Venedik tatil yapmak için bu kente gelen pek çok turiste yeterince eğlenceli ve romantik zamanlar sunan bir kent ancak son zamanlarda özellikle Avrupa’nın pek çok ülkesinde yaygınlaşan bir tatil seçeneği var ki, gerçekten bunu yaşanmaya eğer. Nasıl mı? Mesela büyük kentlerin karmaşasından uzakta bir çiftlik evinde yemyeşil çayırların üzerinde uzanarak ya da akşam üstleri şarabınızı yudumlarayak bir tatil yapabilirsiniz. İşte Susegana’da bulunan Borgoluce çiflik böyle bir tatil için ideal yeryerlerden biri. Peki Borgoluce’ya nasıl mı ulaşacaksınız? Çok basit. Venedik’ten trenle yaklaşık bir saat süren bir yolculuk sonunda varacağınız Montebelluna Tren İstasyonu’ndan Borgoluce yetkilileri sizi karşılayacak. Karayolunu tercih ederseniz, Venedik Treviso üzerinden Conegliano’ya doğru bir yolculukla aynı yere varacaksınız. Çiftlik evinin sahipleri Ninni, Giuliana, Caterina ve Maria Trinidad Collalto size bu muhteşem tatilin kapılarını açmış olacaklar. Mekanın yöneticisi Ludovico Giustiniani’de Borgoluce’de mutlu olmanız için elinden geleni yapacak. Bir çiftlik evinde altı kişi bir hafta boyunca konaklamanın bedeli ise 1000 euro’dan başlıyor. Mekana giriş yapmadan önce yiyeceklerinizi, çiftliğin kendi ürettiği etleri ve birbirinden güzel birçok çeşit peyniri çiftlik evinin kendi marketinden satın alıyorsunuz.BAĞLAR, ÇAYIRLAR VE ÇİFTLİK HAYATISusegana’da bulunan Borgoluce, 1300 hektarlık bir alana yayılmış bir yer. Çiftlik evindeki süt ürünleri, et ve salam kendi yapımları. Mekanın çalışanları ekmeklerini kendileri üretiyorlar. Ayrıca, dört çeşit peynirleri var. Bunlar manda sütünden yapılan mozzarella, caciotta, ricotta ve robiola. Borgoluce’da Lentiner ve Sfondo adı verilen iki değişik tip çiftlik evi var. 32 kişilik yatak kapasitesi bulunan Sfonder’de, haftalık pansiyon tarzı konaklama yapmak mümkün. Burada mutfakta yemek pişirilebiliyor. Bulaşık makinesi, çamaşır makinesi de mevcut. Lentiner’de ise çift kişilik 9 oda var. Kahvaltı dahil konaklama mümkün.KÖPÜKLÜ ŞARAP Buradaki basit ve yalınlık ilkesi sadece doğanın güzelliğinde değil, yemeklerde de geçerli. Collalto Şirketi’nin şarapla ilgili bölümünü temsil eden Borgoluce’de değişik proseccolar (köpüklü şarap) üretiliyor. Prosecconun üretildiği bölgenin özellikleri bu şaraba tadını veriyor. Alüvyonlu yamaçlar, güneş ışınlarının farklı dağılımı da proseccoda farklı lezzetler yaratıyor. Prosecco sadece Treviso tepelerinde üretiliyor.SUSEGANO ADINDA BİR KASABASusegano şirin bir kasaba. İtalyan’nın şarap üreticisi bölgelerinden biri ve kasabada pek çok şato, çiftlik evi bulunuyor. Aradan geçen yüzyıllara rağmen Susegano’da Cima da Conegliano olarak tanınan ressam Giovanni Battista Cima’nın pastoral tablolarını bugün de görmek mümkün.
