Dün ntvmsnbc haber sitesinde çıkan “Diyarbakır toplantısına güvenlik engeli” başlıklı haber Kürt sorunu etrafındaki tartışmalara yeni bir boyut getirdi. Habere göre Abant Platformu’nun, 28-29 Mart tarihlerinde Diyarbakır’da düzenlemeyi düşündüğü “Kürt Sorunu: Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak” başlıklı toplantı güvenlik gerekçesiyle dondurulmuştu. Haber önemliydi çünkü Abant Platformu, Fethullah Gülen’in onursal başkanlığını yaptığı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın bir organizasyonu. Diğer bir deyişle, içinde farklı kesimlerden bağımsız aydınlar bulunmakla birlikte platformun motor gücü Gülen cemaati. Dolayısıyla Abant’ın Diyarbakır’da toplanacağı haberi geniş bir ilgi uyandırmış; farklı yorum ve tepkilere neden olmuştu. (Örneğin son olarak CHP Lideri Baykal “büyük bir senaryo” dan bahsederken bu toplantıyı da onun bir parçası olarak gösterdi.)
Fethullah Hoca, başından beri Türk milliyetçiliğine yakın bir isim olarak biliniyor, birçok konuda çıkış yapmasına rağmen Güneydoğu’da yaşanan olaylara karşı suskun kalması da bu özelliğiyle ilişkilendiriliyordu. Ancak cemaatin bu politikası son bir-iki yıldır belirgin bir şekilde değişti.
Artık “Kürt sorunu” denmekten çekinmiyor, yayın organlarında bu sorunun çözümü tartışmalarına yer veriyorlar. Son Kurban Bayramı’nda cemaate yakın işadamlarının Güneydoğu’ya akın etmeleri ve bayramı yoksul ailelerin yanında geçirmeleri özellikle dikkati çekti. Hemen ardından Diyarbakır bombasında hayatlarını kaybedenlerinin ailelerine yine cemaate yakın işadamları taziyeye gittiler.
PKK tehdidi
Abant’ın Diyarbakır’da toplanacak olması bu nedenle olağan bir gelişmeydi, ama yine de şaşırtıcıydı. Çünkü Başbakan Erdoğan’ın yerel seçimlerde Diyarbakır’ı alma hedefinin altını kalın şekilde çizmesi, bu şehrin zaten varolan sembolik önemini daha da artırmış, DTP’liler “kalemizi vermeyiz” diye cevap yetiştirme yarışına girmişlerdi. Bütün bu tartışmalara paralel olarak PKK ile bir şekilde ilintili yayın organlarında da AKP hükümetinin bölgeye “dinsel çıkartma” yapmayı planladığı; bunun için Gülen cemaati ve hatta Hizbullah’tan yararlanmayı düşündüğü yolunda haber/yorumlar türedi.
Yani PKK’nın bu toplantıyı bir tür “meydan okuma” olarak bakması ve engellemeye çalışması ihtimal dahilindeydi. Dolayısıyla ntvmsnbc’nin haberi normaldi. Ancak yaptığım araştırmalar sonucunda, toplantının geleceğinin belirsizleşmesinde PKK faktörünün tahmin edilebileceği kadar belirleyici olmadığını anladım. Zaten DTP’den Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk da katılacaklarını teyit etmişlerdi.
AKP kararsız
Ne var ki Tarım Bakanı, Diyarbakır Milletvekili Mehdi Eker’in katılma kararından vazgeçmiş olduğu haberi işin rengini değiştirdi. Buna bağlı olarak Başbakan Erdoğan’ın hiçbir bakan ve milletvekilinin bu toplantıya katılmama talimatı verdiği söylentileri dolaşmaya başladı. Birkaç kaynaktan bu iddiayı araştırdım; açıkça doğrulayan çıkmadı ancak davetli olan AKP milletvekillerinin durumu dün akşam saatleri itibariyle net değildi.
Anladığım kadarıyla AKP bu toplantı konusunda tereddütlü. Gülen cemaatiyle şu günlerde özdeş gözükmek istemiyor olabilirler. Ama esas olarak toplantının içeriği ve diğer katılımcılardan bazılarının kimliklerinden tedirgin olduklarını düşünüyorum.
Görüştüğüm Abant Platformu yöneticileri, haberleri abartılı bulup toplantının planlandığı gibi yapılacağını söylediler. Ancak Platform’un bazı üyeleri farklı kaygılarla “yapmasak daha iyi olur” diye düşünüyorlar.
Şurası kesin: İktidar partisinin temsil edilmediği böylesi bir toplantı havada kalır. Dolayısıyla Abant’ın kaderini Başbakan Erdoğan belirleyecek. Belki çoktan belirlemiştir de.
Abant Diyarbakır’da toplanabilecek mi?
Haberin Devamı