı’daki baharatçılar ilham veriyorGeçen yıl İstanbul’a gelen Sebastiano Spriveri ile yaptığımız sohbette, İstanbul’da hayatının yeni bir döneminin başladığını dile getirdi. Spriveri “Boğaz kıyısında yürümek ve şehrin diğer yakasına bakmak bana ilham veriyor. Kapalıçarşı’daki baharatçılar çarşısı sayesinde yeni tatlarla, lezzetlerle ve dokunuşlarla tanıştım. Yeni fikirler üretme ilhamı için tüm deneyimimi kullanmak istiyorum. Benim için önemli olan kişiliğimi yansıtmak ve kullandığım yaratıcı yöntemi uygulayabilmek” dedi.
Bangkok’a gitmeye karar verirken şehri kendi başıma keşfedebilir miyim endişesi taşıyordum. Ama rahat bir uçak yolculuğu sonrasında Chaophraya nehri kıyısında bulunan otelime yerleştikten sonra rahatladım. Otelim şehrin merkezinde yer alıyordu. Resepsiyondan aldığım harita ve resepsiyon görevlisinin harita üzerindeki tarifleri ile her yeri elimle koymuş gibi kolayca buldum.FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ...Bangkok’ta başta ulaşım olmak üzere her şeyin çok uygun fiyatlı, insanların güler yüzlü ve yardımsever olduğunu hemen belirtmeliyim. Bu iki özelliği nedeni ile şehrin her yerini kolaylıkla bulabildim ve çok keyifli günler geçirdim.Bangkok’ta ezip görülecek çok şey var ama benim özellikle bir kaç önerim olacak. Yüzer market hayatınızda göreceğiniz en ilginç yerlerden biri. Şehre biraz mesafesi var ama gittiğinize kesinlikle değecek. Ayrıca yazımda listelediğim tapınakları mutlaka görmelisiniz çünkü onlar da eşi benzeri bulunmayan yapılar. Bangkok’da sadece meyve yiyerek bile yaşayabilirsiniz çünkü her yerde bir çok taze meyve satılıyor. Uzakdoğu denildiğinde akla ilk gelen kentlerden biri Bangkok. Aynı zamanda Tayland'ın en büyük, kalabalık şehri ve başkenti. Kent, Chao Phraya Nehrinin doğu yakasında, Tayland Körfezi'nin yanında 1782 yılında Kral I. Rama tarafından kurmuş. Bugün artık Güneydoğu Asya'nın en hareketli kentlerinden biri. Oldukça kalabalık nüfusuna rağmen dünyanın her ülkesinden insanın akınına uğrayan kent turistik açıdan da populer. Kentin adı Taycada da Melekler Şehri olarak anılıyor. Gerçekten de kentte bulunan binlerce ve rengarenk tapınak belki de insanda bu duyguyu uyandırılor olabilir. Bangkok’de neredeyse adım başı karşınıza çıkan tapınaklarda dua edebiliriniz. Günün her saati ciddi bir hareketlilik yaşanan Bangkok’da dışarıdan gelenler için karmaşa gibi görünen bir düzen hakim. Bunu kentte bir süre kalınca anlıyorsunuz. Evet ilk bakışta insanı iten kendine has kokuları, turuncu renkli giysileri ile sokaklara hakim rahipleri, kanallarda gezen tekneleri ile Bangkok gezilmeye görülmeye değer. Şimdilerde modern alış veriş merkezleri, lüks otelleri ve binaları ile dikkat çeken kent kurulduğunda oldukça küçük bir ticaret menkeziymiş. Şimdi ise ticaretin kalbi burada atıyor diyebiliriz. Bangkok bir çok açıdan da oldukça ucuz bir yer. Örneğin yarı değerli taşlar, incilerle bezenmiş takıları çok ucuza almanız mümkün.Bangkok görülecek yerlerNehir turuChao Phraya nehri üzerinde yapacağınız bir gezi size Bangkok’un en önemli manzaralarını farklı bir atmosferde tatma imkânı tanıyacak. Bu fikir ilginizi çekiyorsa, bunu bir adım ileriye taşıyıp akşam yemeğinizi şehrin ışıkları