Adriyatik’teki masal kenti Dubrovnik

16 Nisan 2016

Dubrovnik berrak bir denizi ve tarihi dokusunu yaşamla buluşturmuş, bahar aylarında tatil yapılacak cennetten bir köşe.Dubrovnik’te her şeyin güzelliğinin yanısıra örnek olabilecek bir turizm pazarlaması dikkatimi çekti. Kente her gün en büyük yolcu gemileri akın akın geliyordu. Kentin içinde ise hemen her gün farklı bir aktivite yapılıyordu. Konserler, tiyatro ve havai fişek gösterileri... Eski kenti yaşayan bir mekan olarak sunmak işte ancak bu kadar güzel başarılabilir diye düşündüm.Adriyatik kıyılarının en güzel ülkelerinden biri Dubrovnik. Aslında Dubrovnik için güzel demek çok fazla anlam ifade etmiyor. Bir cennet tasviri yapmanız gerekse bunu Dubrovnik ile anlatabilirsiniz. Dağlardan denize dimdik inen kayaların üzerine kurulu, bahçelerin içine saklanmış evleri, mavi ile yeşilin birbirine karıştığı berrak bir denizi ve tarihi dokusunu yaşamla buluşturmuş haliyle Dubrovnik tam da tatil yapılacak bir yer.Özellikle kentin, eski şehir bölümü başlıbaşına zamanı durduran ve sizi neredeyse Ortaçağ’a götüren bir yer. Surlarla çevrili eski kente, Pile, Ploce, Peskarija ve Ponta kapılarından dört değişik noktadan giriliyor. 1991 yılında yaşanan savaştan sonra bozulan yapısı aslına uygun olarak yeniden yapılmış eski kentin adı Stari Grad. Şehri çevreleyen surlar üzerinde para ödeyerek (10 Euro) gezebiliyorsunuz ve buradan aslında hem Dubrovnik kıyılarını hem de surların içindeki eski kenti izleyebiliyorsunuz. Surların üzerinde bulunan kafeler de ayrıca keyif veren mekanlar. Eğer Dubrovnik’e giderseniz eski şehri çevreleyen surların üzerinde tur atmayı sakın ihmal etmeyin.Dubrovnik’de eski şehrin dışına çıktığınızda göreceksiniz ki, bir kent isterse tertemiz olabilir. Üstelik bu sadece görünür olan sokakların temizliği değil. Her sokak arası aynı şekilde temiz tutuluyor ve trafik kuralları da çok net. Kimse kuralları çiğnemiyor.KonaklamaDubrovnik’de denize kıyısı olan beş yıldızlı oteller de var. Ancak bence eski şehire yakın pansiyonlar ve üç yıldızlı oteller de kalmak için ideal hizmet veriyor.Leziz deniz ürünleriDubrovnik’de yemek denildiğinde insanın aklına gelebilecek en önemli şey tabii ki, deniz ürünleri. Burada birçok restoranda deniz ürünlerinin neredeyse tümünü bulmanız mümkün. Yani ne isterseniz var diyebilirim. Ayrıca pizza ve makarnalar da şahane ve en önemlisi Dubrovnik şarapları günün her saatini ayrı bir şölene dönüştürebilir unutmayın.Hediyelik lavantaDubrovnik alışveriş açısından çok ucuz bir yer değil. Ancak yine de alınabilecek ucuz hediyelik eşyalar var. Mesela lavanta torbaları çok fazla üretimi yapılan ve satılan ürünlerden, kokusu da büyüleyici. Şarap kesinlikle alınmalı. Kentte zeytinyağı da dahil olmak üzede zeytinin her türlü ürünü mevcut. Zeytinyağı ve ürünleri alınabilir.Görmeden dönmeyinLokrum Adası: Dubrovnik’e en yakın ada Lokrum’a çok rahat gidebilirsiniz. Limandan kalkan tekneler on dadika içinde adada oluyor. Adada ayrıca bir göl ve manastır da var. Kısa bir gezi için Lokrum ideal. Ada dışında kentin içinde gezip görebileceğiniz mekanlar arasında; Dubrovnik Katedrali, ST. Blaise Kilisesi, Franciscan Manastırı da bulunuyor.Dubrovnik’e gitmek için:Setur Tel: 444 0 738 veya 0 (850) 210 0 738 www.setur.com.tr

Devamını Oku

Bu sefer çok uzağa Uzak Doğu’ya...