FLAMENKO DENEYİMİSevilla’nın en önemli özelliklerinden biri de bu kentin bir eğlence merkezi olması. Çingene mahallesine giderseniz eğlencenin sokağa taşmış halini yaşayabilir ve fotoğraflayabilirsiniz. Hava kararınca insanların sokaklara dökülüp dans ettiğine tanık olacak ve izlemekten keyif alacaksınız.Akdeniz sularında yaratılmış en renkli mozaiklerden biri olan flamenkonun kökleri Akdeniz’in ötesine, bir yandan Hindistan’a diger yandan da Harun Reşitin sarayına kadar gider. Hindistan’dan göçen çingeneler Endülüs’te Arap mirasıyla buluşunca ortaya çok özgün bir müzik ve dans kompozisyonu çıkar. Arap mirasını buraya taşıyan da Emevi sarayından halifenin öfkesi yüzünden kaçan Ziryap’tır. Arapça fellah (köylü) ve mengü (göçer) sözcüklerinden türeyen flamenko, bugün hâlâ çağdaş gösteri sanatları arasındaki ayrıcalıklı yerini korumaktadır. Tablao adı verilen mekanlarda seyircisiyle buluşan flamenko, İspanya’da yaşayabileceğiniz en otantik ve heyecanlı deneyim olacaktır.Endülüs’ün idari merkezi olan Sevilla, tarihindeki 2 önemli organizasyona çok şey borçlu. 1929 yılında düzenlenen Latin Amerika sergisi ve 1992 yılındaki expo 92. Bu önemli sergiler şehri imar açısından geliştirip refahını arttırmış. Günümüzde hala 1929 yılında yapılmış Güney Amerika ülke pavyonlarını gezmek mümkün.NEREDE YEMELİRio Grande: Quadalquivir nehri üzerinde deniz ürünleri ve paellası ile ünlü bu mekanda oturup altın kuleyi ve katedrali karşıdan seyretmeye doyum olmuyor.El Giraldillo: Tapasları ile ünlü bu restoran katedralin hemen yanı başında.Asador de Aranda: Merkezin biraz dışında olmasına karşın harika etleri özellikle kendi yetistirdikleri süt kuzularindan yaptıkları tandır sayesinde daima Sevillalilarin uğrak yeri olan bu mekan etseverlerin gözde mekanı.GÖRMEDEN DÖNMEMENİZ GEREKEN YERLERPlaza de Toros de la Maestranza: İspanya’nın en eski arenaları arasında sayılıyor.Altın Kule: Yeni dünyanın tüm hazinelerinin gemilerden boşaltıldığı mekan.Santa Cruz mahallesi: Alkazar ile katedral arasında bulunan bu mahalle eski Sevillanin kalbi.Katedral ve Giralda çan kulesi: Kolombun mezarini barındıran ünlü katedralin ayrıca minareden devşirme çan kulesi La Giralda kendisinden bile daha ünlü.Alkazar Sarayı: 14.yydan beri Endülüsün kalbi olan Alkazar Granada daki Elhamradan sonra en büyük ikinci saray. Magrip ve Gotik üslubun öğelerini taşıyor.Triana bölgesi: Ortaköy’ü andıran bu şirin mahalle eskiden flamenkonun kabesi imiş. Günümüzde flamenko ile ilgili çok şey kalmasa da canlı müzik yapılan barları ve salaş kafeleri ile gençler arasında hala çok revaçta.Cartuja Adası‘nda, içinde omnimax sinema, eğlence parkı, roller coaster olan “Isla Magica”, alışveriş alanı, müzeler gibi seçenekler bulabilirsiniz.Eski kent merkezini çevreleyen duvarların dışında daha düzenli bir planlamaya dayanan konut ve sanayi alanları uzanıyor. Kentin güney kesimindeki Maria Luisa Parkı güzel bir yeşil alan. Roma imparatoru Traianus’la Hadrianus’un doğum yeri olan Italica adlı büyük Roma kentinin yıkıntıları Sevilla’nın 8 km kadar kuzeybatısına bulunuyor. Kentin amfitiyatrosunun kalıntıları ise sizi fazlası ile etkileyecek.Sevilla’ya gitmek için :Setur Tel: 444 0 738 veya 0 (850) 210 0 738 www.setur.com.tr