arasında süzülerek yiyebilirsiniz.Tayland yemekleriTayland mutfağını ülkenin orta, kuzey, kuzeydoğu ve doğu kesimlerine ait dört farklı sınıfa ayrılıyor. Bangkok’ta ise bunların hepsini bulmak mümkün. Özellikle kurutulmuş değil taze bitki ve baharat kullanımıyla ünlü olan Tayland mutfağı Khanom Chin adı verilen pirinç makarnasından Tom Yam Kung adındaki karides ve çeşitli otlar içeren çorba türüne, kızarmış böceklere kadar birçok ilginç örneği içinde barındırıyor. Bütçenize ve zevklerinize göre bu yemekleri Bangkok’un her yerinde bulabileceğiniz sokak satıcılarından lüks mekânlara kadar her türlü ortamda deneyebilirsiniz.Bangkok’un gece hayatıBangkok’un canlılığıyla ünlü gece hayatında her zevke uygun bir şey bulmak mümkün; en çılgın gösterilerden en zarif mekânlara, canlı müzikten gece alışverişine kadar ilginizi çeken gece aktivitesi her ne olursa olsun, burada bulmamanız çok zor. Özellikle Patpong ve Sukhumvit gibi turistlere yönelik mekânların yoğunlukta bulunduğu bölgelerin canlılığı görülmeye değer.Şehrin manzarası eşliğinde akşam yemeğiBangkok’ta yüksek binaların teraslarında bulunan birçok restoran, ziyaretçilerine bambaşka bir akşam yemeği deneyimi sunuyor. Bu büyük ve karışık şehri, curcunasından uzakta, tepeden seyrederken yiyeceğiniz yemeğin tadı bir başka olacaktır.Önemli Tapınaklar :Grand Palas,: Duvar resimlerine ilgi duyuyorsanız mutlaka görün.What Pho :46 metre uzunluğunda ve 15 metre yüksekliğinde olan Budha heykeli görülmeye değer. What Arun:Yüksek ve dik basamaklı bu tapınak size eşsiz bir Bangkok manzarası da sunacak. Mutlaka çıkın. Golden MountBu tapınağa gün bsatımında gidin. Manzara sizi büyüleyecek.Golden Budha:Değeri 190 milyon dolar olan ve 5.5 ton altından yapılmış bu Buda çok etkileyici.Yüzer pazarBangkok kentine 100 kilometre uzaklıkta bulunan bu pazar mutlaka görülmesi gereken bir yer. Bangkok’a gidip de bu pazarı görmezseniz kenti gördüm demek gerçekten mümkün değil. Bu pazara gitmek için yaklaşık bir saat süren bir otobüs yolculuğunu göze almanız lazım. Daha sonra bineceğiniz teknelerle gezeceğiniz kanalda buradaki yaşamı yakından izleyebiliyorsunuz. Burada kanal boyunca sıralanmış evlerin yaşamları size şaşkınlık verici gelebilir. Tayland’lılar burada tüm ayrıntıları ile hayatlarını sergiliyor. Daha sonra göreceğiniz yüzer carşıda yiyecekten hediyelik eşyalara kadar her şey var. Sebzeler, rengarenk meyveler, kızartma kokuları ile dolmuş tekneler bu pazarın sıradan görüntüleri. Burada bazen teknelerin içinden alış veriş yapılabiliyor bazen de tekneden inerek kıyıdaki platformlar üzerindeki dükkanlardan alışveriş yapılıyor. Özellikle belirtmek gerekirse burada mutlaka pazarlık yapmak lazım.Çin MahallesiBangkok’daki en ilgi çekici yerlerden biri de Çin mahallesi. Burada sokaklar çok kalabalık ama mahallede bulunan dükkanlara girmeşi başarırsanız ürünlerin oldukça ucuza satıldıklarını göreceksiniz. Mahallenin 200 yıllık bir tarihi olduğu da söyleniyor. Siyam Meydanı Bangkok’ta modern alışverişin merkezi olarak bu meydan Kabul ediliyor. Zaten Güneydoğu Asya’nın en büyük alışveriş merkezi olan Mah Boon Klong da burada yer alıyor. Ve dolayısıyla kentteki gençler, turistler, alışveriş yapmayı sevenler bu meydanı mutlaka ziyaret ediyor.Ne yenirTayland acı, ekşi, tatlı, baharatlı yiyeceklerle, deniz ürünleri, egzotik meyveler, sos ve çeşni ile anılıyor. Bu mutfakta kırmızı biber, nane, misket limonu, yer fıstığı, Hindistan cevizi başta olmak üzere bu gibi tatların karışımından oluşan farklı lezzetler sunuluyor. Denemenizde fayda var.
