İzmir’de seçimin gündemi ‘hayat tarzları’

Haberin Devamı

29 Mart yerel seçimlerinin en çarpıcı özelliklerinden biri, son yıllarda belki de ilk kez laiklik konusunun ve etrafındaki tartışmaların propaganda malzemesi olarak kullanılmaması. Ama galiba İzmir hariç. Türkiye’nin üçüncü büyük şehrinde CHP ile AKP arasındaki yarışın esas olarak “yaşam tazları” ekseninde geliştiğini söyleyebiliriz. Örneğin dün AKP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Taha Aksoy, Gündoğdu Meydanı’nı dolduran kalabalığa hitap ederken ısrarla belediyeyi kazanmaları durumunda kimsenin hayat tarzına karışmayacaklarını; el ele dolaşan sevgililere, evcil hayvan besleyenlere müdahale etmeyeceklerini vurguladı. Miting alanında konuşma imkanı bulduğumuz değişik kademelerden çok sayıda AKP’li de CHP’nin bütün kampanyasını, İzmirli kentli orta sınıfların kaygılarını kaşıma üzerine oturttuğunu vurguladılar.

AKP lideri Erdoğan ise, ilginç bir biçimde, belediyeyi alırlarsa kimseyi işten çıkartmayacakları sözü verdi ancak laiklikle ilgili konulara doğrudan girmemeye özen gösterdi. Kendilerinin “hizmet”, CHP’nin ise “ideoloji” eksenli siyaset yaptığını söylemekle yetindi.

Erdoğan faktörü

22 Temmuz 2007 genel seçimleri öncesi, aynı meydanda AKP mitingi izlemiş ve İzmir gibi bir ilde böyle bir organizasyon gerçekleştirmiş olmalarından etkilenmiştim. Dünkü mitingin beni çok fazla etkilediğini söyleyemeyeceğim. Miting alanlarında kaç kişi olduğunu asla söyleyemem ancak iki yıl öncekiyle dünkü miting arasında sayısal olarak çok büyük fark olduğunu sanmıyorum. Daha önemlisi iki yıl önce Cumhurbaşkanı seçilmesi engellenmiş Abdullah Gül ile soldan yeni transfer Ertuğrul Günay’ın da halka hitap ettiği alabildiğine coşkulu bir mitinge tanıklık etmiştik; dün ise sadece Erdoğan vardı.

Bu izlediğim dokuzuncu AKP mitingi ve ilk kez Samsun mitingi ardından dile getirdiğim “AKP kampanyasını Erdoğan tek başına sürüklüyor” tespitimin doğru olduğunu İzmir’de bir kez daha gördüm. Birçok ilde Erdoğan ile birlikte bulunmuş olan AKP’nin önde gelen isimlerinden biri de “Bizim kampanyamızın yüzde 95’i sayın Başbakan üzerinden yürüyor” diyerek beni doğruladı.

Son olarak izlediğim Adana ve Mersin’de AKP’nin şaşırtıcı ölçüde zayıf adaylar çıkardığını, bu yüzden bütün yükün Erdoğan’ın sırtına bindiğini yazmıştım. İzmir için aynı durumun söz konusu olduğu asla söylenenemez. AKP ’nin ana hedefi laikliğe duyarlı, liberal eğilimli kentli orta sınıflardan da oy alabilecek bir aday bulabilmekti. Fakat teklif götürülen birçok isim ikna edilemedi. Bunun üzerine bu profile en fazla uyan, İzmir Milletvekili Taha Aksoy’da karar kılındı.

Tipik bir İzmirli olarak tarif edebileceğimiz Aksoy’un en büyük handikapı, beş yıl önce şaşırtıcı bir oy almasına rağmen CHP’li Ahmet Priştina’ya kaybetmiş olması. Bir de, konuştuğum bazı AKP’liler Aksoy’un “haddinden fazla kibar” olmasından yakınıyorlar. Örneğin bir AKP’li Aksoy için “CHP’li Aziz Kocaoğlu’na cüzdanını emanet edebilecek kadar güvendiğini söyleyebiliyor. Bu kadarı da fazla ama” diye konuşuyor.

Gizli oy potansiyeli

Peki “daha yırtıcı” bir aday olsaydı AKP daha fazla mı oy alırdı? Eğer hedef kentli orta sınıflarsa, agresif bir adayla AKP’nin tam bir hayal kırıklığına uğrama ihtimali hayli yüksek olurdu kanısındayım. Peki AKP Aksoy ile ne yapar? Çok partiliyle konuştum, açıkçası “büyükşehiri kesin alırız” diye rastlamadım. Sadece bir milletvekili “müthiş bir gizli oy potansiyelimiz var” dedi ki, farklı seçim bölgelerinde benzer durumları ya bizzat gözlemledim ya da güvendiğim bazı gözlemcilerden bu tarz izlenimler işittim. Bu seçimde AKP’ye oy vereceğini açıkça deklare etmeyen, bundan kaçınan çok sayıda seçmenle karşılaşabiliriz.

Yine de bu gizli oy potansiyeli ne kadar “müthiş” olursa olsun AKP’nin CHP’nin elinden İzmir büyükşehiri alması epey zora benziyor. Galiba burada esas hedef oyları daha da artırmak ve sonraki seçimlerde İzmir kalesini ele geçirmek.

Kale dedim de, Erdoğan dün epey yumuşak, ılımlı bir konuşma yaptı ve Diyarbakır, İzmir, Eskişehir gibi yerlerin kale gibi gösterilmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. AKP lideri “biz şehirleri değil gönülleri fethetmek istiyoruz” dedi ancak onun yıllardır İzmir ve Diyarbakır’da çoğunluğu elde etmek için çok gayret sarf ettiğini biliyoruz.

Her iki ilde de “kimlik”in karşısına “hizmet”i çıkaran Erdoğan’ın en azından bu seçimlerde de hedefine ulaşamayacağını ileri sürebilirim. Dün Gündoğdu Meydanı’nda kentli orta sınıfların epey azınlıkta olması, sanıyorum o günün doğmasının henüz çok uzak olduğunu bize gösterdi.


DİĞER YENİ YAZILAR