Son yıllarda giderek daha fazla Türk, Yunan Adaları’na seyahat ediyor. Bu hafta ben size harika sahilleri olan bir ada olan Girit'i tavsiye edeceğim. Zeytin bahçeleri, berrak koyları, üzüm bağları ile Girit tam bir tatil adresi.Akdeniz'in beşinci büyük ve Yunanistan'ın en büyük adası olan Girit, Avrupa'nın ilk uygarlıklarından biri sayılıyor. Ada, aynı zamanda Minos Krallığı’nın da önemli yerlerinden biri. Yani Girit'e gidince sadece deniz, kum ve güneş tatili değil, tarihi ve kültürel gezi de yapacaksınız.Sıcak, cömert ve misafirperver bir adaGirit'in gizemi son derece derin. Girit’in en ünlü yazarı Nikos Kazancakis, "Bu adaya her ayak basan sıcak ve iyilikle damarları saran, gizemli bir gücü fark eder, ruhunun büyüdüğünü hisseder” diye bahsediyor kitaplarında buradan. Ege’nin güney tarafında mistik, sıcak ve misafirperver, saf ve cömert bir adadır. Girit, Yunanistan ruhunu yakalar. Kandiye, Resmo, Hanya, Aya Nikola, Elounda, Ierapetra, Malia, Hersonissos, Estiye, İsfakya gibi sayısız kültürel ve doğal güzelliğe ev sahipliği yapıyor. Girit, etkileyici ve görkemli manzarası, içten ve capcanlı ruhu, zengin tarihi, dünyaca ünlü yemekler, insanları ile büyüler ve duyuları baştan çıkarır.Gezilip görülecek yerlerGirit'te görülecek yerler arasında; Phaestos Sarayı, Dikteon Mağarası, Hania Arkeolojik Parkı, Girit Arkeoloji Müzesi, Koules Venedik Kalesi, Forteza Kalesi var. Ada pek çok müze ve sanatsal galeriye sahip.Taze sebzeler ve zeytinyağı ile harman- lanmış lezzetler sofraları süslüyor.Deniz mahsullerinin tadına varınAda’nın çok özel yemekleri var. Kritikos paksimatos (sert peksimet üzerine zeytinyağlı tuzlu lor), çiporta, Girit kalyesi, izvinye (yabani sarmaşık), levrek balığından şevketi bostan, maratha (kuzu etli arap saçı) mustalevria gibi.. Aynı zamanda Girit ile Türk mutfağı arasında benzerlik bulunuyor. Kabak-patlıcan kızartması, dolma, şiş kebap sık tüketilen yemeklerden. Girit’te yemek deyince akla mutlaka çeşit çeşit otlarla yapılmış ağırlıklı zeytinyağlı yemekler geliyor. Ada’da özel Girit mutfağını en iyi temsil eden restoran Herb's Garden Restaurant... Manzarası ve yemekleri ile mutlaka bu deneyimi yaşamalısınız. Kastella ise Venedik Limanı’nda bulunan deniz lezzetlerini sunan bir adres. Yine liman bölgesinde güzel bir manzara ile yemek yemek isteyenler için Paralia Seaside Reastaurant seçenekler arasına alınabilir. Burada yine taze deniz mahsülleri ve kızartılmış kabak yenebilir.Yerel tatları ve mimarisi ile diğer restoranlar dan ayrılan Peskesi size farklı bir tat sunuyor.Girit Adası gündüz plajları geceleri ise ışıltılı mekanlarıyla eğlence sunuyor.Her bütçeye göre eğlence varGirit ve gece eğlenceleri meşhur. Bütçeniz ne olursa olsun kendi isteğinize göre bir eğlence mekanı bulacaksınız. Fabrica, Enigma, Amnesia eğlenmek için ideal adresler.Konaklama 1- GDM Megaron Hotel2- Galaxy Hotel Iraklio3- Kronos Hotel4- Hotel MirabelloHediyelik el işleriGeniş bir alışveriş yelpazesi sunan Girit Adası hediyelik eşyadan, el sanaatlarına, büyük alışveriş merkezlerine rastlamak mümkün. Buradan sevdiklerinize Girit Adası’nı hatırlatan magnetler, el işleri ve porselen tarzı eşyalar alabilirsiniz.Phaistos Diskinin üzerinde 242 farklı karakter bulunuyor.Dünyanın ilk basılı belgeleri buradaGirit'in en büyük yerleşim yeri olan Kandiye’de, Kral Minos'un sarayının da bulunduğu Knossos antik kenti ve civarında yapılan kazı çalışmalarında çıkarılan eserlerin sergilendiği müzeleri -en başta Heraklion Arkeoloji Müzesi'sini- görmenizi özellikle tavsiye ederim. Heraklion Arkeoloji Müzesi'nin en ilginç parçası ise üzerindeki yazılanların hâlâ çözülemediği Phaistos Diski'dir. Disk pişirilmiş kilden yaplımş ve iki yüzeyinde de pres ya da zımbalarla yapılmış karakterler vardır. Diskin baskının Çin’de başlamasından 2500 ve Gutenberg İncil’inden 3000 yıl önce yapılmış dünyanın ilk basılmış belgesi sayılır.