Bazılarına göre Avrupa’nın köyü, bazılarına göre öfkeli Etna’nın yok etmekte ısrarcı olduğu bir coğrafya. Kim ne derse desin Sicilya mutlaka gidilip görülmesi gereken bir ülke...Sicilya’nın en önemli kentlerinden Catania’ya doğru yol alıyorum... İlk bakışta deniz kıyısında bir sayfiyeyi andıran bu kent, Ortaçağ’dan kalma binaları ile bana “Merhaba” diyor. Sanılanın aksine burada kimse kimseye silah çekmez gibi sakin bir görüntü var. Hatta biraz rehavete davet eder gibi. Setur’la gittiğim gezinin henüz başlangıcındayım ama; bildiklerim, beklentilerim ve gördüklerim beni bu kenti keşfetmek için yeterince heyecanlandırdı. Otelimin önünde inip, valizlerimi odama yerleştirdikten sonra ara sokaklardan geçerek Catania’nın her zaman kalabalık olan ana caddesine doğru yola çıktım. Sicilya oldukça güneşli bir günde karşılamıştı beni. Ana cadde Etna’da gezindim biraz. Sonra bir kahve içmek için pastane-kahve arası bir yere girdim. Yaşlı bir garson isteğimi sordu hemen. Espresso iyi giderdi. Ben kahvemi içerken caddedeki insan kalabalığı da iyice arttı. Oturmak için erkendi, gezmek için de epeyce zaman vardı. Kahvemi bitirip kalktım... Catania hakkında genel bir bilgi vermem gerekirse; 500 bine ulaşan nüfusu ile adanın ikinci büyük şehri. Etna Dağı ve deniz arasında, yani “su ile ateş” arasında yer alıyor. Depremler ve Etna Patlamaları Catania’ya çok zarar vermiş. Buna rağmen kent yeniden yapılanmayı başarmış. Sicilya’nın ikinci büyük kenti olarak Avrupa’dan çok fazla turist alıyor ve günün her saatinde restoranlar, magazalar, sokaklar dolu.Etna ve TaorminaCatania’da kalırken kente yaklaşık bir saat uzaklıktaki Etna Dağı ve oradan da sahil kasabası Taormina’ya gidebilirsiniz. Etna’da 2000 metreye kadar araçla ulaşılıyor ama daha yukarı, teleferik ve devamında da özel arazi araçları ile çıkılıyor. Çıktığınız yükseklikten Tiran ve Ionia sahillerinin manzaralarını izleyebilirsiniz. Etna’da otobüslerin ve araçların beklediği noktada bulunan kafede Etna’dan püsküren lavlardan yapılan ürünler uygun fiyata satılıyor. Etna’dan sonra yarım saat mesafedeki Taormina’ya da mutlaka gitmelisiniz.Sirakuza ve Ortygia AdasıSicilya’ya gidip de Arşimed’in memleketi ve papirüs diyarı Sirakuza’yı görmeden dönmek olmaz. Ben de bu nedenle bir günlük bir gezi planı yaptım ve Sirakuza’ya gittim. Sirakuza Sicilya adasının güneydoğusunda kurulmuş bir şehir. Kente köprülerle ile bağlanan ada Ortygia Sicilya’nın görece zengin kitlesinin yaşadığı bir yer. Sahip olduğu çok sayıda tarihi eserle sanki bir açık hava müzesi gibi. Ortygia Adası, şehrin iki limanını “Piccolo Limanı ile Grande Limanı’nı birbirinden ayırıyor. Adaya köprüden girdikten sonra karşınıza çıkacak olan meydan “Pancali Meydanı. Sonra Apollo tapınağını göreceksiniz. Tapınağın önünden Corso Matteotti Caddesi boyunca yürüdüğünüzde ise Arşimed Meydanı’na ulaşacaksınız. Meydanda çok meşhur olan Tanrıça Diana Heykeli ve yanı sıra bir çok başka heykelle süslü çeşme Fontanadi Artemide bulunuyor. Çeşmeye sırtınızı döndüğünüzde önünüze çıkan dar sokaklardan ilerleyince ise adanın Grande Limanı’na bakan bir seyir terası çıkıyor karşınıza. Burası aynı zamanda adanın en canlı ve hareketli bölgesi. Soluklanmak içinse Zsa Trattoria Pizzeria’yı deneyin.
