Ergenekon kapsamında bugüne kadar birbirinden ilginç isimler gözaltına alındı ve bunların çoğu da tutuklandı. Fakat dün “en önemli dalga” nın yaşandığını söyleyebiliriz. “Neden en önemli dalga?” sorusunu yanıtlamaya çalışacak olursak:
1) Davanın başlaması ve duruşmalarda fazla heyecanlı anlar yaşanmaması nedeniyle Ergenekon eski popülerliğini kaybetmişti. Dün bunun aldatıcı olduğunu gördük.
2) AKP hükümetinin, Ergenekon’u kapatma davası süresince pazarlık unsuru olarak kullandığını, kapatmama kararının ardından konuya eski ilgi ve desteğini kestiği yolunda neredeyse bir görüş birliği oluşmuştu. Hatta en ateşli destekçileri bile soruşturmanın daha fazla derinleştirilmesi konusundaki ümitlerini kaybetmeye başlamışlardı. Bütün bunların yanlış olduğunu anladık.
3) Hurşit Tolon ve Şener Eruygur gibi iki emekli orgeneralin ardından daha fazla üst düzey emekli askerin soruşturmaya katılmasının zor olacağı düşünülüyordu. Tuncer Kılınç ve Kemal Yavuz başta olmak üzere çok sayıda eski subay da gözaltına alındı.
4) Kimlik ve konumları tam olarak netleşmemekle birlikte albay, binbaşı ve yarbay türbesinde muvazzaf subaylar da gözaltına alındı ki dünün en az dikkat çeken en çarpıcı gelişmelerinden biridir.
5) Operasyonun ilk flaş isminin Yalçın Küçük gibi toplumun hemen hemen tüm kesimleri tarafından bilinen; yine her kesimden seveni ve nefret edeni bol olan bir aydın olması dünkü dalgayı başlıbaşına medyatik kıldı.
6) Susurluk mahkumu eski polis şefi İbrahim Şahin’in de gözaltına alınmış olması, soruşturmada Susurluk ayağının daha da güçleneceği ve buna bağlı olarak yeni gözaltılar olabileceğinin işaerti olarak algılandı.
7) Dönemin MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç’a ek olarak dönemin Genelkurmay Hukuk Müşaviri Erdal Şenel ile YÖK Başkanı Kemal Gürüz’ün de alınmış olması Ergenekon’a ilk kez ciddi olarak 28 Şubat süreciyle hesaplaşma boyutu kattı.
8) Dünün en önemli ismi hiç kuşkusuz Sabih Kanadoğlu’dur. 28 Şubat sürecinin son dönemine yetişen Kanadoğlu’nun en belirgin vasfı emekli olduktan sonra da bir tür “baş içtihat mercii” fonksiyonu görmesi ve AKP hükümetine karşı neredeyse tek başına çok etkili bir muhalefet yürütmesidir. Kanadoğlu’nun evlerinin aranması, savcıların, onun içtihadıyla tetiklenen 27 Nisan süreciyle de hesaplaşmayı düşündüklerini gösteriyor. Öte yandan soruşturmaya ilk kez ciddi bir biçimde yüksek yargı ayağı eklenmiş oluyor ki Kanadoğlu bile gözaltına alınabiliyorsa birçok eski yüksek yargı görevlisinin de kapsama alanına girebileceği akla geliyor. Bunun bir diğer anlamı Ergenekon soruşturması destekçileriyle yüksek yargı arasında da zaten varolan ama pek su yüzüne çıkmayan çatışmanın şiddetleneceğidir.
9) Bedrettin Dalan isminin de altını çok ama çok kalın çizgilerle çizmek gerekiyor. Uzun zamandan beri Dalan’ın adı açık ya da örtülü bir şekilde “derin devlet” le bağlantılı bir şekilde anılırdı. İlk kez bu söylentileri savcıların da fazlasyıla ciddiye aldıklarını gördük. Bakalım Dalan söylediği gibi ilk fırsatta ülkeye dönecek mi, yoksa soruşturmanın gelişimini gözlemek için ABD’deki ikametini uzatacak mı?
10) Dünkü dalga, Ergenekon soruşturmasının kolay kolay bitmeyeceğini net olarak bizlere gösterdi. Bugüne kadar soruşturma kapsamına alınan isimleri tek tek hatırladığımızda, Türkiye’de “ulusalcılık” olarak bilinen ve son yıllarda ortaya çıkmış olan siyasi hareketin öne çıkmış isimlerinin çoğunun devre dışı bırakılmış olduğunu görüyoruz. Ancak ulusalcı hareket tam anlamıyla bitmemiş olduğu göz önüne alınırsa yeni dalgaların yolda olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
28 Şubat, 27 Nisan süreçlerinin de soruşturmaya dahil edilmiş olması Ergenekon’un bambaşka boyutlar kazanmakta olduğunu bizlere gösteriyor.
10 maddede dünkü dalga neden çok ama çok önemli?
Haberin Devamı