İbiza Adası'nın da bulunduğu Balear Adaları, Akdeniz'in dünyaca ünlü turistik bölgelerinden biri. İbiza'ya artık yaklaşık üç saatlik bir uçuşla, doğrudan ulaşmak mümkün.Dalt Vila, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası olarak korunmakta.İspanya'ya bağlı özerk bölgelerden biri olan ve aralarında İbiza Adası'nın da bulunduğu Balear Adaları, Akdeniz'in dünyaca ünlü turistik bölgelerinden biridir. Balear'ın sahip olduğu dünyaya yayılmış bu haklı üne, ılıman Akdeniz ikliminin büyük katkısı olsa da var olan bu cazibenin tek unsuru, elbette iklimi değil. Adaların bu harika iklim özelliklerine ilaveten şüphesiz, eğlence, doğal ve tarihî güzellikler başta olmak üzere, diğer birçok unsurun bir araya gelmesinin de bu ünde, yadsınamaz payı bulunuyor. Bugüne kadar Türkiye'den İbiza'ya, doğrudan uçuşun bulunmaması ve ancak iki, üç saatlik aktarma sonucu ulaşımın sağlanması, buraya seyahat edecekler için büyük bir dezavantaj olarak görülse de Pronto Tour, bu yaz artık aktarmasız uçuşlarla İbiza'ya turlar düzenlenmeye başladı. Özellikle bu nedenle İbiza'yı tatil programından çıkartanlara duyrulur: İbiza'ya artık yaklaşık üç saatlik bir uçuşla, doğrudan ulaşmak mümkün.Adanın engebeli arazisi nedeniyle toplu taşımayla pek de ulaşılamayacak, gizli kalmış güzelliklerini keşfedebilmek ve İbiza'nın bütün çehresini görebilmek için adaya gittiğnizde araba kiralamanızı özellikle tavsiye ederim. İbiza'da pek çok bakir koy, kültürel dokusu bozulmamış yerleşim yerleri, tarihî yapılar, müzeler bulunmakta.Pronto Tur aktarmasız uçuşlarla İbiza'ya turlar düzenlenmeye başladı.UNESCO tarafından korunuyorAdanın görülmesi gereken ilk yerlerinden biri olan İbiza Town ya da Katalan diliyle Vila d'Eivissa, en eski yerleşim yerlerinden biri "Dalt Vila"ya da ev sahipliği yapıyor. Denize kıyısı bulunan bir tepenin üzerine kurulmuş ve etrafı surlarla çevrilmiş olan Dalt Vila, aynı zamanda UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası olarak korunmakta. Dalt Vila'nın en üst kısmında yer alan ve 13. yüzyıl Gotik - Barok bir mimariye sahip Santa Maria d'Eivissa Katedrali, Eivissa Arkeoloji Müzesi ve antik dönemlere kadar uzanan, oldukça iyi korunmuş tarihî mezarlık olan Puig des Molins Nekropolü burada görebileceğiniz yerlerden başlıcaları. Nekropolle ilgili şöyle de bir detay bulunmakta: Geçmişte, buraya gömülenlerin doğrudan cennete gideceği inancı, öylesine yaygınlaşıp itibar görmüş ki burada yaşamadığı hâlde buraya ölmeye gelen veya buraya gömülmeyi vasiyet eden nüfuzlu pek çok kişinin mezarından oluşan nekropol de bu sayede bozulmadan günümüze kadar ulaşmayı başarmış.Ve unutulmaz Formentera...Birkaç yıl öncesine kadar Formentera'ya ulaşımın oldukça zahmetli olması, adanın doğal güzelliklerinin bozulmamasını sağlamış. Şimdilerde ise adaya İbiza'dan yarım saatlik deniz yoluyla ulaşmak mümkün. Bembeyaz kumu ve berrak, turkuaz sularıyla kendinizi bir Uzak Doğu adasında hissedeceğiniz bir gündüz düşü, Formentera...