Mustafa Kemal Atatürk’ün sağlığında gidip kaldığı tek yurtdışı kent olan Karlovy Vary, Çek Cumhuriyetine veya Prag’a gidenlerin mutlaka görmesi gereken yerlerden biri. Burada hala Mustafa Kemal Atatürk’ün kaldığı oda özel olarak muhafaza ediliyor.. Masal evlerine yolculukPrag’dan iki ya da ikibuçuk saatte ulaşılan Karlovy Vary’ye tepelerden aşağı inerken, küçük bir nehirin iki yanına kurulmuş olan çok özel bir yere doğru yolculuk yaptığınızı fark ediyorsunuz. Pastadan yapılmış masal evlerini anımsatan ve birbirine yaslanmış pek çok evden oluşan şahane yapıların her biri ayrı ayrı izlenecek kadar hoş görünüyor. Kentte sıcaklığı 70 dereceyi bulan bir de yeraltı suyu var. Bu su karaciğer ve solunum yolları hastalıklarına çok iyi geliyormuş. Bu nedenle şehire dünyanın her yerinden pek çok insan akın ediyor. Oldukça lüks otellerde konaklamak pek ucuz değil. Dediğim gibi hem otelde konaklayıp yakın yerlerde gezmek hem de otellerin spa hizmetlerinden yararlanmak için gelen dünya sosyetesi bu kenti ayrıcalıklı görüyor.Charles’ın banyosuKarlovy Vary adını Charles’tan almış. Yani Karlovy Vary Charles’ın banyosu anlamına geliyor. Charles bu bölgeye saray yaptırdıktan sonra kendisine yakın olanların da aynı yerde evler yaptırmaları sonucu oluşmuş bu kentte bir kaç gün geçirmenizi öneriyorum. Burada kalırken bol bol fotoğraf çekebilir ve kafelerde oturup kahvenizi içerken küçücük bir kente nasıl olup da bu kadar çok tur düzenlendiğini hayretler içinde izleyebilirsiniz. Karlovy Vary’de konaklayan turistlerin sayısından çok günlük ziyaretçisi var. Kafelerde otururken kahvenin yanı sıra bu kente özgü ünlü içki Becherovka isteyebilirsiniz. İçinde yoğun tarçın tadı olan bu içki hiç fena değil. Hatta ber şişe de evinize satın alabilirsiniz. Öğle yemeğinizin ardından küçük kenti gezmek için dışarı çıktığınızda, iki köprü ile birbirine bağlanan nehrin iki yakasındaki mağazaları gezmenizi öneriyorum. Kentte, dünya markalarını satan pek çok mağazanın yanı sıra gerçek Bohemya kristellerini satıcıları, Türk kuyumcular, modern eserlerin sergilendiği sanat galerileri ve yine ünlü Swarovsky markasının ürünlerinin satıldığı yerleri keyifle turlayıp kendinize uygun bir şeyler satın alabilirsiniz. Ayrıca kentin çok ama çok ince kağıt helvası meşhur. Tanıda bakın. 'Sedventure'video için tıklayınKentin tarihiKarlovy vary, Çek Cumhuriyeti’nin Bohemia bölgesi’nde bulunan bir kaplıca kenti. Ohre ve Tepla nehirlerinin kesiştiği noktada kurulmuş. 