Peki toplumu kim biraraya getirecek?

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Gül, “devletin başı” sıfatının altını kalın bir şekilde çizecek adımlar atmaya özel önem veriyor. Yasama, yargı ve yürütmenin başkanlarını Köşk’te bir öğle yemeğinde biraraya getirmenin esas olarak bu amaca yönelik olduğunu kestirebiliriz. Her ne kadar bu yemek fikri Gül’ün kafasında geçen Aralık ayında şekillenmiş olsa da, çok kritik bir zamanda gerçekleşiyor olması, onun sembolik ve reel anlamlarını kat kat artırıyor.

Nasıl bir tonda ve yoğunlukla ele alınır, bilmemiz mümkün değil ancak bugünkü yemeğin Ergenekon soruşturmasının gölgesinde geçeceği ve konunun bir şekilde gündeme geleceği muhakkak. Zira soruşturmanın kat ettiği evreler, bunların kamuoyuna aktarılması ve kamuoyu tarafından algılanması bir dizi sorun, tartışma, çatışma ve cepheleşmeyi de beraberinde getiriyor.

10. dalgayla birlikte, soruşturmaya başından beri kuşkuyla bakan çevrelerin bildik itirazlarına ek olarak yeni aktörler de rahatsızlıklarını dile getirdi. Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ önce Erdoğan, ardından Gül ile görüştü. Yargıtay Başkanlar Kurulu olağanüstü toplandı. TSK bir açıklamayla “masuniyet karinesi” ilkesine riayet edilmesini, yani mahkeme tarafından suçlu bulunana kadar herkesin suçsuz kabul edilmesini talep ederek, zan altındaki emekli ve muvazzaf personeline bir bakıma sahip çıktı. Daha sonra Gül’ün TRT’nin Tuncay Güney yayınının ardından yaptığı kısa ama hayli uyarıcı açıklama dikkatleri çekti. Son olarak emekli Albay Abdülkerim Kırca’nın intiharı, bundan bazı medya kuruluşlarının “yargısız infazı”nı sorumlu tutan TSK’nın epey sert tepkisine yol açtı.

Sistemin yeniden inşası

Kuşkusuz Ergenekon süreci, geleneksel iktidar seçkinleriyle merkeze yeni taşınanlar arasındaki iktidar savaşının doğrudan bir sonucu olarak okunabilir. Fakat son günlerde yaşanan bazı gelişmeler, birbirleriyle çatışma halindeki farklı iktidar odaklarının, sürecin denetimden çıkma ihtimalinden kaygılandıklarını gözler önüne seriyor. Diğer bir deyişle, kimilerince “sistemin yeniden yapılanması”na hizmet etme iddiasındaki Ergenekon soruşturması, yerine yeni bir şey koy(a)madan eski sitemin dağılmasına yol açabilir. Veya yeni inşa edilecek sistem eskisinden daha beter olabilir. İşte bu riskler, farklı iktidar seçkinlerini, geminin batması durumunda hep birlikte boğulacaklarını düşünmeye itmiş olabiler ve bu da kolektif olarak yeni bir iktidar paylaşımına kapı aralayabilir.

Kuşkusuz tek bir yemeğe bu kadar derin anlamlar yüklemiyorum. Fakat bugünkü yemek, eğer başarılı olursa, devletin farklı organları arasında yeni bir mutabakatın startı olma şansına sahip. Tabii bunun büyük ölçüde bir protokol yemeği olma, hatta daha kötüsü, mevcut anlaşmazlıkları daha da derinleştirme ihtimali de var.

Önce toplumsal uzlaşma

Evet, Gül’ün aldığı bu inisiyatif pekala hayırlı sonuçlara neden olabilir. En ideal anlamıyla devlet kurumları arasında tam bir mutabakatın oluşmasının tabii ki toplum üzrinde olumlu etkileri olacaktır. Fakat bunun yeterli olduğunu sanmıyorum. Çünkü Türkiye birkaç yıldır birçok konuda çok derin yarılmalar yaşıyor ve toplum uzlaşmaz kutuplara ayrılıyor. Ergenekon soruşturmasının bu cepheleşmeyi daha da kızıştırdığını biliyoruz. İşin kötüsü, toplumun bağrında çatışan tarafları biraraya getirme arayışları ve şansı her geçen gün azalıyor. Bir toplumsal uzlaşma arayışı içine girilecek olsa bile bunun kişi ve kurumları ortada gözükmüyor. Örneğin TBMM’deki ve dışındaki siyasal partilerin bu konuda çabaları olmadığı gibi tam tersi yaşanıyor.

Uzlaşmanın önce toplumda aranması gerektiğine inanan biri olarak, bunun zemininin olmadığı bir anda gerçekleşen bu yemeğin çok büyük değişikliklere vesile olabileceğini düşünmüyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR