Bugün yapılacak olan Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) kongresinin sonuçlarını merak eden var mı? Evet, partide ne zamandır kimin genel başkan olacağı tartışması sürüyor ama burda seçimi partinin kongre delegelerinin yapmayacağı çok açık. Her zaman olduğu gibi birtakım mekanizmalar işledi ve saptanan aday, yani Nurettin Demirtaş oyların çoğunu alıp seçilecek.
Demirtaş son günlerde DTP çevrelerinde yıldızı parlayan biri, ancak genel kamuoyunda bilinen biri değil. Zaten ortada dolaşan diğer isimler de pek tanınmıyordu. Birikim ve meziyetlerinden ziyade hareket içindeki, birbirleriyle kıyasıya rekabet eden iktidar odaklarıyla olan ilişkileri sayesinde ön plana çıkan kişilerdi.
Sonuçta genel başkanın Demirtaş, eşbaşkan da Emine Ayna olması çok da önemli değil. Zira ne Demirtaş, ne de Ayna’nın asla birer “lider” olamayacaklarını, parti içinde bir hakimiyet kuramayacaklarını ve muhtemelen kısa sürede yıpranıp yerlerini başkalarına bırakacaklarını kolaylıkla kestirebiliriz. Burada, başkan adaylarının siyasi kapasiteleri veya karizmaları değil DTP’nin bir türlü durmuş oturmuş bir parti olamaması, olacağa da benzememesi belirleyici rol oynuyor.
PKK ile ilişki
Örneğin DTP’liler PKK’nın terör eylemlerini yeniden tırmandırdığı dönemde sessiz, pasif ve etkisiz kaldılar. Şimdi PKK’ya karşı ciddi operasyonlar kapıda. DTP muhtemelen bu yeni süreçte çok gürültü çıkaracak, alabildiğine aktif olacak, ama yine etkisiz kalacaktır.
Sorun bazılarının iddia ettiği gibi, DTP’nin PKK ile bir şekilde ilintili olmasından kaynaklanmıyor. Zaten PKK ile hiçbir bağı olmayan, hele ona açıkça karşı çıkan bir DTP’nin hiçbir anlamı da kalmazdı. Ancak DTP’liler PKK ile aralarına belli bir mesafe koymayı; bağımsız olmasa bile özerk olmayı ya istemiyorlar, ya da beceremiyorlar. Öte yandan İrlanda, Bask bölgesi gibi örneklere baktığımızda, buralardaki silahlı örgütlerle yasal ayrılıkçı partiler arasında, bizdeki gibi “efendi/köle” ilişkisini göremezsiniz. IRA ve ETA da sık sık yasal partileri ipotekleri altına almak istemiş ve yer yer almışlardır, ama buralardaki süreçlerin esas aktörleri yasal ayrılıkçı siyasetçiler olmuştur.
Fırsat kaçırdılar
Son olarak kaçırılan sekiz asker olayında, DTP’nin PKK üzerinde herhangi bir etkisi olmadığını, onun peşinden savrulduğunu bir kez daha net olarak gördük. DTP’liler daha baştan, askerlerin serbest bırakılmasını sağlayarak Türk kamuoyu nezdinde prestij kazanacaklarını sanarak büyük hata yaptılar. Nitekim gelişmeler, DTP’lilerin serbest bırakmada başrol oyuncusu değil figüran olduklarını gösterdi. Üstelik partinin PKK’nın güdümünde olduğunu düşünenler bu olayla haklı çıktıklarını ilan ettiler.
Halbuki çok basit birkaç hareketle, örneğin masadaki Öcalan resmini kaldırtarak veya teslim tutanağı komikliğine izin vermeyerek, kendilerinin PKK’dan bir nebze olsun farklı olduklarını, olabildiklerini gösterebilirlerdi.
Ne Demirtaş, ne de Ayna’nın DTP’yi yaşanan sürece damga vuracak bir parti yapabileceklerini ummak aşırı bir hayalcilik olur.
Demirtaş DTP’yi nereye kadar taşır?
Haberin Devamı