1370 yılında Roma İmparatoru 4. Charles tarafından kurulmuş. Kentte 13 büyük 300 tane de küçük sıcak su kaynağı var. Kent her yıl temmuz ayında yapılan Kristal küre Ödele ile adından söz ettiriyor. Karlovy Vary’de bulunan bu masalsı yapıların bazıları zamanında çok ünlü isimlerin evleriymiş. Örneğin, Djorak, Mozart bunlardan bazıları. Bugün de hala pek çok rus zengini bu evlerin ve otellerin sahibi durumunda. Kentte 19. yüzyılda yaşanan büyük bir bu evlerin pek çoğunu harap etmiş ancak yangın sonrasında uygulanan kür banyosu vergisi ile şehri tekrar eski görünümüne kavuşmuş.Karlovy Vary’de görülebilecek yerlerThermal Colonnade, Mill Colonnade, Diana Kulesi, Moser Kristal Fabrikası, Posta Binası, Stara Louka CaddesiKalınabilecek otellerGrandhotel Pupp Karlovy Vary, spa alanının merkezinde yer alıyor. Otel geniş odalar, kaliteli yemekler ve özel bir spa alanı sunuyor. Aslında bir şekerci olan Johann Georg Pupp tarafından 1701 yılında kurulan Grandhotel Pupp, şimdiye kadar Johann Wolfgang von Goethe, Johann Sebastian Bach ve Richard Wagner gibi gibi ünlü konukları ağırlamış. Spa Hotel Thermal Sıra sütunların yakınında konumlanmış olan Spa Hotel Thermal, Karlovy Vary şehrindeki en büyük spa otellerinden biri. Otelde ücretsiz erişilebilen bir ısıtmalı açık yüzme havuzu bulunuyor. Şehir manzaralı bir kaya içine inşa edilmiş olan havuz, tüm yıl boyunca 30°C'lik sabit bir sıcaklıkta tutuluyor. Charlesbad PlazaSavoy WestendBristol Palaceİmperial HotelKolonada hotelAtatürk ''Karlsbad Hatıraları''Mustafa Kemal Atatürk, 1. Dünya Savaşı sırasında geçirdiği böbrek hastalığının tedavisi için 1918 yılında önce Viyana sonra Karlsbad'da yani Karlovy Vary’de tedavi olmuştu. Atatürk'ün kendi el yazısıyla Osmanlıca ve Fransızca yazdığı bu hatırat altı deftere yazılmıştı.Kent o tarihlerde Avusturya/Macaristan İmparatorluğu sınırları içindeydi. Karlovy Vari’ye gitmek için :Setur Tel: 444 0 738 veya 0 (850) 210 0 738 www.setur.com.tr
Gaziantep Aslında sadece Zeugma mozaik müzesi için bile gidilebilecek olan Gaziantep’te gezip tarihi dokuyu gördükçe her biri için ayrı ayrı gelebileceğini düşünüyor insane. Bu kez Dedeman Park Gaziantep’te konakladım ve son derece memnun kaldım. Şehir merkezinde bulunan otel 125 oda ile hizmet veriyor.Gaziantep’in yemekleri o kadar lezzetli ve özel ki, doğal olarak kentin adı geçince bir çok yemeği arka arkaya sıralamak gerekiyor. Bence Gazantep’e ilk kez giden herkes kebap ve et yemekleri için Halil Usta veya İmam Çağdaş’ı seçmeli, baklava için Koçak’a uğramalı, Bakırcılar çarşısını köşe bucak gezmeli ve mutlaka Birecik baraj gölünde tekne turu yapmalısınız. Ayrıca Dedeman otel’de yediğim yöresel lezzetleri de size öneririm. Yöresel lezzetler arasında benim en beğendiklerim Yuvalama (başlangıç), Bostane Salatası, Zeytinyağlı Kuru Dolma, Muhammara ve Ekşili Taraklık (ana yemek) oldu. 'Sedventure/Suha Derbent'video için tıklayınGaziantep yemekleri anlatmakla bitmez ama biraz da kentten bahsedeim size. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en gelişmiş kentlerinden biri. Ancak Gaziantep’in bölgedeki diğer kentlere göre daha çok turisti ağırlıyor olması, ilgi görmesi sadece gelişmişliğinden değil. Aksine, ilk satırlarda da yazdığım gibi kendine özgü yöresel yemekleri, tarihi eserleri, etrafındaki tarihi kentleri ve doğası onu çok özel bir kent haline getiriyor.Bugünkü Gaziantep için tam bir metropol demek de asla zorlama olmaz. Çünkü kent; Tarihi dokusu, bedestenleri, camileri, kiliseler ile çok büyük bir zenginlik barındırıyor. Gaziantep ayrıca