Ergenekon’da operasyonlar ve gözaltılar sürüyor ancak kafamızdaki soruların büyük bir bölümü hâlâ cevaplanmadığı gibi bunlara yeni sorular da ekleniyor. Örneğin 9 Temmuz günü VATAN’da “beş kritik Ergenekon sorusu”nu gündeme getirmiştim. Bunlardan ilki “Soruşturma Ergenekon’un en tepesine kadar uzanacak mı?” sorusuydu. Yaklaşık iki ay içinde onca kişi gözaltına alındı ama ne efsanevi “Bir Numara”ya, ne de onun hemen altında üst düzey sorumluluk üstlendiği söylenen beş isme ulaşılamadı. Dün alınanlar arasında medyatik şahsiyetler var fakat hiçbirisi bu profile uymuyor. Yani bir süre daha Veli Küçük, Doğu Perinçek, Hurşit Tolon ve Şener Eruygur gibi isimlerle yetinmek durumundayız.
İkinci olarak, “Soruşturma kapsamında, halen aktif görevde olan devlet memurları (özellikle de bazı TSK mensupları) gözaltına alınacak mı?” diye sormuştum. Bir önceki operasyonda beş teğmen gözaltına alındı ve bunlardan dördü tutuklandı. Her ne kadar yaşları küçük ve rütbeleri düşük olsa da bu 5 teğmen, soruşturmanın sınır tanımayabileceğinin sembolik bir kanıtıydı. Yani buradan açılan yoldan yeni gözaltılar olabilir ve pekala daha üst düzeylere de çıkılabilir. Dün de Adil Serdar Saçan (ki kendisi meslekten atılmış ancak yargı kararıyla geri dönmeye hak kazanmıştı) ve Yargıtay’da görevli bir polisin (bazı kaynaklara göre emekli, bazılarına göre değil) alınmış olmaları, soruşturmanın Emniyet’e de sıçradığını bize gösterdi. Özetle, son iki dalgayla birlikte, oranları düşük de olsa, aktif olarak devlet görevinde bulunan isimlerin de kapsama alanına alındığını gördük.
Deniz Feneri’nin etkisi
Üçüncü olarak “Özellikle emekli subaylar, aktif görevdeyken yaptıkları bazı faaliyetler nedeniyle suçlanacaklar mı?” sorusunu gündeme getirmiş ve bunun epey düşük bir ihtimal olduğunu belirtmiştim. Genelkurmay’ın Tolon ve Eruygur’a resmen ziyaretçi yollaması ardından hastalanan Eruygur’un tahliyesi ve Tolon’un da bırakılma ihtimalinin ardından, AKP’nin iktidara geldiği ilk yıllarda gündeme gelen askeri darbe girişimlerinin yargıya taşınmasının iyice imkansız olduğunu düşünüyorum.
Dördüncü soru, “Ergenekon’un siyasi bağlantıları daha fazla deşilecek mi?”ydi. Olumlu anlamda bir gelişmeye tanık olmadık. Ergenekon savcıların tarif ettiği gibi dişli bir örgütse muhakkak iktidar partisi içinde de bazı ilişkileri bulunmalı. Ne var ki şu ana kadar pek sürprizle karşılaşmadık, sadece tescilli AKP muhaliflerinin peşine düşüldü. Tuncay Özkan’ın alınmasıysa “AKP Ergenekon bahanesiyle rakiplerini tasfiye ediyor” iddialarını daha da güçlendirdi.
Son olarak “AKP kapatılırsa soruşturma aynı hız ve kararlıkla sürecek mi?” diye sormuştum. Kapatma yaşanmadı ama soruşturma belli duraklamalar sayılmazsa tam gaz devam ediyor. Kimileri “AKP, Ergenekon’u kapatma davasına karşı koz olarak kullanıyor” diye düşünüyor ve kapatma çıkmadığı için Ergenekon’un da rafa kaldırılacağını ileri sürüyorlardı. Son iki operasyon kendilerini tekzip edince, bu sefer “AKP, Deniz Feneri’ni gölgelemek için Ergenekon’u kullanıyor” denir oldu.
Yüzleşme kaçınılmaz
Ergenekon soruşturmasındaki iniş çıkışların, kapatma davası, Deniz Feneri ve diğer siyasi gelişmelere paralel olarak yaşandığı iddialarını küçümseyenlerden değilim. Ancak savcıların yalnızca hükümetin (ve Başbakan’ın) talimatıyla hareket ettiklerini söylemek tek kelimeyle haksızlık olacaktır.
Evet, savcılar soruşturma boyunca çok sayıda hata yaptılar. Evet, savcılar, polisler ve bazı medya kuruluşları zanlıların temel hak ve özgürlüklerine gereken özeni göstermediler. Evet, hükümet ve ona yakın medya her sıkıştıklarında bu konuyu tekrar tekrar ısıtıyorlar. Evet, şu ana kadar adı geçirilen isimlerle Ergenekon’a atfedilen eylem ve planlar arasında çok bariz uyumsuzluklar var.
Bütün bunlara rağmen Ergenekon (veya başka bir adda) diye bir yasadışı bir “derin devlet” yapılanmasının olmadığını, bütün bunların gündem saptırmak için üretilmiş komplolar olduğunu iddia etmek mümkün değil.
Keşke soruşturmanın üzerindeki siyasi gölgeler kalksa da Türkiye kendisiyle, yakın geçmişiyle hukuk aracılığıyla samimi bir şekilde yüzleşebilse.
Hâlâ cevaplanmayan 5 Ergenekon sorusu
Haberin Devamı