Hükümetin Alevi açılımının ilk adımı dün İstanbul’da, Başbakan Erdoğan’ın Dolmabahçe’deki çalışma ofisinde gerçekleşti. Erdoğan’ın daveti üzerine Cem Vakfı Başkanı Prof. İzzettin Doğan buluşmaya Alevi Vakıfları Federasyonu’ndan üç arkadaşıyla birlikte geldi. Başbakan Erdoğan’a ise, Devlet Bakanları M. Said Yazıcıoğlu ve Mehmet Aydın ile AKP İstanbul Milletvekili Reha Çamuroğlu eşlik etti.
“Yaklaşık iki saat, son derece uygar ve demokratik bir görüşme gerçekleştirdik. Bütün konuları açıkyüreklilikle, birer akademisyen gibi tartıştık” diyen Prof. Doğan’ın aktarımına göre hükümet kanadından en çok Bakan Yazıcıoğlu konuşmuş, Erdoğan ise genellikle dinlemiş ve yer yer araya girmiş. Prof. Doğan’la konuştuktan sonra, görüşmede en çok öne çıkan konuların şunlar olduğu sonucuna vardım:
1) Aleviliği gerçek manada kim ya da kimler temsil ediyor?
2) Aleviler içindeki görüş farklılıkları hükümetin açılımı önünde engel oluşturur mu?
3) Cemevleri camiye alternatif olarak gösterilmek istenir mi?
“Korkmayın, biz varız”
Prof. Doğan, hükümet yetkililerine endişe edilecek bir şey olmadığını zira Türkiye’deki Aleviliğin yüzde 98’ini kendilerinin temsil ettiğini Aleviliği İslam dışı göstermek isteyenlerin “birkaç kişi” olduğunu Ankara’daki mitingin yüzde 80’ini “Kürt kardeşlerin” oluşturduğunu, geri kalanlarınsa “iyi niyetli Aleviler” olduğunu bir daha miting düzenlense bu kalabalığı toplayamayacaklarını kendilerinin Aleviliği tabii ki İslam içinde gördüklerini cemevleri ile cami arasında kesinlikle bir çatışma/çekişme yaşanmayacağını anlattıklarını söyledi.
Peki Başbakan ve yanındakiler bu anlatılanlardan ikna oldular mı? Prof. Doğan bu kanıda. Örneğin Devlet Bakanı Yazıcıoğlu’nun görüşmenin sonunda “artık sorunun çok daha kolay çözülebileceğini düşünüyorum” dediğini aktarıyor.
Aynı soruyu AKP’nin Alevi kökenli milletvekili Çamuroğlu’na da yönelttim, “her anlamda verimli bir görüşme oldu. Açılımın önü açıldı. Bundan sonra daha etkili adımlar atabiliriz” cevabı verdi.
Peki bu adımlar ne olabilir? Prof. Doğan ana tartışma konularından birinin Alevi vatandaşlara hizmet veren din görevlilerinin maaşlarının devlet tarafından ödenmesi olduğunu bu konunun yasal bir çerçeve içinde çözümünün şart olduğunda ısrar ettiklerini anlattı. Ancak Alevilerin devlet içinde temsilinin Diyanet içinde mi, Kültür Bakanlığı veya Başbakanlık çatısı altında mı olması gerektiğ konusu görüşmede gündeme gelmemiş.
Prof. Doğan’a göre hükümet Alevilerin taleplerini hayli ciddiye alıyor ancak seçime kadarki süreçte “yanlış anlaşılır” diye somut adım atmayacak seçim sonrasını bekleyecek. Ne var ki Çamuroğlu, bu noktada bir yanlış anlama olma ihtimaline dikkat çekiyor. Ona göre Erdoğan, Prof. Doğan’a bir sonraki görüşmelerini, yoğunluğu nedeniyle ancak seçim sonrası yapabileceğini söylemiş. Çamuroğlu, seçime kadar, özellikle Muharrem ayında birçok adımın atılmasının söz konusu olduğunu da ekliyor.
Diğer Aleviler ne olacak?
AKP’nin Alevi sorununu bütün yönleriyle tanımlamak ve çözüm önerilerini tartışmak için, tüm kesimlerin katılacağı bir çalıştay (workshop) düzenlemek istediğini biliyoruz. Prof. Doğan görüşmede bu konunun gündeme gelmediğini, zaten kendilerinin 28 Aralık’ta benzer bir buluşma gerçekleştireceklerini söylüyor. Ancak onun düzenleyeceği toplantıya Ankara mitingini düzenleyen Alevi Bektaşi Dernekleri Federasyonu başta olmak üzere diğer Alevi kuruluş ve çevrelerinin davet edilip edilmeyecekleri, edilseler bile katılacakları hayli şüpheli.
İşin garip tarafı, hükümet Alevi sorununu 9 Kasım’daki mitingten bir gün sonraki Bakanlar Kurulu’nda ele aldı ve bir açılım için start verdi. Prof. Doğan ve arkadaşlarıysa başından itibaren bu mitinge karşı çıkmış, Alevileri provokasyon olacağı gerekçesiyle mitinge katılmamaya çağırmışlardı.
Bu nedenle, Başbakan’ın ilk olarak Prof. Doğan ile görüşmesinin sorunun çözümünü kolaylaştıracağı pek söylenemez. Şimdi soru şu: Erdoğan diğer Alevi kuruluşlarının temsilcileriyle de buluşmak isteyecek mi? İstese, o kişiler bu daveti kabul edecek mi? Etseler, dünkü gibi “samimi ve verimli” bir buluşma gerçekleşecek mi?
Alevi hareketinin “sol” kanadında yer alan kişi ve kuruluşların, Erdoğan-Doğan görüşmesini, “AKP-sağcı Alevi ittifakı” olarak niteleyip hükümetin yapmayı düşündüğü açılıma destek vermeyeceğini düşünebiliriz. Bu düşüncemi aktardığım Reha Çamuroğlu “Zaten söz konusu arkadaşların açılımı sekteye uğratma tavırlarını gözlemliyoruz. Örneğin talepleri karşılanamaz hale getirmek için sürekli değiştiriyorlar” diyor. Sonuçta dünkü buluşma, hükümetin Alevi açılımının startı olabileceği gibi pekala bir “faux depart” da (Atletizm yarışlarında hatalı çıkış) olabilir.
Alevi açılımının startı mı yoksa “faux depart” mı?
Haberin Devamı