Tayland’ın en egzotik adası Phuket, dünya gözüyle görülmesi gereken, gördüğünüzde hayran kalacağınız, gördükten sonra ise burada yaşamak isteyeceğiniz yer...Tayland’ın güney bölgesinde yer alan Phuket Adası ve çevresi dünya gözüyle görülmesi gereken bir yer. Tayland’ın en büyük adası olan Phuket, anakaraya bir köprüyle bağlı. Konaklamak için tercih edilebilecek, pek çok aktivitenin yapılabileceği merkezî bir konuma sahip ada, aynı zamanda bir su altı cenneti. Suyun berraklığı sayesinde, görüş mesafesinin oldukça geniş ve habitatının epey zengin olduğu Phuket ve civarındaki adalarda, pek çok dalış noktası var. İster tüp ister şnorkel kullanarak olsun, dalma deneyimini yaşamanızı tavsiye ediyorum; emin olun unutamayacaksınız.Tayland’ın kuzeyi mistik, güneyi de eğlenceli.James Bond’un gizemli adasıSahil şeridini ve adayı kuş bakışı izleyebileceğiniz pek çok tepe bulunsa da en dikkat çekici olanı, Phuket’in en yüksek noktası olan ve 45 metrelik “Büyük Buda Heykeli”nin de bulunduğu yer, adayı panoramik olarak görebileceğiniz müthiş bir manzaraya sahip.Phuket’in kuzeyinde bulunan yağmur ormanı ise doğa yürüyüşü yapmak isteyenler için güzel bir alternatif. Ulusal park olarak korunan ormanın girişinde ise bir primat türü olan gibbonlar için rehabilitasyon merkezi bulunuyor. Merkezde, turistlerle fotoğrafını çekip bundan para kazanmak isteyen insanların kaçırdığı gibbonların kurtarılıp doğaya salınmadan önce rehabilite edildiği doğal bir ortam oluşturulmuş. Gölet ve şelalelerin de bulunduğu bu parkta, aynı zamanda “Good Morning Vietnam” filminin bazı sahneleri de çekilmiş. Phuket’te çevre adalara günübirlik pek çok tekne turu düzenleniyor. Bu adaların birkaçını muhakkak görmenizi tavsiye ediyorum. Phang Nga Körfezi’nden geçilerek ulaşılan ve denizin ortasında kalker kayalıkların yükseldiği,Phang Nga Körfezi Ulusal Park turu, bunlardan biri.Bir James Bond filmi olan “Altın Tabancalı Adam”ın çekimleri burada yapıldığı için buraya, James Bond Adası da denmekte.Phuket Hindiçin yarımadasının ortasında yer alıyor.Bu yaz bir değişiklik yapın...Bir diğer katılmanızı tavsiye edeceğim tur ise Phi Phi adaları turu. İki adadan ilki olan Koh Phi Phi Don’da gece konaklama imkânı da bulunurken Ko Phi Phi Lee, yalnızca günübirlik ziyaret edilebiliyor. DiCaprio’nun oynadığı “The Beach” filminin çekimlerinin yapıldığı Maya plajı da Ko Phi Phi Lee adasında bulunuyor. Adayla ilgili bir başka detay da şöyle: 2000 yılında film çekimleri sırasında, yapım şirketi kumsalı genişletmek için kum tepeciklerini, Hindistan cevizi ağaçlarını ve civarındaki yeşillikleri yok etmiş. Buna karşılık şirket, kumsalın eski haline getirilmesi için adaya bir fon ayırmış; ancak Taylandlı yetkililer, ekosisteme verilen bu hasarın kalıcı, restorasyonun ise başarısız olmasından kaynaklı şirketi dava etmiş ve henüz dava sonuçlanmamış.Emirates her gün uçuyorİstanbul’dan Phuket’e Emirates havayolları her gün Dubai aktarmalı düzenli uçuşu var. www.emirates.com/tr
