Dün olup bitenleri daha iyi anlayabilmek için Genelkurmay’ın yazılı açıklamasındaki şu paragrafa odaklanmak gerekiyor: “Şüphesiz bir bölgede icra edilen operasyonla terör örgütünün tamamen etkisiz hale getirilmesi söz konusu değildir. Ancak Irak’ın kuzeyinin teröristler için emniyetli bir bölge olmadığı örgüte gösterilmiştir.”
Yine aynı açıklamada kara harekâtının hedefinin “ögütün kalpgâhı Zap Kampı” olduğunun altının çizildiği de hatırlanılırsa, bunun sekiz gün sürmüş olması makul karşılanabilir. Sonuçta Türkiye PKK’ya karşı mücadelesini sınır ötesine taşıma kararlılığını; TSK da, örgüte her türlü koşulda saldırabileceğini göstermiş oldu. Bu bakımdan harekâtın etkili olduğu kesindir. Yine de ortada ciddi bazı sorunlar var. Şöyle ki:
1) Her ne kadar TSK bu harekâtla PKK’nın tamamen bitirileceğini hiç iddia etmemiş olsa da kamuoyunun beklenti çıtası çok yüksekti. Bunda medyanın rolü çok belirleyici oldu. Küçük istisnalar bir kenara bırakılırsa medyanın geneli tek haber kaynağı olarak TSK’ya başvurdu, sadece onun servis ettiği bilgi ve görüntüleri kullandı. Ayrıca belirtilmeyen kaynaklara binaen Zap’ın ardından diğer kampların ve en önemlisi Kandil Dağı’nın da sırada olduğunu ilan etti.
2) Hükümet ise harekâtın hedefi konusunda çok net açıklamalar yapmadı ancak türban olayı yüzünden yaşadığı sıkıntıyı aşmak için harekâtı kullanmaktan geri kalmadı. Açılışı harekât açıklamasıyla aynı gün türban düzenlemelerini onaylayan Cumhurbaşkanı Gül yaptı. Başbakan Erdoğan da her vesileyle kahramanlık şiirleri okudu. Geçen Salı AKP TBMM Grup toplantısı “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” sloganlarıyla inledi. Bu arada AKP yanlısı medyanın türban krizini örtmek için harekâta fazladan anlam ve önem yüklediğini de belirtmek şart.
3) ABD Savunma Bakanı Robert Gates’in “harekât en kısa zamanda bitmeli” sözlerinin ardından Başkan George Bush’un da aynı uyarıyı yapması, operasyona Washington’un ne ölçüde dahil ve müdahil olduğu sorusunu gündeme taşıdı. Buna sivil ve askeri üst düzey yetkililer hemen, “işimiz bitince çıkarız” diye cevap vererek Türk kamuoyunun gönlünü ferahlattılar. Fakat daha aradan bir gün geçmeden askerlerin Kuzey Irak’tan çekildikleri haberleri gelince birbiriyle bağlantılı iki soru dillerde dolaşmaya başladı: “Hakikaten iş bitti mi? Yoksa Amerikalıların dediği mi oldu?”
Hükümet-ordu uyumu
Amerikalıların açıklamasıyla harekâtın bitişinin denk gelmesinin harekâtın başarısına gölge düşürme ihtimali hayli yüksek. Dolayısıyla hükümet ve TSK, kamuoyunu “hakikaten işin bittiği” ne ve “kesinlikle herhangi bir dış baskının söz konusu olmadığı” na ikna etmek için gayret sarf etmeleri ve mümkünse bunu birlikte yapmaları gerekiyor. Açıkçası bunun gerçekleşeceğini sanmıyorum. Bu noktada Org. Büyükanıt’ın türbanla ilgili düzenlemeler hakkında yaptığı kısa açıklamanın ardından NTV’de söylediklerimi hatırlatmak istiyorum: “Yakın bir zamana kadar Türkiye’de PKK konuşuluyordu ve PKK konusunda devletin kurumları arasında bir mutabakat olduğu yolunda bir izlenim doğmuştu, sonuç alıcı adımlar atıldı. Şimdi türban yasağının kaldırılması meselesi bu mutabakatı ciddi bir şekilde zedeleyebilir.”
Nitekim harekâtın bittiğinin belli olmasının ardından yaşananlara bakarak, hükümet ile TSK arasında “mutlak bir uyum” olmadığını ileri sürebiliriz. Hatta bazıları Başbakan Erdoğan’ın bitirme kararından haberi olmadığını dahi ileri sürebildiler ki, böyle bir iddianın dillendirilebilmiş olması bile tek başına manidar.
Üç kritik soru
Harekâtın bitişinin zaman ve biçiminin nice spekülasyona kapı araladığı muhakkak. Ama esas olarak bundan sonrasına bakabilmek lazım. Önümüzdeki soruların bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
1) Ankara’nın harekâtla PKK’nın belini kırıp ardından sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi paketlerle Kürt sorununun kalıcı çözümü için adımlar atması bekleniyordu. Bu saatten sonra bu tür açılımlar hâlâ mümkün olabilir mi?
2) Iraklı Kürtler, harekâtın kısa sürmesini kendi başarıları olarak ilan edip Türkiye’yi öfkelendirme yoluna mı gidecekler yoksa bunu Ankara’nın sözünü tutması olarak övüp ikili ilişkilerin geliştirilmesi için kendileri de bazı jestlerde bulunacaklar mı?
3) PKK harekâtın kısa sürmesini suiistimal mi etmeye çalışacak yoksa hükümeti, orduyu ve Türk kamuoyunu tahrik etmemeye özen gösterip ucu silah bırakmaya varacak bir süreç için mi çalışacak?
Kamuoyunu işin bittiğine ikna etmek kolay olmayacak
Haberin Devamı