16 Nisan 2016

Binlerce yıllık inanç gelenekleri ve kendine has yemek kültürüyle Çin sizi her yönüyle şaşırtabilecek bir ülke. İşte seyahatiniz için mutlaka görmenizi tavsiye ettiğim yerler.Kâğıt, barut, pusula, matbaacılık, porselen desem aklınıza ilk neresi gelir, bilmem, ama bu sefer pusulam çok uzakları gösteriyor: Çin. bu geçmişe bağlılıklarından mıdır, bilinmez ama dünyanın geri kalanından oldukça farklı ve başka yerde benzerine rastlayamayacağınız bir seyahat geçirmek için Çin Halk Cumhuriyeti fazlasıyla tatmin edici bir tercih.Seyahatlerde karşılaşılan temel problemlerden biri, gidilecek ülkenin yemek kültürüdür. Eğer söz konusu Çin gibi çok farklı kültüre sahip bir ülkeyse bu endişeler de fazlasıyla artar. Bu nedenle özellikle belirtmek isterim ki Çin’in çok özel ve geniş bir mutfağı bulunuyor. Ancak çok hassas bir mideniz varsa -iştahınız ne kadar kabarırsa kabarsın- sokak satıcılarını tercih etmemenizi tavsiye ederim.Kuai zi, yani yemek çubuklarıyla yemek yemeye alışabildiysem de çatal ve bıçağı hâlâ daha konforlu buluyorum. Bir de ekmeksiz doymayanlardansanız kötü bir haberim var: Çin’de ekmek tüketilmiyor. Ama yerine üç öğün pilav bulunuyor ve çok lezzetli bulduğum Çin mantısı ve Çin böreği de iyi bir seçenek. Bunlar dışında Çin’de sizi şaşırtacak pek çok şey var...Dünya Miras Listesi’ne giren askerler...M.Ö. 210 yılından beri ilk Çin imparatorunun mezarında sessizce beklerken 1974’te bir tesadüf sonucu, tamamı olmasa da bir bölümü gün yüzüne çıkan Toprak Askerler ya da diğer adıyla Terracota Savaşçıları‘nın her biri, birbirinden farklı 8 bin asker, 520 atıyla birlikte 130 savaş arabası, 150 süvari atından oluştuğu tahmin ediliyor. Xi’an kentinde bulunan ve 1987 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirasları Listesi’ne alınan bu ordu, mutlaka ziyaret edilmeli.Asansörlerde dört ve sonu dörtle biten kat butonları bulunmuyor. Çincede “dört” ve “ölüm” sözcüklerinin telaffuzu çok benzer olduğundan uğursuzluk getireceğinden endişe ediyorlar.Yeryüzü cennetlerinden biri: HangzhouŞehir merkezinin birkaç kilometre uzağındaki açık hava parkı, fotoğrafik bir doğa harikası. Bisikletle gölün çevresini gezebilir; parkta bulunan tapınakları, bahçeleri görebilirsiniz. Öğle sonrası ise, gölün batısındaki tepelere çıkıp gün batımında göle yukarıdan bakın.Gelecekten gelmiş bir şehir: ŞanghayAslında şehrin ortasından geçen Huangpu Irmağı nedeniyle Şanghay, Pudong (doğu) ve Puxi (batı) olmak üzere iki kısma ayrılmış. Şehrin Pudong kısmında binlerce gökdelen yer alırken Puxi ise çok sayıda tarihi yapıya ve tapınağa ev sahipliği yapıyor.Tarihi dokusunu koruyan başkentPronto Tour’un davetiyle 10 saatlik uçuşun ve 6 saatlik farkın ardından Pekin sayesinde tanışabildiğim Çin’e dair ilk izlenimim, alfabe nedeniyle oldukça kaotikti. Ama bir süre sonra, şaşıracak daha çok şey bulduğum için buna alıştığımı söyleyebilirim.Pekin, devasa gökdelenlere sahip olsa da tarihî dokusunu koruyan ihtişamlı bir megakent. Şehrin tam ortasındaki 1989’daki kanlı olayların yaşandığı Tiananmen Meydanı, 1417’de “Yasak Şehir”in girişi olarak inşa edilmiş. Yaklaşık 500 yıl boyunca imparatorluğun sarayı olarak kullanılan “Yasak Şehir”, sıradan halkın girmesi yasaklandığı için bu adla anılmaktaymış. UNESCO tarafından dünyada korunmuş en geniş antik ahşap yapılar olarak da tescillenmiş.