Endülüs, koskocaman bir medeniyet; farklılıkları zenginlik olarak görenlerin kurduğu ve farklılıkları tehdit olarak algılayanların yıkmaya çalıştığı bir medeniyet!..İspanya’nın güneyinde özerk bir bölge olan ve 781 yıl Emevilerin yönetiminde bulunan, dolayısıyla Arap kültürünün etkisiyle yeniden doğan Endülüs’ün en güzel tanımı, şüphesiz “Batı‘daki Doğu”dur. Nietzsche’den Amin Maalouf’a, Yahya Kemal’den Joe Satriani’ye kadar, görenleri her dönem kendine hayran etmekle kalmayıp onlara ilham kaynağı da olmuş Endülüs’ün sizi de fazlasıyla büyüleyeceğini düşünüyorum. Çünkü Endülüs, yalnızca bir yer ya da bölge değil, koskocaman bir medeniyet; farklılıkları zenginlik olarak görenlerin kurduğu ve farklılıkları tehdit olarak algılayanların yıkmaya çalıştığı bir medeniyet!.. Günümüze kadar varlığını sürdürmeyi başarabilmiş bu izlerin ve yitirilen nicelerinin önemini, en çarpıcı şekilde dile getiren Nobel Fizik Ödülü sahibi Pierre Curie, şöyle der: “Endülüs’ten bize 30 kitap kaldı, atomu parçalayabildik. Şayet yakılan bir milyon kitabın yarısı kalsaydı uzayda galaksiler arasında geziyor olacaktık.”711’de Suriye’den yola çıkan Tarık bin Ziyad, fethetmek için geldiği İspanya’ya ayak basar basmaz geri dönme ihtimalini tamamen ortadan kaldırmak ve kararlılığını göstermek için bütün gemilerini yaktırır. “Arkanızda düşman gibi deniz, önünüzde deniz gibi düşman...” diye başladığı konuşması öylesine etkili olur ki fetih, zaferle sonuçlanır ve Endülüs kurulur.BİR LİMAN KENTİ MALAGACosta del Sol, yani “Güneş Sahili” olarak adlandırılan İspanya’nın sahil şeridine kurulu ve palmiyelerle dolu bir liman kenti olan Malaga, aynı zamanda Ressam Pablo Picasso’nun da doğduğu şehirdir. Picasso’nun doğduğu ev ve eve yürüme mesafesi uzaklıkta sayılabilecek Picasso Malaga Müzesi, burada ziyaret edilebilecek müzeler arasında yer alıyor. Ayrıca Cam ve Kristal Müzesi, Şarap Müzesi, Araba Müzesi, Sanat Müzesi, MİMMA MM gezebileceğiniz diğer müzelerden birkaçı.Bir rivayete göre ismini Roma İmparatoru Sezar’dan alan Casares kasabası ise görülmeye değer. Kasabada bulunan ve şifalı olduğuna inanılan sülfürik kaynak suları, karaciğerinden rahatsızlanan Sezar’ın iyileşmesini sağlamış.FLAMENKONUN RUH KATTIĞI SEVİLLAPortakal ağaçlı sokaklarından yürüyerek hemen her yere ulaşabileceğiniz Sevilla’da, dünyanın en büyük Gotik katedrali olan Catedral de Santa Marde la Sede, diğer adıyla Sevilla Katedrali bulunuyor. Katedralde aynı zamanda Kristof Kolomb’un da mezarı var.CORDOBA’DA ZAMAN YAVAŞ İLERLERLİYORGuadalquivir Nehri kıyısına kurulmuş, dar sokaklarıyla sıcacık, zamanın yavaş ilerlediği bir kent, Cordoba ya da eski adıyla Kurtuba. Şehrin en göz alıcı yapısı ise Mezquita. Öncesinde kiliseyken camiye, ardından da katedrale dönüştürülen Mezquita, Büyük Camii veya Kurtuba Camisi olarak da bilinir.KIZIL SARAY EL HAMRAGranada kentinin tam ortasındaki tepeye inşa edilen El Hamra, dünyanın en önemli mimari eserlerinden biri olarak kabul ediliyor. UNESCO Dünya Mirası listesinde bulunan saray, kelimenin tam anlamıyla İslami mimarinin de en uç ve büyüleyici örneklerinden biri. El Hamra’nın girişinde, sizi mütevazı bir kapı karşılasa da içerisinde yer alan saraylar, avlular, burçlar, kuleler, havuzlar, bahçeleri ve müzesiyle nefesinizi kesecek bir görkeme sahip El Hamra. Özellikle de dantel gibi ince ince işlenen duvar ve tavan süslemelerine hayran kalacağınızı garanti ederim.