sanayii açısından da Güneydoğu kentleri içinde ayrıcalıklı bir yere sahip. Yüzlerce yıldır bir çok medeniyeti topraklarında barındıran Gaziantep’e gitmek için öyle bir çok neden var ki. Örneğin üzerinde hala tartışmalar süren Zeugma Antik kenti, Gaziantep Evleri, Kemikli Bedesten, Gaziantep Kent Müzesi, Hayvanat Bahçesi, Bakırcılar Çarşısı bu mekanlardan bazıları…Nereye gidebilirsiniz? Zeugma Müzesi 9 Eylül 2011 tarihinde Gaziantep’te açılan ve 1700 metrekarelik mozaik ile Dünya'nın en büyük mozaik müzesi olma özelliğini taşıyan müzedir.Müze, ziyarete açık olduğu ilk bir gün boyunca 3000'in üzerinde ziyaretçi ağırlamıştır.Gerek mimarisi, gerekse teknolojik açıdan dünyanın önde gelen bir müzesidir. İki bin yıllık mozaiklerin yıllar içinde define avcılarının talanıyla eksilen parçaları, lazer sistemiyle görüntü olarak tamamlanmaktadır.Gaziantep KalesiGaziantep kalesi kente gidenlerin mutlaka uğradıkları bir yer. Tarihi yapısı ve ihtişamlı görüntüsü ile hemen herkesin ilgisini çekiyor. Kalenin ilk olarak kimler tarafından inşa edildiği bilinmiyor ama günümüzdeki görüntüsünü Bizans İmparatoru Justinyanus döneminde almış. Kalenin yapısına ilişkin biraz bilgi vermek gerekirse; Kalenin çevresi 1 kilometreden uzun. Tam olarak 1200 metre. Kalede cami, sarnıç ve yapı kalıntıları bulunuyor. Kalenin ana yapısı altında bir su kaynağı olduğu biliniyor. Belkıs(Zeugma)Gaziantep ilinin Nizip ilçesine yaklaşık 10 kilometre uzaklıkta Fırat Nehri kıyısında bulunan Zeugma 20 bin dönümlük arazi üzerinde bulunuyor. Mutlaka tadına bakınGaziantep’e ilk kez gidiyorsanız mutlaka yapmanız gereken şeyler var. Örneğin kesinlikle ve kesinlikle Gaziantep Baklavasının tadına bakın. Ve baklava kadar tanınmış bir başka tadı daha deneyin. Mesela bir bardak sıcak süt ile antep katmeri yiyebilirsiniz. Tuzlu antep fıstığı da en az baklava ve katmer kadar tadına bakılması gereken bir başka gıda Yuvalama da Gaziantep’e gelip de yenmezse eksik kalınacak bir tat. Ve belki de Doğu ile Güneydoğu Anadolu’nun en lezzeli kebapları bu kentte yeniyor. Unutmayın. Kebapların de bir çok çeşidi var. Neler mi? Yeni dünya, sebzeli, ayva, elma, simit, patlıcan, kazan, kabak, Kilis, ekşili, mantar, yoğurtlu, ayvalı ve tas kebapları olmak üzere 32 türde yapılıyor. Halfeti1920’li yıllarda Fransızların işgali döneminde dağıtılan Gaziantepli bazı aileler Halfetiye göç ettiği için halkın büyük bölümü bu ilçeyi Gaziantep’e bağlı gibi kabul ediyor.Bu kent, tıpkı Gaziantep gibi tarihi ve doğa açısından önemli bir turizm merkezi. Burada bulunan Birecik Baraj Gölü’nde tekne ile gezinti yapabiliyorsunuz. Ve gezinti yaparken sular altında kalmış köyleri, Zeugma Antuk kentinin bir kısmını görebiliyorsunuz.Gaziantep’i anlatırken sözünü etmeden geçemeyeceğim önemli bir isim var. Gifsad Fotograf Derneği kurucusu Erol Doğaner’in Gaziantep’te ve sanata desteği çok etkileyici. Erol Doğaner’in katkılarıyla açılan Doğanlar sanat galerisi yörede yaşayan sanatçıların eserlerini sergilendiği, İstanbul’da bile az rastlanır büyükyükte ve şartlarda bir mekan. Mutlaka gezmenizi öneririm. www.doganlarsanatgalerisi.com Tel:0342 323 23 13İletişim bilgisiSetur Tel: 444 0 738 veya 0 (850) 210 0 738 www.setur.com.tr