Devamını Oku

Bir Acem masalına yolculuk İran

8 Nisan 2016

Kapalı kutu İran artık gezginler için gözde destinasyonlardan biri. Bu bahar aylarında kadim topraklarda zaman geçirmenizi tavsiye ederim.İsfahan, yani “Nıfs-ı Cihan”, yani dünyanın yarısı... Hayyam’ın uzun yıllar yaşadığı topraklar; sarayları, meydanları, çarşıları, baharat kokuları ve daha fazlasıyla aklınızdan çıkmayacak bir güzelliğe sahip şehir...İran’a seyahat etmek söz konusu olduğunda belki de pek çokları gibi benim de birtakım endişe ve tereddütlerim oldu. Ancak Prontotour daveti ile yaptığım seyahat boyunca ve sonrasında bu endişe ve tereddütlerim bir bir yok olup yerini muhteşem fotoğraf karelerine ve unutulmaz anılara bıraktı. Bütün endişe ve kulaktan dolma bilgilerinizi bir kenara bırakıp özellikle de bahar aylarında bu kadim topraklarda en az bir hafta geçirmenizi tavsiye ederim.Kadınlar için bir hatırlatma daha ekleyeyim: Uçaktan indiğinizde bagajınızı almadan önce başınızı örtmeniz gerekecek. Bir hatırlatma da erkekler için: İran’da erkeklerin şortla gezmesi yasak. İran’da aralarında nikah olmadan kadın ve erkeğin aynı yerde konaklaması yasak; ancak bu, turistler için geçerli değil. Evli olmadığınız halde karşı cinsinizle aynı odada kalmanızın bir sakıncası yok. Seyahatiniz boyunca harcayacağınız para miktarını önceden belirleyip nakit taşımanız gerekiyor. Çünkü İran’da kredi ve banka kartları kullanılmıyor.Masal Tebriz’den başlasın...İstanbul’dan Tebriz’e uçakla 2,5 saatte ulaşılıyor. Ağırlıklı nüfusu Azeriler oluşturduğu için özellikle dil konusunda pek sıkıntı yaşamadım. Tebriz’de görülmesi gereken yerlerin başında Azerbaycan Müzesi ile Şehriyar ve daha pek çok şairin mezarının yer aldığı “Şairler Anıtı“ bulunuyor. Elbette dünyanın en büyük çarşısı olan 7 kilometre karelik “Kapalı Çarşı“yı da unutmamak gerekiyor.Tahran’ın ihtişamlı müzeleriTahran, güneyinde iki üç katlı soluk renkli tuğla evlerin ve kuzeyinde modern yapıların bulunduğu, iki çehreli bir başkent. Burada görmeniz gereken önemli müzeler var. Gülistan Sarayı ve saraydaki Ayna Salonu çok ihtişamlı. Milli Mücevherat Müzesi, dünyanın en pahalı müzesine yaraşır bir güvenlik önlemiyle içeriye girdim; elbette çantasız, telefonsuz, fotoğraf makinesiz... 12 yaşından küçük çocukların müzeye alınmadığını da hatırlatayım.Ve Şiraz...İsfahan’ın küçük kardeşi olan Şiraz, “şairler şehri” olarak da adlandırılır. Şirazi ve Hâfız’ın beyitlerine de ilham veren ve gezmekten fazlasıyla keyif alacağınız mistik bir şehir burası. Özellikle de M.Ö. 6. yüzyıldan kalma Persepolis antik kentini, Kerim Han Kalesi ve İrem Bahçesi’ni görmeden buradan ayrılmayın.Aklımda bambaşka bir İran’la dönüyorum artık evime... İran’a gitmek için : www.prontotour.com Tel: 444 9 192

