Önceki gün TBMM’de AKP’nin önde gelen isimlerinden biriyle sohbet ediyorduk. Bana “Ben Kürt değilim ama Kürtlere çok empatik bakan biriyim. Yani hep kendimi onların yerine koymaya çalışırım. Partimizde de 75 Kürt kökenli milletvekili bulunduğunu biliyoruz. Ama sorarım size, Allah aşkına, bugüne kadar bu arkadaşlar Kürt kimliğine sahip çıkarak ne yaptılar? Ne önerdiler? Daha doğrusu hiç konuştular mı?”
Onu dinlerken aklıma tam bir yıl önce, Washington’da Ulusal Basın Kulübü’ndeki basın toplantısı geldi. Başbakan Erdoğan, bildiğim kadarıyla ilk kez orada “Partimizde 75 Kürt kökenli milletvekili var” diyerek, sorunun çözümünün esas adresinin DTP değil, AKP olduğunu ileri sürmüştü. Açık söylemek gerekirse AKP liderinin bu sözleri salonda bulunan ve Türkiye’nin Kürt sorunu hakkında az buçuk fikir sahibi olan Amerikalılar üzerinde belli bir etki de bırakmıştı.
Fakat sonrası gelmedi. 22 Temmuz seçimlerinde gerek Güneydoğu’daki, gerekse metropollerdeki Kürt kökenli seçmenlerin oylarının önemli bir bölümünü almış olan AKP, bu tabanın ve “75 milletvekili” nin sunduğu imkan ve fırsatları kullanmadı. Belki de kapatma davası vb. gerilimler nedeniyle kullanamadı. Bunun yerine önce hava, ardından kara harekâtı gündeme sokuldu. Buna paralel olarak bölgeye sağlık, eğitim, ulaşım gibi alanlarda hizmetler götürülmeye çalışıldı.
AKP hükümetinin güvenlik önlemleri ve sosyo-ekonomik girişimleri ön plana çıkaran stratejisi Org. İlker Başbuğ’un Genelkurmay Başkanı olmasıyla iyice güçlendi. Fakat PKK çevreleri, oluşmakta olan ve kendilerini derinden rahatsız eden hükümet-TSK mutabakatını engelleyebilmek için hem terör eylemlerini (Aktütün, Diyarbakır...) tırmandırıp, hem de kent merkezlerinde kitlesel ve şiddetli gösterileri teşvik ettiler. Bu noktada, Başbakan’ın iyice artan gerilimin üstüne üstüne gitmesini, Fehmi Koru’nun yaptığı gibi “PKK’nın istediği oldu” şeklinde yorumlamak isabetli olur mu? İşte bu tartışma, içinde bulunduğumuz dönemi kavrama ve sorunları aşmada bizlere epey yardımcı olabilir.
Beş tür AKP’li
Dengir Fırat’ın olaylara Koru’nunkine benzer bir perspektiften baktığı için AKP’nin ikinci adamlığını bıraktığını söyleyebiliriz. Önceki gün Fırat dahil, AKP’li milletvekilleriyle yaptığım görüşmelerden, sağlık sorunlarının “göstermelik gerekçe”, yolsuzluk tartışmalarının “etkileyici güç”, Erdoğan’ın son Kürt (daha doğrusu terör) stratejisininse “esas neden” olduğu sonucuna vardım.
Bununla birlikte yazının girişinde sözünü ettiğim AKP’linin, iktidar partisi içindeki “75 Kürt kökenli milletvekili” nin sözcüsü/temsilcisi gibi algılanan Dengir Fırat’tan da şikayetçi olduğunu belirtmem gerekiyor. Ona göre Fırat, etnik kimliğini hep hatırlatmış ama bu Kürt sorununun çözümü noktasında “mış gibi yapma” nın ötesine pek gitmemişti. Onun bu sözleri, Kürt sorununun iktidar partisi içinde başta gelen tartışma konularından ve kırılma noktalarından biri olduğunu gösteriyor. Her ne kadar hizip ya da fraksiyonlardan söz edemesek de, AKP’li milletvekillerinin Kürt sorununa bakışlarını beş ayrı sıfatla kategorize edebiliriz: “angaje”, “duyarlı”, “ilgisiz”, “mesafeli” ve “rahatsız”.
Tabii bir de “realistler” var. Bugün terörle mücadele konusunda en yetkili isimlerden biri olarak sivrilen Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek kendisini “gerçekçi” olarak tanımlıyor ve olaylar ve sorunların, benim gibi “dışardan bakan romantiklerin” görüp algıladığından daha karmaşık ve çetin olduğunu söylüyor.
İlginçtir, Dengir Fırat da kısa sohbetimizde “hiçbir şey pür değil, çok şey içiçe geçmiş durumda” demişti. AKP’den bir başka Kürt kökenli milletvekilinin de “Başbakan aslında bir şeyleri örtmek için bazı şeyleri çok fazla ön plana çıkartıyor olabilir” demiş olduğunu da kayda geçelim.
Yazıyı, ünlü Fransız sosyolog Jean Baudrillard’ın “Amerika” adlı kitabının girişine koyduğu, arabaların dikiz aynalarındaki o bildik uyarıyla bitirmek istiyorum: “Dikkat: bu aynada görünen şeyler göründüklerinden daha yakın olabilir.”
Ne olacağını tam olarak bilmiyorum ama Kürt sorununda, yakında çok önemli ve şaşırtıcı gelişmeler yaşayacağımızı tahmin ediyorum.
Çok yakında, önemli ve şaşırtıcı şeyler yaşayabiliriz
Haberin Devamı