Savaşta İtalyan askerlerinin gidip bir daha dönemedikleri ada Meis, tıpkı onlara olduğu gibi size de zamanı unutturuyor.Meis adası ile tanışmam İtalyan yönetmen Gabriele Salvatores’in Akdeniz adlı filmi ile olmuştu. Filmde, bu küçük adaya çıkartma yapan askerler kısa süre sonra adanın yaşam biçimine fark etmeden uyup, geçen zaman içerisinde savaşı da unuturak uzun yıllar adada yaşıyordu. Ta ki fark edilip adadan alınana dek. Ancak bir tanesi ömrünün sonuna kadar adada aşık olduğu kadınla kalmayı yeğleyecekti... Filmin sonunda perdede geçen yazı çok etkileyici idi. “Kaçma şansı olanlara ithaf edilmiştir...” Meis’e gitmek zorunlu olmuştu benim için de. Artık ulaşım da çok kolay. Dalaman’a uçup oradan Kaş’a varmak 1,5 saat sürüyor.Kaş ile Göz arası sadece 20 dakika Kaş’tan her sabah kalkan feribotla adeta Üsküdar’dan Kabataş’a geçer gibi Meis’e ulaşıyorsunuz. Meis’e yaklaşırken renkli şirin evleri uzaktan gözünüzü almaya başlıyor. Meis’te Mavi Mağara mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Mavi mağaraya bir tekne ile gitmek gerekiyor. Akdeniz’de gördüğüm en güzel mağara bu. Adayı kuş bakışı görmek ve sabah sporu yapmak istiyorsanız merkezin hemen arkasındaki tepeye çıkan merdivenlerin yolunu tutun. Bunun dışında adanın dar ve keyifli sokaklarında gezinti gezebilir, Kaş’tan Meis’e gelin giden Huriye ve güleryüzlü eşinin Meltemi adlı kafesinde denize karşı keyif yapabilirsiniz. Adadaki tüm restoranlar deniz kıyısında. Ben en çok Lazarakis ve Alexandria’nın mekanını ve yemeklerini sevdim. Hemen her türlü deniz ürününü bulabildiğiniz ve taze yediğiniz düşünülürse fiyatlarında makul olduğunu söylemek gerek. Mezelerin hemen hepsi fazlası ile leziz. Sabahları ise aynı mekanlarda denizin kıyısına bir sofra kurdurun benim gibi ve kahvaltı keyfini deniz kokusunu çekerek yapın.Yemeğinizi yerken limanın içinde gezen carettalar’ı izleyebilirsiniz. Herkes dostça davrandığı için rahatlıkla kıyıya yanaşıyorlar. Tamamen huzur ve sessizliğin hakim olduğu Meis’te dünyayı unutmak gerçekten çok kolay ve filmdeki İtalyan askerlerini sizde ada ziyaretinizden sonra çok iyi anlayacaksınız. Hatta eğer mümkünse gelmeden önce filmi mutlaka izlemenizi öneririm.
Güzel bir hafta sonu keyfi yapamaz mıyım diye düşünürken aklıma Selimiye geldi. Üstelik Selimiye’deki Sardunya Restoran’da yiyebileceğim balıklar ve mezeleri de hayal edince yola çıkmak kaçınılmaz oldu.Marmaris’in Selimiye beldesindeki Sardunya restoranı çok severim. Sahibi Muhammet ile 1992 yılında yine bir gezi yazısı yazmak için Selimiye’ye gittiğimde tanışmıştım. Aradan geçen uzun zaman içinde, eskiden küçüçük bir köy olan Selimiye elbette çok değişti. Ama hala köy havasını koruyor. Değişmeyen şey ise Muhammet ve çalışanların güleryüzü, konukseverliği, ayrıca sundukları balık ve mezelerin güzelliği oldu. Öte yandan, tanınan bir yer haline gelmesine rağmen, Muhammet’in hala Sardunya’nın başka bir yere şubesini açmaya niyetlenmeyişi ve köyünün ürünlerini, bölgenin balıklarını sunma konusundaki ısrarı beni mutlu ediyor. Belki sizler hala Selimiye’ye gitmemiş ve Muhammet ile tanışmamış olabilirsiniz. Şimdi tam da yaz başlarken, ilk fırsatta hazırlanın ve Selimiye’ye doğru yola çıkın. Sezon boyunca rezervasyonsuz yer bulunamayan