Devamını Oku

Toskana’da bir bahar tatili

26 Mart 2016

Ilık bir bahar günü güneşin ısıttığı çayırlara uzanıp hayatta olmanın keyfini çıkarabileceğiniz yerlerden biri Toskana. Mutlaka gidin ve yaşamdan güzel anlar çalın...Baharda Toskana’da olmaya ne dersiniz? Yeşilin tüm tonlarında kaybolacağınız ve cenneti yaşayabileceğiniz yerlerden biri. Yemyeşil demişken, sadece doğanın ortasında bir yer getirmeyin aklınıza. Mesela Floransa ve dünyada herkesin bildiği Pisa Kulesi’ de bu bölgede. Ortaçağ‘daki yapısını neredeyse tamamen koruyan Siena kasabası da... Ama başta da yazdığım gibi alabildiğine uzanan çayırları, şarapları ve inanılmaz manzarası ile Toskana dünyanın en fotografik bölgelerinden...Size Toskana’da bir çiftlik evinde kalmanızı önereceğim. Kiralayacağınız bir araçla da bölgeyi dilediğiniz gibi gezebilirsiniz. Bölgede Agriturismo adı verilen çiftliklerde konaklanabiliyor. Bu evlerin girişlerindeki marketten onların üretimi peynir, şarap ve zeytinyağlarından alabiliyorsunuz. Ayrıca yemekleri de çok sağlıklı.Bu arada Toskana’ya gidenlerin mutlaka görmeleri gereken bölgelerden biri de çiçeklerle kaplı tarlaları, yeşil çayırları ve selvi ağaçlarıyla bezeli Chianti. Bölgenin şarapları da çok özel. Chianti tam anlamıyla bir şarap bölgesi. Bölgeyi “The Best of Tuscany” turunu satın alarak da gezmeniz mümkün. Bunun için kişi başı 80 euro ödemek gerekiyor. Ama ingilizce bilen rehberler eşliğinde çok doyurucu bilgiler alınıyor.Alışveriş yapın...“Brunello del Montalcino”İyi şarap ve yağ satan dükkanları arıyorsanız bu kasabada olduklarını bilin. 2003 A Brunello şarap 20 Euro’ya bulunabiliyor. Brunello uygun saklama koşullarında 25 yıl saklanabilir.Floransa Leccio RegelloFloransa Leccio Regello bilinen tüm lüks markaları bir arada bulabileceğiniz bir alış veriş merkezi. Gucci, Bottega Veneta, Sergio Rossi, Armani giysi, çanta, ayakkabı, güneş gözlüğü ve diğer aksesuarlar. Web sayfası: www.themall.itEn kalitelisinden zeytinyağlarını, üzümleri, yemyeşil çayırları Toskana’da bulacağınızdan emin olun.Konaklanacak çiftlik evleri-Villa Poggitazzi- Borgo Artimino- Borgo San Luigi- Borgo San Pietro- Borgo di Pietrafitta Relais- Castel Porrona Relais- Hotel Borgo di Fontebussi- Hotel Montecatini Palace