Hindistan oldukça büyük ve görülmesi gereken çok fazla yere sahip renkli ve sihirli bir ülke.Her yerin kendine özgü bir tarafı, görülmeye değer bir doğası, tarihi, mimarisi veya günlük yaşamıyla insanı vardır. Bir seyahatin ardından, bunlardan biri ya da birkaçının bir araya gelmesi de o birkaç günlük deneyimi, sizin için unutulmaz kılar. Kimi zamansa bu unsurlar, kıyaslanabilecek tarafları ve beklentileriniz nedeniyle hoşnutsuzluğa dönüşebilir. İşte, tam da bu yönden baktığınız zaman, kıyaslama yapmak için bile bir benzerinin bulunmadığı bir yer Hindistan.Seyahatten alacağınız hazzı artırınİnanç sistemlerinin şekillendirdiği kimi zaman hayranlık kimi zaman da kaotik hisler uyandıran; karmaşayla sadeliğin, yoksullukla ihtişamın, gösterişle mütevazılığın yan yana durduğu bu toprakların size söyleyeceğini, bir parça da olsa duyabilmek, duyumsayabilmek için zıtlığın iki tarafına da dokunmanız gerekir. Buna gönüllüyseniz ve bunu başarabilirseniz Hindistan’ın o hep bahsedilen büyülü gerçekliğine, inanılmazlığına fazlasıyla şahit olabilirsiniz. Ancak bazen bunu yapmak, tahmin edilenden güç olabilse de unutulmamalıdır ki bir seyahatten alacağınız hazzı artırmanın ilk koşulu, ön yargı ve alışkanlıklarınızdan vazgeçebilmenizle mümkündür.Bazı yerler, size kendini sevdirmek için türlü marifetlerini hemen göstermekten çekinmezken Hindistan, önce sizi sınar ve sizin adım atmanızı bekler. Onu sevmeye ilk olarak sizin istekli olmanız gerekir. Ondan sonra, hayranlık ve hayret duygusunu size yaşatmakta, bir an bile tereddüt etmez.Hijyen saplantınızı gözden geçirin- Herkes inanılmaz derecede sakin ve güleryüzlü. Sinirli ya da kavga eden biriyle karşılaşmanız neredeyse imkânsız.-Teniniz açık renkli olduğu için her yerde fotoğrafınızı çekmek isteyecekler; ancak siz, birinin fotoğrafını çekeceğiniz zaman izin istemelisiniz.- İnanç sistemleri, değer yargıları farklı olduğu için hassas ve dikkatli davranın; oyuncak ya da biblo sandığınız bir heykelcik, onlar için dinî bir sembol olabilir.-Temizlik anlayışları bizden farklı; “pis” deyip yargılamak yerine, belki kendi hijyen saplantınızı gözden geçirebilirsiniz.-1000 Hindistan rupisinin 44 Türk lirasına karşılık geldiğini ve nüfusun yaklaşık 1/3’ünün günlük gelirinin 5 liranın altında olduğunu hatırlayıp 50 rupi indirim için fazla da ısrarcı olmayın. Ülke zaten fazlasıyla ucuz.- Evet, her şey fazla baharatlı; ancak damak zevkinize göre yiyecek ve içecekleri de çok rahat bulablirsiniz.Delhi’yi görmeden dönmeyinBaşkent Yeni Delhi’yi de içine alan Delhi, ülkenin en kalabalık bölgelerinden biri olmasının yanı sıra müzeleri, geniş parkları, tarihî ve mimari yapılarıyla da görülmesi gereken önemli turistik bir yer. Özellikle UNESCO’nun dünya mirası listesinde bulunan ve 16. yüzyılda tamamlanan Hümayun Türbesi ile yine Hint-İslam mimarisinin en ünlü örneklerinden biri olan ve 13. yüzyılda inşa edilen Kutup Minar ve çevresindeki anıtlar, bölgenin en dikkat çekici tarihî yapıları arasında.Pembe şehir JaipurÜlkenin güneybatısında yer alan Racastan eyaletinin başkenti olan Jaipur, “pembe şehir” olarak da adlandılıyor. Mihrace’nin yerleşim yeri olarak kullanılan Amber Kalesi; Man Sagar Gölü‘nün ortasında yer alan Jal Mahal yani Su Sarayı; Kraliyet ailesi kadınlarının festivalleri izleyebilmesi için yaptırılan ve dışarıdan içerisi görünmeyen Hava Sarayı Jaipur’da görmeniz gereken başlıca yerler arasında.
