Başörtülüler “herkese özgürlük” istedi muhafazakar medya görmedi

Haberin Devamı

13 Şubat Çarşamba günü bir grup başörtülü kadın “Söz konusu özgürlükse hiçbir şey teferruat değildir” başlığıyla bir bildiriyi imzaya açtılar. Medyada ilk kez bu girişimi 15 Şubat Cuma günü ben “Başörtülülerden herkese özgürlük bildirisi” başlığıyla okurlara duyurdum. Aynı gün NTV, bildiriyi kaleme alan kadınlarla görüşüp bir haber yaptı. 16 Şubat Cumartesi günü girişimciler bir basın toplantısıyla bildiriyi neden kaleme aldıklarını ve o ana kadar imza verenleri açıkladılar. 17 Şubat Pazar günü Taraf Gazetesi bildiriyi manşete taşıdı. Hürriyet’te Ferai Tınç “Türban tartışmasında üslup öyle sertleşti ki, kadınların sesi, erkek üslubunu kullanmadıkça neredeyse hiç duyulmaz oldu. Ben bu karmaşada yüreğimi açabileceğim bir ses duydum” diyerek bildiriye destek verdi. Vatan’da da Tuğçe Baran “Bu bildiri benim indimde bir milattır. Keşke bildiri biraz daha uzun ve kapsayıcı olsaydı ama şimdilik bu da yetiyor. Zira türbanlı kadın ve erkeklerden duymaya alışık olmadığımız sözler ve talepler bunlar” diye yazdı.

Peki AKP ile MHP’nin üniversitelerdeki başörtüsü yasağını kaldırmaya yönelik ortak düzenlemesini kayıtsız şartsız destekleyen “muhafazakar medya” ne yaptı diye soracak olursanız cevap tek kelime olacaktır: Hiç.

Kampanyayı düzenleyen kadınlarla konuştum. “Yeni Şafak ve Zaman’dan muhabirler de vardı halbuki” dediler. Peki bu ilgisizlik neden?

Sayının az olduğu söylenemez. http://henuzozgurolmadik.blogspot.com/ web sayfasında dört gün içinde 617 imza toplanmış.

Düzenleyici ve katılımcıların nitelikleri konusunda da pek söz söylenemez. Hem yıllardır başörtüsü konusunda uğraşan aktivist başörtülüler, hem de İslami camianın yakından tanıdığı birçok entelektüel kadın işin içinde.

Neden bigane kaldılar

AKP’ye yakın bir çizgide yayın yapan meslektaşlarımın “editoryal bağımsızlıklarına” saygısızlık etmek istemem ancak bu ilgisizliği biraz deşmek, başörtüsü sorunu konusunda kafaların daha netleşmesine katkıda bulunabilir. Şöyle ki, bilindiği gibi bazı liberal ve solcu aydın, AKP-MHP düzenlemesinin zamanlama ve yöntemine itiraz etmişlerdi. İçlerinden bazıları, türbanın diğer özgürlüklerle birlikte bir paket halinde gündeme getirilmiş olmasını istediler ki söz konusu bildirinin bu eleştirileri ortadan kaldırmak için kaleme alınmış olduğu anlaşılıyor.

Nitekim hazırlayıcıları metni, “Başörtüsü üzerine süren tartışmalarda ’karşı’tarafın elle tutulur argümanları olmadığı gibi mesele gelip başörtülülerin sadece kendi haklarını savunduğuna dayandı. Başörtüsü yasağı başörtülülerden bağımsız olarak kötü birşeydir demek bazı demokratlara dahi ağır geldi. Bu metinde deklare ettiğimiz meselelerin altına imza atmamız haksız söylemler içine giren pek çok insana güzel bir cevap olacak” diye gerekçelendiriyorlardı.

Dolayısıyla muhafazakar medyanın, zaten bu tür eleştiri ve itirazları duymak istemediği için bu bildiriyi de görmezden gelmiş olduğunu ileri sürebiliriz.

Öte yandan bildiride dile getirilen diğer özgürlük taleplerinin de söz konusu camida pek hoş karşılanmadığı da düşünebiliriz. Örneğin “ Alevilerin ibadetini kültürel aktivite, ibadet evlerini de kültür merkezi olarak görmekte ısrar etmekten vazgeçilmeden” cümlesinin, her ne kadar Alevilere yönelik açılım yapma iddiasında olsa da AKP ve yakınlarının sınırlarını epey zorladığı açıktır.

Benzer bir şekilde “Kürtlerin ve ötekileştirilenlerin kendilerini bu ülkenin asli unsuru hissetmesi için gereken hukuki ve psikolojik ortam oluşturulmadan” cümlesi de DTP çevrelerinin dile getirdiği “Kürtler de cumhuriyetin asli unsuru olarak tanımlansın” talebini çağrıştırdığı için rahatsızlık yaratmış olabilir.,

Ve nihayet “Üniversitelerin bilimsel özgürlüğünün önündeki en büyük engel YÖK kaldırılsın” talebi, YÖK’ün başına kendilerine yakın bir ismi aramış olmanın mutluluğunu yaşayan ve yeni YÖK yönetimi eliyle yüksek öğretimde gerçekleşecek değişimleri heyecanla bekleyen kesimlerin keyfini kaçırmış olmalı.

Gerçekten son başörtüsü/türban tartışmaları Türkiye’nin siyasal ve düşünsel haritalarını karman çorman ediyor. Hiç de fena olmuyor.

DİĞER YENİ YAZILAR