Devamını Oku

Avrupa’nın estetik kenti Varşova

19 Mart 2016

İkinci Dünya Savaşı sırasında yakılıp yıkılan ancak yüzlerce yıllık binalarıyla hala ayakta durmayı başarabilen bir şehir Varşova...Sokak ressamlarının çalışmalarından uygun fiyata hediyeler alabilirsiniz.Varşova’nın eski şehir diye adlandırılan savaşta yıkılmamış bölümü bir haftasonu gezisi için ideal... Polonya’nın başkenti olan Varşova’da geçirdiğim günler boyunca eski şehir benim için fotografik olarak çok önemliydi. Burada bulunan kafeler, onların yakınlarında bulunan seyyar satıcılar ve gezerken saatlerce izlemekten bıkmayacağınız 15’inci yüzyıldan kalma kiliseler olağanüstü. Eski şehirde dolaşırken başınızı nereye kaldırsanız Gotik ve Barok üslupla inşa edilmiş binaları göreceksiniz. Eski şehre ilk kez giden herkesin dikkatini harika mimarisiyle kraliyet konutu, Zamek Krolewski binası çekiyor. Ve yine eski şehirde Varşova’nın en eski kilisesi St. John var. Bina 15’inci yüzyılda yapılmış ama 1789 yılında büyütülerek katedral haline gelmiş.Varşova, Vistül Nehri’nin kıyısında kurulmuş. İkinci Dünya Savaşı sırasında yıkılıp, yakılmış. Ancak yeniden inşa edilmiş. Kentin içerisindeki Kale Meydanı (Plac Zamkow) UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası listesinde bulunuyor.En iyi hediye seçeneği akikVarşova’da eski şehrin tarihi dokusu içinde dar sokak aralarında gezerken arada bir karşınıza çıkacak, takı satan küçük dükkanlar olacak. Polonya’da bol bulunan akik taşları ile tasarlanmış takılardan hediye olarak da alabilirsiniz. Hediye almak için eski şehrin seyyar satıcılarını da unutmayın. Buralardan alacağınız küçük eşyalar birçok seçeneği barındırıyor. Sokak ressamlarının çalışmalarından da uygun fiyata eserler satın alabilirsiniz.Yemek ve içki duraklarıTüm gün kenti dolaşıp iyi bir akşam yemeği ile günü bitirmeyi kim istemez. Ben de yemek için Stare Miasto’ya gittim. Araç trafiğine kapalı meydanda dizili binaların altlarında restoranlar var. Küçük restoranların bazılarında çok iyi pizza yapılıyor. Zaten bir akşam serinliğinde şarap ya da biranızı içerken yanında tadacağınız pek çok yemek size iyi gelecektir. Sunumları da hoş. Ayrıca, kenti kuşbakışı seyretmek için de size bir önerim var: Voluminous Sarayı tam bir tepe gibi kente hakim. 230 metre yüksekliğindeki sarayın seyir terasından kenti kuşbakışı izleyebilirsiniz.Gezilecek görülecek yerlerDünya Kültür Mirası listesinde yer alan Kale Meydanı (Plac Zamkow), Chopin Müzesi (Muzeum Fryderyka Chopina), Ulusal Müze (Muzeum Narodowe), bugün müze olarak kullanılan Kraliyet Kalesi (Zamek Krolewski), 14’üncü yüzyıl St. John Katedrali, savaşın yaptığı yıkımı oldukça iyi belgeleyen Varşova Tarih Müzesi, 17’inci ve 18’inci yüzyıldan kalma binaların İkinci Dünya Savaşı sonrasında aslına uygun bir biçimde yeniden yapıldığı Eski Kent Meydanı Kraliyet Sarayı‘nı Lazienki Park’a bağlayan dört kilometrelik Kral Yolu (Szlak Krolewski), 18’inci yüzyıldan kalma yazlık saray Wilanow Palace’ın yer aldığı muhteşem Lazienki Parkı, Poster Müzesi (Muzeum Plakatu) gezilebilecek yerler listesinde başlarda yer alıyor. Naziler döneminde kentte hapishane olan Pawiak Müzesi de mutlaka ziyaret edilmesi gereken adreslerden.