Bir şehri en iyi nasıl mı tanırsınız? Çoğu zaman o şehrin turisti olarak.. Cankurtaran’daki Armada Oteli, Tarihi Yarımada’nın tam merkezinde...Yaşadığınız şehri şöyle bir düşünün ve şehri ne kadar tanıdığınızı, ona ne kadar vakit ayırdığınızı. Muhtemelen başka bir şehirden veya yurt dışından gelen ve tek amacı seyahat etmek olan bir turistten maalesef daha fazla olamayacaktır, yaşadığınız şehirle ilişkileriniz çoğu zaman. Bunda elbette uzun çalışma saatlerinizin, sorumluluklarınızın, yapılması zorunlu meşguliyetlerinizin de payı yadsınamaz. Peki, ama insan yaşadığı şehre tatile niye gidemesin, birkaç gün de olsa yaşadığı şehrin “turist”i neden olamasın, haksızlık ettiği şehre bir turistin gözüyle niçin bakamasın? Aklımda bu düşünceler, Tarihî Yarımada’yı adımlıyorum... O, “Eski İstanbul”u...Otelde şehri deneyimleyinBiraz dinlenmek, uzaklara dalıp gitmek ve hikâyenin devamını dinlemek için yaraşır bir manzara seçiyorum. Armada Otel’in terasına çıkıyorum. Neyle karşılaşacağımı tahmin etsem de İstanbul beni yine şaşırtıyor. Bir yanda Sultanahmet, diğer yanda Ayasofya, tam karşısında da Haydarpaşa, 360 derecelik manzarasıyla gün batımında Yarımada... Bugün turistiyim ya İstanbul’un; gün batımı kahvesini, akşam yemeğine; akşam yemeğini de gece konaklamasına çevirmeye karar veriyorum. Anlıyorum ki Armada’da deneyimlenmesi gereken bir İstanbul var. Her yıl mart ayında burada Rembetiko Gecesi düzenlendiğini duyduğuma sevinsem de bu yılkini kaçırdığım için üzülüyorum. Çaresiz on ay beklemeye razı oluyorum.Armada oteli İstanbul’un unutulan kültürünü yaşatan bir mekan...Unutulmaya yüz tutmuş yemeklerGökyüzü, kızıllığını laciverte çevirirken bir bir beliriyor, ışıklandırılmış tarihi yapılar. Suriçi akşama hazırlanıyor. Terasta birkaç masanın daha dolmasıyla enfes kokular yayılıyor etrafa. Akşam yemeği başlıyor. Benim gibi her şeyin tadına bakmak isteyenler için harika bir alternatif bulunuyor mönüde: İstanbul Mutfağı’nın tadım mönüsü. Sunumu ve unutulmaya yüz tutmuş tatlarıyla, birbirinden lezzetli salatalar, mezeler, “hünkâr sahanı“ ve tatlılarıyla, bu iddialı ismi fazlasıyla hakkediyor yediklerim. Eski tatların böylesine başarıyla sürdürülüyor olmasına seviniyorum. Bu sevincim, Armada’nın temel hedefinin İstanbul yaşam kültürünü sahiplenme, koruma ve yaşatma olduğunu öğrenince daha da artıyor; bu leziz tarifler, emin ellerde olduğu için mutluyum.Hıdırellez İstanbul ile buluştuMahalle kültürünün ve eğlencenin yansıması olan ve şenlik havasında kutlanan Hıdırellez’e, pek çok geleneğe olduğu gibi, şimdilerde yüz çevrilmiş. Ahırkapı sokaklarında ise Armada Otel’in katkılarıyla ilk defa 1997 yılında kutlanmaya başlanan Hıdırellez, her geçen yıl daha da büyük bir katılım ve coşkuyla sürmüş.Tarihi Yarımada manzaralı terasBu muazzam manzaraya sahip teras, her salı akşam yerli peynir ve şarap tadımıyla; her pazar sabahı yöresel tatlardan oluşan kahvaltılarıyla, Latin ve tango geceleriyle yaz kış hizmet veriyor.
Sarp ve ormanlık sıradağ anlamına gelen “balkan” sözcüğü bile aslında, bu bölgenin niçin özellikle de toprağın uyandığı ilkbahar mevsiminde ziyaret edilmesi gerektiğiyle ilgili önemli bir ip ucu veriyor.Balkanlar; Makedonya, Arnavutluk, Karadağ, Bosna-Hersek, Kosova, Bulgaristan, Yunanistan’ın tamamının ve Hırvatistan, Sırbistan, Slovenya, Romanya ve Türkiye’nin de bir kısmının bulunduğu oldukça geniş bir yarımada. Osmanlı İmparatorluğu’yla uzun süre kültürel etkileşimi ve ilişkisi olan bu toprakları gezmek, hem fazlasıyla tanıdık hem de çok farlı bir tat olarak kalacak hafızalarınızda.Rumeli’nin kalbine doğruRumeli’nin kalbi sayılan ve Makedonya’nın başkenti olan Üsküp’e, İstanbul’dan 1,5 saatlik bir uçuşla ulaşılıyor. Vardar Nehri’nin ikiye ayırdığı ve türkülere de konu olan Vardar Ovası’nda yer alan şehir, M.