CHP Lideri Baykal’ın çarşaflı kadınlara üyelik rozeti takması “doğru” ama “eksik” bir adımdı. En önemlisi bu adım, bütünlüklü bir yeni stratejinin bir parçası olmaktan çok bir “seçim yatırımı” olarak algılandı. Nitekim transferlerden bazılarının, destekledikleri kişi aday gösterilmediği için, geldikleri gibi törenle CHP’yi terk etmeleri; geri kalanlarınsa, destekledikleri isim aday gösterildiği için partide kalmaları bunun “stratejik” değil “taktik” bir adım olduğunu bizlere gösterdi.
Son olarak CHP Kocaeli adayı Sefa Sirmen’in “her mahalleye bir Kuran kursu” olarak özetlenen vaadi de hiç kuşkusuz, esas olarak bir seçim taktiğidir. Her şey bir yana, Sirmen yıllardır sosyal demokrat siyaset içinde; belediye başkanlığı ve milletvekilliği yaptı. Bütün bu süre zarfında onun dindarlara yönelik herhangi bir açılım yapmış olduğunu şahsen hatırlamıyorum. Diğer bir deyişle, CHP eğer Kocaeli’nde yepyeni bir ismi aday gösterseydi ve o kişi bu vaadi dillendirseydi “CHP’de ilginç, yeni şeyler oluyor” deme şansımız olabilirdi. Fakat dile getiren Sirmen, destek veren de Baykal olunca insan temkinli davranmak zorunda kalıyor.
Herkesin ezberi bozuluyor
Tıpkı çarşaf konusunda olduğu gibi, Kuran kursu vaadi üzerine de dile getirilecek nice itiraz, sorulacak nice soru var. Ama bir yerden sonra bunların hepsini bir kenara itip “Bu adımlar iyi mi oldu, kötü mü?” diye sormak lazım. Bence iyi oldu. Diyelim ki hem çarşaf, hem Kuran kursu açılımı sadece ve sadece birer seçim yatırımı olsun; diyelim ki bunların hiçbirinin arkası gelmesin, hatta kısa sürede fos çıksınlar... Yine de bunlar hem parti olarak CHP, hem CHP tabanı, hem de genel olarak tüm Türkiye için özünde hayırlı adımlardır.
CHP’nin gerek tavanı, gerek tabanında bu adımlardan derin bir şekilde rahatsız olanların bulunduğu muhakkaktır, fakat ilginç bir şekilde bazılarının sandığı (ve umduğu) gibi CHP bu yüzden ortadan ikiye yarılmadı. Bunun bir nedeni, hiç kuşkusuz yaklaşan seçimler öncesi birlik havasından çıkmayı kimsenin arzulamamasıdır. Öte yandan her iki mütevazı adımla CHP’nin ciddi bir şekilde kendisinden söz ettiren bir parti olması itirazcıların seslerini kısmalarına yol açtı. Fakat esas neden, CHP tabanın bugüne kadar laiklik konusunu zorlama bir şekilde herşeyin önüne geçirmiş olması, hep tek boyutlu ve ezberden tartışması; bütün bunlara bağlı olarak da zamanla yorulup sıkılmış olmasıdır. Nitekim tabanın büyük kısmının da en azından sessizce onay verdiği bu adımlar sayesinde CHP tabanı daha zengin bir laiklik tartışmasıyla tanıştı. Bu sayede dindar kesimlere yönelik önyargılar, önkabuller sarsıldı, mesafeler kısaldı.
Bu iki tartışmalı ve sorunlu adımla CHP’nin muhafazakâr seçmenden hatırı sayılır bir oy alacağını sanmıyorum; CHP yöneticilerinin de böyle bir beklentileri olduğunu düşünmüyorum. Fakat CHP şu ya da bu şekilde, şu ya da bu nedenle atmış olduğu bu adımlarla sadece kendi ezberlerini değil rakiplerininkini de bozdu. Çarşaf açılımını nerdeyse kayıtsız şartsız desteklemiş olan AKP Lideri Erdoğan’ın Kuran kursu vaadinin ardından CHP’ye sert eleştiriler yöneltmesinin herhalde bir (hatta çok) anlamı olsa gerek.
Açılmak kapanmaktan iyidir
Haberin Devamı