Devamını Oku

Baharda bu festivallere gidin

12 Mart 2016

İspanya ve Portekiz’de düzenlenen, binlerce insanın akın ettiği festivaller baharın keyfini doyasıya çıkaracağınız anlar vadediyor.Bahar mevsiminin getirdiği yenilenmeyi festivaller eşliğinde kutlayan destinasyonlar, doğanın uyanışını sergileyen adresler tatil severler için birbirinden özel deneyimler sunuyor. Mevsimin keyfini çıkarmak isteyenler için LasFallas Festivali ile baharı daha da benzersiz kılan Valencia’ya ve MadeiraFlower Festivali ile baharın gelişini kutlayan Portekiz’i anlattım. Daha doğrusu bu hafta IndigoGroup Yönetim Kurulu Üyesi ve BoutiqueStyle’ın Kurucusu Sinem Tosun’dan bahar dönemi için en ideal ve en keyiflir rota önerileri aldım…Dünyaca ünlü bahar festivali May Flower Show’a alternatif olarak öne çıkan Portekiz Madeira Adaları’nda düzenlenen Madeira Flower Festivali, binlerce çocuğun Praça do Município’da toplanarak, adanın yerel çiçekleri ile oluşturdukları Umut Duvarı (Wall of Hope) ile ilgi görüyor. Dört gün süren festival boyunca çiçeklerden yapılan kilim, halı gibi benzersiz tasarımlar başta olmak üzere, denizin üstü dahil bölgenin her yeri çiçeklerle süsleniyor ve unutulmaz şovlar gerçekleştiriliyor…İSPANYA / ValenciaLasFallas Festivali (15-19 Mart)Kökeni 18’inci yüzyıla dayanan LasFallas festivali Valencia’da her bahar kutlanıyor. Öyküsü ise şöyle: Esnaflar, eskiden kullandıkları malzemelerden arta kalanları geceleri ateşe verir ve ateşi beslemek için mahallenin çöplerini de eklermiş. Zamanla bu biriktirilen malzemeler büyük kukla gibi karakterlere dönüştürülmeye başlanmış. Sanatçı ve ustaların bir senelik uğraşları sonucu 770 çeşit figür elde edilmiş! Marangozların azizi San Jose (Hz. Yusuf) anısına kutlanan festivalin hikâyesi şöyle: Çocuklara oyuncak yapan San Jose’nin atölyesi günlerden bir gün bütün oyuncakları ve yaptığı her şeyle birlikte bir yangında kül olup gidiyor. Bu olaydan sonra Valencialılar San Jose’yi her sene Mart ayında kocaman kuklalar yapıp 19 Mart’ta da hepsini yakarak anıyorlar.PORTEKİZ / Madeira AdalarıMaderia Çiçek Festivali (26-29 Mart)Portekiz’in Madeira Adaları’nda her yıl gerçekleştirilen “Çiçek Festivali” büyüleyici bir organizasyon olarak seyahat severlere keyifli anlar yaşatıyor. Madeira’da düzenlenen bu çiçek festivali tam bir karnaval havasında yaşanıyor. Tropikal çiçeklerle hazırlanan müthiş sunumlar, tamamen çiçeklerden oluşan ve festival boyunca sokakları örten çiçek kilimler, halılar ile etkinlik 4 gün boyunca devam ediyor. Geçit töreninden bir gün önce yani 25 Nisan’da her sene binlerce çocuk Praça do Município’da toplanarak, adanın yerel çiçekleri ile Umut Duvarı’nı oluşturuyorlar. Kutlamalar 26 Nisan günü Funchal’ın ana caddelerini dolduran binlerce çiçek dansçısı ve bu caddelerde yapılan şovlarla doruk noktasına ulaşıyor.Neler yapılabilir, nerede kalınır?- Bahar aylarında daha da güzelleşen Portekiz’de benzersiz doğa turları, yunus şovları, golf aktiviteleri ile çok keyifli anlar yaşanıyor. Bölge festival dışında bol aktivite arayan seyahat severler için en ideal rotaların başında.- En önde gelen mutfaklardan biri olarak tanınan Portekiz mutfağı için bölgenin restoranlarında yepyeni deneyimler edinebilir, düzenlenen yemek workshoplarında da yemek konusundaki becerilerinizi zenginleştirebilirsiniz.- Relais&Chateaux ayrıcalığını yaşamak istiyorsanız Casa Velha do Palherio tam size göre… Mimarisi ve kişiye özel servisleri ile kendinizi krallar ve kraliçeler gibi hissedeceksiniz. Uluslararası otellere sahip olan Belmond’ların bu bölgedeki adresi ise Belmond’s ReidsPalace.