Ö. 4000 yılından beri yerleşim merkezi olarak kullanıldığı için köklü bir tarihe ve kültürel geçmişe sahip. Bu tarihî ve kültürel dokuda ise Osmanlı’nın izlerine fazlaca rastlamak mümkün. Malumunuz bu topraklarda 600 yıla yakın Osmanlı hâkimiyeti söz konusuydu... Bir de tüm bu zenginliğe, etnik farklılıklar eklenince Üsküp’te sosyal yaşam rengarenk bir hâl almış.ÜSKÜP TAŞ KÖPRÜÜsküp doğumlu şair Yahya Kemal Beyatlı’nın “Fatih devrinin manevî mezarlığı” olarak tanımladığı ve pek çok şiirinde de özlemle bahsettiği bu şehrin en önemli simgelerinden biri, Vardar Nehri üzerine yapılmış olan Taşköprü, diğer adıyla Fatih Sultan Mehmet Köprüsü.. Gün batımında fotoğraf çekmek için oldukça uygun bir yer. Şehrin merkezi sayılabilecek bir konumda olan köprü aynı zamanda eski şehirle modernize edilmiş yeni şehri de birbirine bağlıyor. Yeni şehir tarafında, Makedonya Meydanı bulunuyor, ki burası ülkenin en büyük meydanı. Heykellerle süslenmiş bu meydanda yer alan Büyük İskender anıtı ise ayrı bir görkeme sahip. Ayrıca Rahibe Teresa’nın Evi, Zafer Takı (Porta Macedonia) ve Prometheus’un da heykelinin bulunduğu Kahramanlar Anıtı şehrin bu kısmında bulunuyor.Nehrin diğer tarafı ise “eski şehir” olarak adlandırılıyor. Türk nüfusunun ağırlıklı olarak yaşadığı bu bölgede, Davut Paşa Hamamı, Çifte Hamam, Murat Paşa Camii, Mustafa Paşa Camii, Üsküp Kalesi, Kapalı Çarşı’yı gezebilirsiniz.Cennet’ten düşen bir damla OhridOhrid Gölü‘nün Makedonya kıyısına kurulan iki yerleşim yerinden biri olan ve gölle aynı adı taşıyan kent, Balkanlar’daki önemli turizm merkezlerinden biri. Özellikle de yaz aylarında, denize kıyısı bulunmayan komşu şehir ve ülkelerden tatil yapmak için gelenlerin sayısı epey fazla. Burası, Safranbolu’dakilere benzer evleri, tarihî eserleri ve doğasıyla görmekten, dahası sokaklarında kaybolmaktan fazlasıyla keyif alacağınız huzurlu bir yer. UNESCO tarafından da hem Ohrid kenti hem Ohrid Gölü, dünya kültür mirası listesine alınmış. Makedonlar ise Ohrid Gölü‘nü “Cennet’ten düşen bir damla” olarak tanımlıyorlar ki görünce buna fazlasıyla hak veriyorsunuz.Adriyatik’te bir küçük ülke KaradağYaklaşık yüzölçümü Eskişehir’le aynı olan Karadağ, Balkan coğrafyası içinde görmekten fazlasıyla keyif alacağınız bir küçük ülke. Ülkenin bu kadar küçük olması ise aslında büyük bir avantaj sağlayıp seyahatinizi, hem deniz tatiline hem de kültür ve doğa gezisine dönüştürmekte. Hemen hatırlatayım, doğa ve su sporları yapmaktan hoşlanıyorsanız rafting, kano, dağ tırmanışı, tüple dalış, rüzgar sörfü, yamaç paraşütü, at biniciliği, doğa yürüyüşü gibi pek çok alternatif de sunuyor Karadağ.Adriyatik Denizi’ne kıyısı bulunan Bar şehri, 2500 yıllık zeytin ağaçları ve 9. yüzyıldan kalma kalesiyle ünlü. Kalenin olduğu bölge Stari Bar, yani “Eski Bar” olarak adlandırılıyor. Kaleyi gezdikten sonra, kalenin kullanıldığı dönemlerden kalma eşyaların sergilendiği müzeyi de görmenizi öneririm.Budva, özellikle yalnızca denize girmek isteyen turistlerin tercih ettiği ve “Karadağ‘ın Miami’si” olarak adlandırılan bir şehir olsa da Karadağ‘da daha az bilinen ve daha ilgi çekici plajlarlar mevcut. Günün bir bölümünü tarihî yapıları gezmeye veya doğal güzellikleri keşfetmeye, diğer bölümünü de yüzmeye ayırmak isterseniz Budva, bu konuda iyi bir tercih olmayacaktır.Görmeden döndüğünüzde seyahatinizin eksik kalacağı bir şehir olan Kotor, dünyanın en iyi korunmuş eski kentlerinden biri, aynı zamanda bu yönüyle de Unesco kültür mirası listesinde. Etrafı surlarla çevrili içinde dükkânların bulunduğu ve günlük hayatta yaşamını sürdüren bu tarihî kenti gezmekten fazlasıyla keyif alacaksınız. Ayrıca Kotor’dan ayrılmadan, yaklaşık 2,5 saat süren tekne turlarına katılmanızı tavsiye ederim. Bu tura çıkarak bir adacık üstünde bulunan Kayaların Leydisi Kilisesi’ni ve yine eski bir yerleşim merkezi olan ve Boko Boğazı‘nın tam karşısında yer alan Perast’ı gezebilirsiniz.KARADAĞ’DA KOTOR KÖRFEZİ
