Erdoğan Diyarbakır’a Baykal’la değil Ahmet Türk’le gitsin

Haberin Devamı

Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Milliyet Ankara Temsilcisi Fikret Bila’ya Kürt sorunu hakkında şunları söylemiş: “Bu sorun bütün Türkiye’nin sorunudur. Milli bir sorundur. Bu tür sorunlar karşısında millet birlik, beraberlik, dayanışma görmek ister. Neden Sayın Erdoğan ile Sayın Baykal, Diyarbakır’a kol kola, el ele gitmesinler?” Çiçek, son dönemde hükümet ile TSK arasında terörle mücadele noktasında ortaya çıkan mutabakattan cesaret almışa ve bunun içine ana muhalefeti katmak istiyora benziyor.

Bu önerinin hayata geçip geçemeyeceği bir yana, akıl kârı olup olmadığını tartışalım. Çiçek çok isabetli bir tespitle başlayıp o derece isabetsiz, hatta tehlikeli bir öneri getiriyor. Evet Kürt sorunu bütün ülkenin sorunudur ve çözüm için birlik ve beraberlik gerekir de Erdoğan’ın Diyarbakır’a, hem de Nevruz’da birlikte gitmesinin iyi olacağı kişi gerçekten Baykal mıdır? Son genel seçimlerde Güneydoğu’da oyları neredeyse yarı yarıya AKP ile paylaşmış olan DTP ve onun lideri Ahmet Türk ne güne duruyor?

Bölgenin en güçlü siyasi kuruluşlarından birinin adını bile anmayan, “malum parti” diye söz eden bu partinin lider ve milletvekillerinin ellerini bile sıkmaktan imtina eden Başbakan’ın, olacağı yok ya, Diyarbakır’a Baykal’a gitmesi, son günlerde garip bir şekilde sürdürdüğü “ayrımcı” stratjisinin bir üst aşaması olur, dolayısıyıla birlik ve beraberliği güçlendirmek yerine daha da baltalar.

Önce başka konular

Özellikle kapatma davasıyla birlikte içine sürüklenmiş olduğumuz siyasi kriz sürecinde Başbakan ile ana muhalefet liderinin bir araya gelip belli bir uzlaşma aramalarını ısrarla önermiş ve hayal kırıklığına uğramış biriyim. Erdoğan ile Baykal’ın birlikte fotoğraf vermelerinin çok iyi olacağına hâlâ inanıyorum hatta Erdoğan’ın bir ara Org. Yaşar Büyükanıt, ardından Org. İlker Başbuğ ile yaptığı gibi birkaç saat başbaşa kalmaları da iyi bir fikir olabilir. 2002’deki “balıkçı buluşması” hatırlanacak olursa bu hiç de imkansız bir şey değil.

Erdoğan ile Baykal’ın aralarındaki buzları bir ölçüde eritmeleri, toplumdaki gerilim ve kamplaşmaların etkisini kesinlikle azaltacaktır. Baykal’ın daha yeni “çarşaf açılımı” yaptığı düşünlürse, ikilinin laiklikle ilgili sorunları birlikte masaya yatırmaları, örneğin başörtüsü konusunda toplumun tüm kesimlerinin razı olacağı bir formül üzerine kafa yormaları hiç de fena olmaz. Veya Erdoğan, resmen start verdikleri Alevi açılımını Baykal’a izah edip onun eleştiri ve önerilerini alarak yılların kangren olmuş bu sorununu çözmede ciddi adımlar atabilir. Fakat bu ikilinin, aralarındaki ihtilafları gidermek yerine, son günlerde birbirlerine iyice yanaştıkları ortada olan Kürt sorunu konusunda karşılıklı iman tazelemeleri ve el ele verip Diyarbakır’a çıkarma yapmaları, yangına körükle gitmek olur.

Devlet adamı refleksleri

Fikret Bila, Cemil Çiçek’i “devlet adamlığı ağır basan bir isimdir. Ulusal sorunlarda bu özelliği daha da öne çıkar. Uzlaşma, dayanışma, birlik ve beraberlik çağrıları yapar, bu yönde öneriler geliştirir” diye tarif ediyor ki tamamen haklı. Nitekim Çiçek hükümetin son Alevi açılımında etkin bir rol üstlenmiş durumda. Ancak Alevilik gibi son derece hassas bir konuda “devlet adamlığı” reflekslerini önemli ölçüde geri plana atabilen Çiçek, Kürt sorununda yine bildiğimiz rezervleriyle hareket ediyor. Ondan, DTP’yi sorunun değil çözümün bir parçası yapmayı yönelik çıkış ve önerileri boşuna beklemeye devam ediyoruz.

DİĞER YENİ YAZILAR