Devamını Oku

Kuzeyin mutlu kenti Dublin

5 Mart 2016

Avrupa’nın yaşanacak en iyi başkentlerinden biri kabul edilen Dublin’de kısa bir tatil yapmak harika. Yılda dört milyon turistin ziyaret ettiği kenti siz de keşfedin.Oscar Wilde, Bernard Shaw, James Joyce ve Samuel Beckett gibi pek çok ünlü yazarın, düşünürün ülkesi İrlanda ve bu ülkenin en güzel kentlerinden biri Dublin. Deniz kıyısında olduğu için ılıman bir iklime sahip, yani kuzeyde diye şimdi soğuk olmasından korkmayın. Dublin’de kışın ılık bir hava hakim ve şimdi tam da orada olmanın zamanı.Dublin’de gezilecek yerler birbirine çok yakın. Pek çok Avrupa kentinde olduğu gibi burada da yürüyerek şehri keşfedebilirsiniz. Dublin’de trafik ters yönden aktığı için yaya olarak ya da araçla gezerken bunu aklınızdan çıkarmayın diyorum ve Dublin’de görebileceğiniz yerleri anlatmaya başlıyorum.Phoenix ParkAvrupa’nın en büyük parklarından. Burada bisiklet yolları, eski savaş arabaları yarış alanları var. Parkın bir bir bölümünde hayvanat bahçesi de bulunuyor.Old Jameson Distillery Houseİrlanda’nın en eski viski üreticilerinden Jameson’un eski viski fabrikası. Burayı rehber eşliğinde gezip viski yapım aşamalarını ve eski üretimin simülasyonunu izliyorsunuz. Turun sonunda kısa bir viski tadım kursu var ve sertifika veriyorlar. İrlanda viskisi yapımında arpa kurutulurken kömür ateşi kullanıldığı için is kokusu olmadığını da burada öğreniyorsunuz.Dublin’de gezilip görülecek çok yer var. Ve her yere yürüyerek ulaşmanız çok kolay. Şimdi kenti keşfetme zamanı. Trinity CollegeOscar Wilde, Jonathan Swift, Samuel Beckett gibi ünlü yazar, düşünürlerin okulu. Şehrin merkezinde yer alan okulun içerisi, cafeleri, yeşil sahası ve barı herkese açık.Trinity College LibraryDünya’nın en eski kütüphanesi ayrıca eski kitapların yer aldığı kütüphane. Ziyarete açık bu kütüphane mutlaka görülmeli. Mekana girmek için 8 euro ödemek gerekiyor.Kilmainham GaolTarihi bir hapishane ve günümüzde müze olarak faaliyet gösteriyor. Bina rehber eşliğinde gezilebiliyor ve eski mahkum odaları, avlular görülebiliyor.Grafton Street ve O’Connell Street’te mutlaka yürüyün Dublin’in en meşhur ve kente gelen herkesin mutlaka gezindiği sokaklar bunlar. Dünyaca ünlü büyük markaların mağazaları burada yer alıyor. Önemli restoranlar ve publar da var. Özellikle yetenekli sokak sanatçılarının etkileyici müziklerini de bu sokaklar üzerinde dunlemeniz mümkün.NE YENİRSheridans CheesemongersAnne Street South üzerinde bulunan mekan İrlanda yemekleri için önerilen yerlerden biri. Burası kafe olduğu için akşamları kapalı.Stage DoorKafenin duvarlardaki cinsel provokatif resimler oldukça ilgi çekici. Kahvesi de güzel.Bobo’s Burger İrlanda usulü burgerleri tatmak isterseniz beğenilen bir mekan burası.Akşam saatlerinde pubların önünde başlayan hareketlilik gece yarısına kadar sürüyor.Temple BarTemple Bar Dublin denildiğinde akla gelen pubların yoğunlaştığı önemli bir bölge. Fazlasıyla turistik olması nedeniyle rehberlerin de görülecek yerler arasına mutlaka ekledikleri bir yer. Temple Bar, cıvıl cıvıl renklere boyanmış pubları, restoranları, kafeleri, mağazaları ve sokak sanatçıları ile şehre gelen her turistin uğrak noktası haline gelmiş .