Birleşik Arap Emirlikleri’ne bağlı yedi emirlikten biri olan Dubai, dünyadaki en düşük suç oranına sahip modern bir kent.Özellikle şu günlerde deniz, kum, güneş sezonunu erken açmak isteyenler için iyi bir alternatif olan Dubai, önce hayal edilmiş, ardından da hiçbir masraftan kaçınılmadan hayata geçirilmiş bir “proje” kent. Dubai’nin yalnızca birkaç on yıldır sahip olduğu bu çehresini daha yakından görmek için en azından üç dört gününüzü ayırmanızı tavsiye ederim. Basra Körfezi kıyısındaki var olan doğal güzelliğe eklenen insan şatafatı sizi fazlasıyla şaşırtacak.Emirates Business Class Lounge’da istirahat ettikten sonra yaptığım son derece keyifli bir yolculukla ulaştım Dubai’ye. Bu arada bilmeyenler için Emirates’in artık Sabiha Gökçen’den de Dubai’ye Boeing 777 ile uçtuğunu hatırlatmalıyım. İstanbul’dan yaklaşık 4,5 saat süren Dubai, aslında bütün yıl misafirlerini günlük güneşlik karşılıyor, malumunuz çöl iklimi. Ama yaz ve sonbahar sıcaklık ortalamalarının yıl genelinden daha yüksek olduğu göz önüne alındığında Dubai’ye gitmek için en uygun mevsimler, şüphesiz bunaltıcı olmayan kış ve ilkbahar.1971’de bağımsızlığını ilan eden Birleşik Arap Emirlikleri’ne bağlı yedi emirlikten biri olan Dubai, dış işlerinde Birleşik Arap Emirlikleri’ne bağlı, iç işlerinde ise bağımsızdır. Bu yedi emirlik arasında, giyimden eğlenceye kadar en serbest ve esnek olan Dubai, yapılan pek çok uluslararası araştırmaya göre dünyadaki en düşük suç oranına sahip.Lüks ve ihtişam limitleri zorluyor- Caddelerde son model ve sınıfının en iyisi otomobillerden başka bir araç neredeyse göremeyeceksiniz.- Polis arabalarının dahi Bugatti ya da Ferrari olması sizi şaşırtmasın.- Hatta paket servis teslimi için beklediğiniz motorlu araç, bir Lombargini çıkabilir.- Toplu taşıma, yerel halk tarafından pek kullanılmasa da yine de mevcut.- Toplu taşıma için kullanılan duraklar ise klimalı.- Saray ya da tarihi bir eser zannederek önünden geçtiğiniz yer, aslında bir Starbucks olabilir, hazırlıklı olun.- Uygunsuz bir anda, gram altın almanız gerekirse altın atm’leri bu sorununuzu derhal çözecektir.- Maalesef Dubai zenginleri arasında bir süredir yaygın olan aslan, çita gibi büyük kedilerin ev hayvanı gibi beslendiğine şahit olabilirsiniz.Sayılarla Dubai:- Dubai, bugün 4.115 kilometre karelik yüzölçümüyle, İstanbul’dan daha küçük bir alana sahip.- 1970’lerde ise yüzölçümü 3.900 kilometre kareymiş.- Yapılan deniz dolgularıyla yüzölçümü artmaya devam ediyor.- Emirliğin yüzde 95’ten fazlası yarı çöl ve çöl.- Yılda en fazla 25 gün, hafif yağış alıyor.- İki milyonu biraz geçen nüfusunun yaklaşık 1/3’ünü kadın oluşturuyor.- Nüfusunun yalnızca yaklaşık yüzde 17’si yerel halk.- Yılda ortalama 15 milyon turisti ağırlıyor.Alkol yasak değilDünya mutfağından seçkin örnekleri tercih edebileceğiniz Dubai, yöresel yemekleri de deneyebileceğiniz pek çok alternatife sahip. Arap mutfağına has baharatlarla tatlandırılmış etlerin farklı ilavelerle çeşitlendirilmiş pilavlarla sunulduğu makbus, ghuzi gibi yemeklerin yanı sıra alışkın olduğumuz falafel, fava, humusun gayet leziz olduğunu belirtmeliyim. Envai çeşit balık ve deniz mahsulleri, benim içinse çok daha cezbediciydi. Ayrıca hatırlatmak isterim, turistik mekânlarda alkol tüketimi yasak değil.