Sardunya’da denizin dibinde istediğiniz masayı seçin. Muhammet’in bahçede yetiştirdiği ürünlerle hazırladığı mezeleri tadın, bölgenin birbirinden lezzetli balıklarını keyifle yiyin. Hem de denize girin. Yazın ve güneşin tadını çıkarın. Bir de akşamları hava yavaş yavaş serinlerken denizin üzerindeki iskelede uzanıp gün batımını izlemek gibisi yok.Küçük ama konforlu odalarYaklaşık 10-12 yıl önce sadece restoran hizmeti vermenin yeterli olmayacağını fark eden Muhammet restoranının yanına küçük ama kendinizi içinde çok rahat hissedeceğiniz odalar yapmış. Yani Sardunya’da konaklamak da mümkün. Böylece yaz boyu genellikle deniz yolu ile yani tekneler ile gelenlerin dinlenebilmesi veya karayolu ile gelenlerin konaklayabilmesi sağlanmış. Odalarda klima, TV, uydu ve veranda var. Ayrıca bahçe ve restoranda ücretsiz kablosuz internet servisi de bulunuyor. Odaların fiyatları da makul düzeyde.Deniz kıyısında ayaklarımızı denize sokarak yaptığımız kahvaltıda bahçeden toplanan yeşillikler, domatesler, Marmaris’in çam balı ve köy yumurtası ile yapılmış omlet benim favorilerim oldu. Bütün bunlar bulunduğum atmosfer ile birleşince kendime Sardunya’ya gelmekle ne büyük bir iyilik yaptığımı fark ettim.Günlük tekne turlarına çıkınAkşam yemeğinde her şey o kadar güzeldi ki hepsinin tadına bakmaktan kendimi alıkoyamadım. Neler mi vardı? Radika, pazı, semizotu, deniz börülcesi, ahtapot salata, fava, patlıcan salata, ahtapot ızgara ve kalamarı tatdıktan sonra ana yemek olarak Laos ve Fangri yedik. Hemen her yazımda yediğim şeyleri sayıp en beğendiklerim bunlardı diyen biri olarak bu kez bu ayırımı yapamayacağım kadar beğendim hepsini. Yemek sonrasında Selimi’nin sahilinde yapılan yürüyüş ve ardından içilen birer kahve ile gecenin sonunu getirdik.Selimiye’de gün içinde neler yapılabilir sorusunun en klasik yanıtı tekne turuna çıkılır olacaktır. Böyle bir şey yaparsanız mutlaka Kameriye adasını görmelisiniz. Ada’da ki Manastır’ın önünde bulunan doğal liman tekne ile geldiğim zamanlarda da konaklamak ve geceyi geçirmek için tercih ettiğim bir koy. Burada karşı kıyıdaki yüksek tepeleri izleyerek yüzmenin tadına varmalısınız. Nasıl gidilir: Marmaris’ten Datça yoluna girdikten yaklaşık 50km sonra güzel yol manzaralarını izlemiş olarak Selimiye’ye ulaşabilirsiniz. Selimiye köyüne girdikten kısa bir süre sonra sağ tarafta Sardunya restoran tabelasını göreceksiniz.Sardunya Restoran: Tel: 0252 446 40 03
Türkiye’nin tatil yöreleri arasında henüz çok bozulmamış adreslerden biri olan Dalyan; kanalları, sahilleri, çamur banyoları ve kral mezarları tarihi dokusu ile gezilip görülmesi gereken bir yer. Geçtiğimiz hafta yaz sıcakları basmadan gittim Dalyan’a...Bu hafta yaz sıcakları kendini hissettirmeye başladı... Ben de soluğu Dalyan’da aldım. Cem Ceminay başta olmak üzere pek çok dostum önermiş ama ben daha önce fırsat bulup gidememiştim. İyi ki gitmişim. Çünkü gerçekten çok kaliteli bir otelde kalmanın keyfini yaşadım. Ama asıl Dalyan Resort’un sahipleri Fulya Hanım ve Yücel Bey ile tanışmak hepsinden de özel ve değerli oldu benim için. Hani bazen birileri ile tanışırsınız ve sanki 40 yıldır tanıyormuş gibi yakın hissedersiniz ya, işte öyle oldu. Hayatıma iki güzel insan katıldı. Siz de