Devamını Oku

Baharda Sicilya’yı keşfedin

26 Şubat 2016

Bazılarına göre Avrupa’nın köyü, bazılarına göre öfkeli Etna’nın yok etmekte ısrarcı olduğu bir coğrafya. Kim ne derse desin Sicilya mutlaka gidilip görülmesi gereken bir ülke...Sicilya’ya baharda yapılacak bir seyahat bence size inanılmaz bir dinginlik sağlayacak. Başkent Catania’ya ulaştığımda; bildiklerim, beklentilerim ve gördüklerim beni bu kenti keşfetmek için heyecanlandırdı. Valizlerimi odama yerleştirdikten sonra ara sokaklardan geçerek Catania’nın kalabalık ana caddesine doğru yola çıktım. Ana cadde Etna’da gezindim biraz. Sonra bir kahve içmek için pastane-kahve arası bir yere girdim. Yaşlı bir garson isteğimi sordu hemen. Espresso iyi giderdi. Ben kahvemi içerken caddedeki insan kalabalığı da iyice arttı. Catania, Sicilya’nın ikinci büyük kenti olarak Avrupa’dan çok fazla turist alıyor ve bu nedenle günün her saatinde restoranlar, magazalar, sokaklar dolu.Gezilip görülecek tarihi yapılar, kiliseler, meydanlar var ve bu yapılar sizi gerçekten etkileyecek ama en önemlisi yiyeceğiniz balıklar ve makarnalar mutluluk verecek. Çünkü, günün her saatinde içilen şaraplar, zeytinyağı ve sarımsak sosunda bekletilmiş aperatif zeytinler, köy ekmekleri, devamında seçiminize göre masaya gelen pizza ve makarnalar, masadan kalkarken, “Yaşamak bazen budur” dedirtecek kadar damağınızda tat bırakacak.Catania’dan ve kentin dokusundan söz edersem; Sicilya’nın pek çok kentinde olduğu gibi Catania’da da lav taşları bina yapımında kullanılmış. Bu nedenle de adı siyah şehir olarak biliniyor.Kentin en hareketli caddesi adını Etna’dan alıyor. Burada yarım günlük bir gezinti bile harika zaman geçirmenizi sağlayacak. Alışveriş tutkunları bu caddede aradıkları tüm markaları bulabilir.Etna ve TaorminaCatania’da kalırken kente yaklaşık bir saat uzaklıktaki Etna Dağı ve oradan da sahil kasabası Taormina’ya gidebilirsiniz. Etna’da 2000 metreye kadar araçla ulaşılıyor ama daha yukarı, teleferik ve devamında da özel arazi araçları ile çıkılıyor. Çıktığınız yükseklikten Tiran ve İonia sahillerinin manzaralarını izleyebilirsiniz. Etna’da otobüslerin ve araçların beklediği noktada bulunan kafede Etna’dan püsküren lavlardan yapılan ürünler satılıyor. Bu hediyelik eşyalar oldukça uygun fiyatlı. Etna’dan sonra yarım saat mesafedeki Taormina’ya da gitmelisiniz. Çok yüksek kayalıklar üzerine kurulu Taormina’dan görünen İonia manzarası olağanüstü. Taormina kasabasına uzanan yol boyunca göreceksiniz ki, yamaçlara kurulu evlerin bahçeleri ayrıca güzel. Tepede olan Taormina kasabası daracık bir cadde üzerine kurulu ve bir çok küçük sokak arasından birbirine ulaşan evlerden oluşuyor.Kent meydanında sabahın erken saatlerinde başlayan hareketlilik gece yarısına kadar sürüyor.Sirakuza ve Ortygia AdasıSicilya’ya gidip de Arşimed’in memleketi ve papirüs diyarı Sirakuza’yı görmeden dönmek olmaz. Sirakuza Sicilya adasının güneydoğusunda kurulmuş bir şehir. Antik Grek döneminde bile anfitiyatrosu, kültürü ve mimarisi meşhur bir yermiş. 2700 yıllık bir geçmişe sahip. 2005 yılında UNESCO Sirakuza şehrinin tümünü ve şehir dışında ama Sirakuza sınırları içinde bulunan “Pantalica Kayalık Mezarlığı“‘nı da Dünya Mirasları Listesine almış. Sirakuza’ya gidenler bilir. Kente köprülerle ile bağlanan ada Ortygia Sicilya’nın görece zengin kitlesinin yaşadığı bir yer. Sahip olduğu çok sayıda tarihi eserle sanki bir açık hava müzesi gibi.Apollo tapınağıOrtygia Adası, şehrin iki limanını “Piccolo Limanı ile Grande Limanı’nı birbirinden ayırıyor. Adaya köprüden girdikten sonra karşınıza çıkacak olan meydan “Pancali Meydanı. Sonra Apollo tapınağını göreceksiniz. Tapınağın önünden Corso Matteotti Caddesi boyunca yürüdüğünüzde ise Arşimed Meydanı’na ulaşacaksınız.

Devamını Oku