gittiğinizde mutlaka tanışın ve sohbet edin. Onların samimiyeti ve konukseverliği sizi mutlu edecek ve onları tanıdığınız için siz de benim gibi hayatınızın zenginleştiğini hissedeceksiniz...Ayrıca otelin, Dalyan’nın simgesi olmuş Likya Mezarları’nın tam karşısında yer alması, antik Kaunos Kenti’nin tepelerde görünen duvar kalıntıları ve hamamı, geçmişle bugünü aynı anda yaşatan gizemli bir atmosfer yakalamanıza neden oluyor. Dalyan Resort Spa’da Uzakdoğu’nun en eski öğretilerinden, Türk hamam kültürüne kadar geniş bir yelpazede birçok farklı spa ve masaj seçeneği arasından sizin için en uygununu seçerek kendinizi ödüllendirin!Geçmişten bugüne alternatif tıbbın merkezi olan Dalyan’da, Kaunoslulardan miras kalan şifa geleneği sizi bekliyor. Dalyan ırmağı, antik Kaunos kenti ve Likya kral mezarları manzaralı muhteşem bir konumda yer alan Dalyan Resort, Dalyan kasabasında bulunuyor. Dalyan Resort, kalabalıktan kaçanlar için yeterince küçük ve lüks bir otelden bekleyeceğiniz tüm ihtiyaçlarınızı karşılayacak kadar büyük bir tesis. Ege Bölgesi’nin en güzel manzaralarından biri eşliğinde lüks bir ortamda yemek yiyip yüzebilirsiniz. Ayrıca Dalyan Resort’un servis teknesiyle plaja ulaşabiliyorsunuz.İZTUZU’NU MUTLAKA GÖRÜNDalyan’da geçireceğiniz günler boyunca yapabilecekleriniz sadece bunlarla sınırlı değil elbette. Köyceğiz Gölü’nü denize bağlayan ve antik dönemde Calbis adı verilen fiyort tipi doğal kanalın kıyısında kurulu olan şirin bir tatil beldesi olan Dalyan’da kanallar boyunca tekne gezilerine mutlaka katılın. Bu teknelerle ünlü plaj İztuzu kumsalına ulaşabilirsiniz. İztuzu plajı Caretta Caretta kaplumbağalarının doğal yaşama ve üreme ortamı olduğundan burada hiçbir yapılaşmaya izin verilmiyor ve burası doğal haliyle kalıyor. Plaj Dalyan merkeze 13 km. uzaklıkta ve 5 km uzunluğunda Adı ilk defa 1986 yılında buraya bir tatil köyü yapılmak istenmesiyle duyuldu. İztuzu’ndan sonra Dalyan’ın en meşhur noktalarından bir tanesi olan çamur banyolarına gidilebilir. Bu banyoların pek çok derde iyi geldiği söyleniyor. Cilt sorunlarını giderip, en önemlisi ruhu gençleştiriyormuş. Dalyan merkezdeki çamur banyoları çok kalabalık olursa yakınlarındaki Sultaniye’de hem çamur banyosu, hem de kaplıca var. Ayrıca mantar gibi cilt hastalıklarına iyi gelen balıklara uğranıyor.TEKNE TURLARI İLE KANAL GEZİSİDalyan’da kanal kenarında tekneler sıralanıyor. Kaptanların hepsi çok küçük yaşlarda başlıyorlar bu işe. Doğal kanal onlar için gezilip görülecek bir yer olmaktan çok öteye anlam taşıyor. Adeta hayatın tamamını kaplıyor. Dolmuş usulü veya kiralayarak İstuzu sahili, antik Kaunos kenti ve kaya mezarlarıyla, çamur banyolarına gezi düzenliyorlar. Kanal Köyceğiz gölünden beslenerek denize akıyor.CARETTA CARETTALAR’I KORUYUNİztuzu kumsalının sakinleri. Boyları 1-1.5 metreyi, ağırlıkları 150 kiloyu bulan carettalar, kumsala çıkıp, arka ayaklarını kullanıp çukurlar açıyor ve en uygununa yumurtalarını bırakıp denize dönüyorlar. Günü dolup da yumurtadan çıkan yavrular içgüdüleriyle ay ışığını pusula alıp denize gidiyor. Yumurtlama zamanı, kumsalda dünyanın dört bir yanından gelen çevreciler kamp kuruyor. Yumurtalar koruma altına alınıyor. Yavruların sahile ulaşması için destek de olunuyor.
Devasa kuleler, meydanlar, daracık sokak araları, parke taşların üzerinde yürüyen insanların ayak sesleri ve olmazsa olmaz köprüleri ile Prag dünyanın her yerinden insanın ilgisini çeken bir kent. Prag asla sadece bir turistik kent değil. Yüzlerce yıllık bir geçmişin izlerini taşıyan sokakları, meydanları ile kendisini ziyarete gelenleri geçmişe doğru bir yolculuğa çıkarıyor.Nehirleri ve köprüleriVltava nehri ve Karluv Köprüsü kentin en önemli iki ismi. Nehir tüm Prag’ı süslüyor. Üzerindeki 17 köprüden en ünlüsü ise tabii ki Karluv. Bu köprüden Prag’ın kalbi Stare Mesto’ya ulaşılıyor. Bu meydan Prag’ın en renkli alanlarından biri. Kukla satıcıları, kafeler, nehir kıyısında yürüyen sevgililer geceleri Prag’ın karları altında bir düş gibi üzerinize geliyorlar. Prag’ı hissetmek için Kundera’yı, Kafka’yı ve Bohemya krallığını bilmek gerekiyor. Yüzlerce yıllık geçmişin izlerini taşıyan sokakları, meydanları ile istemeyenleri ve hatta düşünmeyenleri bile kendi düşlerine çekip alıyor.Kentin konumuAvusturya-Macaristan İmparatorluğu döneminde önemli bir merkez olan Prag, Bohemya’nın ortasında Vltava Nehri’nin ortadan kestiği bir çanak gibi. Nehrin iki yakasında kurulu olan kent, Hradcany, Stare mesto, Mala Strana ve Josefov adlı semtlerden oluşuyor. Nehrin bir kıyısındaki kraliyet sarayının bulunduğu Hradcany ve diğer kıyısında bulunan Vaclavske Meydanı’yla birbirine bağlanan eski kent, Stare Mesto, 650 yıllık yeni kent Nove Mesto adını alıyor.Prag’ı keşfederken…Prag’ı keşfetmek o kadar kolay değil. Herkese farklı sürprizler var. Yollar, köprüler boyunca yanyana dizilmiş seyyar satıcılar kent dokusunun ayrılmaz bir parçası. Bir çoğu kuklalar ve elde yapılmış turistik eşyalar satıyorlar. Kukla oynatanlar ise ayrı bir dünyada yaşıyorlar. Avrupa'nın kalbi de kabul edilen Prag bir çok Avrupa kentine yakın. Nüfusu bir milyon 200 bin olan Prag’da yalnızlık hiç sorun değil. Alışveriş merkezleri akşamları 19:00'a kadar açık.Mutlaka görülmesi gereken yerlerTerezin:Prag’da gezerken Terezin’i mutlaka görmek gerekiyor çünkü Prag’a 50 dakika mesafedeki bu Nazi Kampı II. Dünya Savaşı zamanında Almanlar tarafından inşa edilmiş ve burada 1000 Yahudi öldürülmüş. Terezin’de gaz odalarını, duş odalarını, idam yerlerini görmek mümkün.Karlovy VaryKarlovy Vary ise Prag’a iki saat uzaklıkta bir kaplıca. Burada Beethoven, Karl Marx, Dvorak ve Atatürk’ün evleri bulunuyor.Karlstein1348-1357 yılları arasında IV. Karluv tarafından gotik tarzda yaptırılan ve kente yarım saat uzaklıkta olan kalenin manzarası görülmeye değer.
Nesli tükenmekte olan hayvanları fotoğraflayan Süha Derbent, bir ilke imza attı. Doğada 650-700 tane kalan Dağ Gorilleri ve Rwanda’daki yaşamı görüntüleyecek. Bu fotoğraflar Rwanda devletinin kullanımı için devlet arşivi ile paylaşılacak.Rwanda devleti ile birlikte yapacağınız arşiv fikri nasıl ortaya çıktı?2007 yılından bu yana Rwanda’da yaptığım çalışmaları karşılıklı olarak geliştirmek ve değerlendirmek amacı ile görüşme yaptık ve bu karara vardık. Rwanda Development Board (RDB) Chief Officer Amb. Yamina Karintayi ile yaptığımız görüşme sonucu kendisinin de katkıları ile yetkilendirilmiş oldum.Arşiv, şimdiye kadar çektiğiniz ve bundan sonra çekeceğiniz kendi fotoğraflarınızdan mı oluşacak, başka fotoğraflar da kullanacak mısınız?RDB arşivi şu ana dek çekmiş olduğum ve bundan sonra çekeceğim fotoğraf ve ayrıca şu andan itibaren çekeceğimiz videolardan oluşacak.Halen Rwanda’da kaç tane goril kalmış durumda, nesillerinin devamı için neler yapılıyor?Yeryüzünde 650-700 civarında Dağ Gorili bulunuyor. Uganda, Kongo ve Rwanda’nın sınırlarını oluşturan dağlarda yaşıyorlar. Bu dağlar arasında aktif volkan da var. Şu an Rwanda’da 450 civarında Dağ Gorili bulunuyor. Bu goril ailelerinden sadece 6 tanesi ziyarete açık ve günde 1 saatlik ziyaretlerle ve kişi başı 750 USD izin ücreti ödenerek izleniyor. Ziyarete açık ailelerden elde edilen gelir ile tüm ailelerin korunması gerçekleşiyor.Rwanda ve RDB bu konuda son derece ciddi önlemler almış ve gorilleri koruyor. RDB ile yapacağımız projenin ilk bölümünde Dağ Gorili çekimlerinde ekip olarak bir aile ile 10 gün birlikte geçireceğiz. Devamında Rwanda’nın insan manzaraları, yağmur ormanları ve volkanlar gibi konuların her biri için ekipçe seyahatler yaparak fotoğraf ve video çekimleri yapacağız. Bu çekimlerin sonunda sergi, belgesel ve kitap gibi hedefler bulunuyor.YAĞMUR ORMANLARI VE GORİLLER HERKESİ BÜYÜLÜYORDağ gorillerini görmek için sizinle gelenler sonra da oraya gitmek istiyor mu, hayatları değişiyor mu?Sedventure ile düzenlediğimiz Rwanda seyahatlerine katılıp dağ gorillerini gören herkes hayran kalıyor ve mutlaka tekrar gitmek istiyorlar. Zira dağ gorilleri çok güçlü ama bir o kadarda uysal ve iyi huylu. Ayrıca Rwanda’da yağmur ormanlarında yapılan yürüyüşlerde misafirlerimizin çok ilgisini çekiyor. Katılımcının beklentisine göre değişen uzunluk veya zorlukta bir çok yürüyüş seçeneği sunabiliyoruz.Sizinle birlikte giden kişiler için bir sergi düşüncesi var mı?Benimle birlikte Rwanda veya başka bir yabanıl hayat ortamına seyahat edenlerin içinde bazen fotoğrafçılık ile hobi olarak uğraşan insanlar olabiliyor. Bu seyahatlerin sonunda bir sergi planlayanlar elbette var. Ve biz de bu konuda çeşitli imkanlar sunarak sergi açmalarına destek oluyoruz.Sizin arşiv yapmanız Rwanda için ne anlama gelecek?Benim RDB arşivine bulunduğum katkı sonuç olarak Dağ Gorillerinin korunması ve tanıtılmasında profesyonel görsellerin kullanımı ile etkili sonuç doğurması bekleniyor.
Baharla birlikte yenilenen sadece doğa değil. Kış boyu yorulan ruhumuz ve bedenimizi dinlendirmek için doğanın içinde küçük kaçamaklar yapmaya ihtiyacımız var. Bu hafta size önereceğim tatil seçenekleri küçük bir hafta sonunda ruhunuza doping etkisi yaratacak.Balon turu ve safari yapınBaharla birlikte, tarihi ve doğasıyla büyüleyen Kapadokya’ya küçük bir kaçamak yapmanın vakti de geldi. Kapadokya sadece olağanüstü doğal güzellikleriyle değil; balon turu, safari, trekking gibi alternatifleriyle de kısa ama güzel bir tatil seçeneği sunuyor. Özellikle hafta sonu tatilleri için muhteşem.Kapadokya’da Türkiye’nin ilk müze oteli “Museum Hotel”Türkiye’nin ilk müze oteli Museum Hotel ise alışılmışın dışında konseptiyle farklı bir konaklama alternatifi arayanların tercihi diyebiliriz. İndigo Group altında faaliyet gösteren ve tüm odaları, restoran, lobi ve dış mekanları Nevşehir Müzesi’ne kayıtlı paha biçilmez antikalarla dekore edilen Museum Hotel; Göreme Vadisi, Aşk Vadisi, Güvercinlik Vadisi, Kızıl Vadi, Avanos ve Erciyes Dağı manzarasıyla büyülüyor. Museum Hotel misafirleri, vadi ve yakın bölge turlarının yanı sıra balon turu, at turu, sabah yürüyüşleri, sema gösterisi ve cross golf etkinliklerine de katılabiliyor .Yeşil ile iç içe keyifli tatilin adresi NG SapancaSapanca’da, geniş ve el değmemiş 90 bin metrekare alanda, binlerce ağacın yükseldiği bir ormanın kalbinde, NG Sapanca Wellness & Convention çok hoş bir tatil seçeneği. Oteldeki Spa Merkezi, yemyeşil doğası ve farklı lezzet alternatiflerine İstanbul’dan çıkınca sadece bir saat sonra ulaşabiliyorsunuz. Yani Spa merkezinde bedeninizi ve ruhunuzu rahatlatacak masajlar aldıktan sonra orman içi yürüyüşleri yapabilirsiniz.Meşe ormanı içinde Gazelle’de nefes alınGazelle Resort & Spa, İstanbul’a 2.5, Ankara’ya 1.5 saat uzaklıkta bulunan Bolu’nun Karacasu beldesinde 150 dönümlük bir meşe ormanının içerisinde. Doğanın ortasında yer alan otelin yapımında bir tane bile ağaç kesilmemekle birlikte projenin ortasındaki 300 yıllık meşe ağacı için proje 1 milyon dolara mal olarak tamamen değiştirilmiş.Bolu Kartalkaya’ya 15 bin sarıçam ekip o alanı hatıra ormanına çeviren Mazhar Murtezaoğlu’nun kızı ve damadı da Gazelle’de doğaya duyarlılığı devam ettiriyorlar.Günümüzde şehirlerin büyümesiyle hepimiz doğadan gittikçe uzaklaşırken, bir ağaç için projesini değiştiren otel yönetimi tüm dikkatleri üzerine çekti. Spa konseptini doğayla birleştiren Gazelle Resort & Spa, doğaya duyarlılığı ve doğanın içindeki mimarisi ile harika bir seçenek.Organik bahçeye sebze ekip yiyebilirsinizGazelle Resort & Spa Bolu’da orman içinde misafirlerine çok farklı bir deneyim olanağı sunuyor. Misafirler için ayrılan organik bahçeye istediğiniz sebzeyi ekebilir ve daha sonra kendi ektiğiniz sebzeleri afiyetle yiyebilirsiniz. Otelin içinde bulunduğu doğal yaşamı aynen yaşama şansını yakalayabilirsiniz diye düşünüyorum.Şile’deki eviniz Casa LavandaDoğayla baş başa, sakin, huzurlu, kaliteli ve yalın bir dinlence... İstanbul’dan yalnızca 45 dakikada ulaşılabilen, Şile’ye bağlı Ulupelit Köyü’ndeki Casa Lavanda Boutique Hotel, 18 bin metrekare yeşil alanı, en ince detayları düşünülmüş 13 odası ve uzman terapistlerce prestij Aromaterapi markası Darphin'in bakım ve masajlarının sunulduğu Casa Lavanda Darphin spa’sı ile hafta içi ve hafta sonları butik hizmet anlayışı ile ağırlıyor. Casa Lavanda Restaurant ise, Şef Emre Şen’in çok özel gurme mutfağı ile lezzet severler için çekim noktası konumunda bulunuyor. Otel konsepti gereği 12 yaşından küçük çocukları ise ağırlayamıyor.