Futbol programları yaparken; saha içinde oynanan futbola paralel “saha dışında özellikle medya üzerinden oynanan futbolu” yakından öğrenme fırsatı buluyorum... Futbol Türkiye’de sadece sahada oynanmıyor...
Esasen sadece üçte biri sahada oynanıyor...
***
Bu sözleri duyanlar içlerinden;
-“Biliyoruz, saha dışı oynanan rezil oyunları... Maç satın almaları... Teşvikleri... Hakem ayarlamalarını...” diyebilirler...
Evet bunlar var... Futbolun bu kirli tarafı, önemli oranda futbolun içindeki varlığını sürdürüyor... Fakat benim şimdi sözünü edeceğim “saha dışı futbol”, bu kirliliğin dışında daha çok medya kullanılarak yürütülen, futbolcuyu sindirmek, çaptan düşürmek, futbol dışı yöntemlerle saha dışına itmek amaçlı kirli bir savaşın deşifresi!..
***
Yorumcular rakip takımların paha biçilmez değerlerini, “futbol dışı haberlerin üzerinden” belden aşağı yöntemlerle; özenle seçilmiş hedefler ve psikolojik savaşlar yoluyla yapıyorlar... Başarılı teknik adamlar bu yolla lime lime ediliyor...
Çaptan düşürülüyor ve futbol dışına, itiliyorlar...
***
Futbolda; futbolla ilgisi olmayan bu kirli savaştan nefret ediyorum... Belaltı savaşlar, kirli yöntemler, rezilleşmiş itibarsızlaştırma algıları üzerinden “Türkiye’de futbolun dışına itilen veya itilmeye çalışılan futbolcu ve teknik adamlardan bazılarını isim isim vererek, bu kirli savaşı bu köşeden deşifre etmeye başlıyorum...”
*****
İFTİRAYLA HEDEF SEÇİLEREK; TÜRKİYE’DEN KAÇIRTILAN DÜNYA ÇAPINDA BİR TEKNİK DİREKTÖR... LUCESCU
Listenin teknik adam sırlamasının en üstünde; dünya çapında bir teknik adam var...
Bu adam Mircea Lucescu...
Türkiye’ye geldikten sonra önce Galatasaray’ı, sonra Beşiktaş’ı şampiyon yapıyor Mircea Lucescu...
Beşiktaş’ı şampiyon yaptıktan sonraki yıl, ikinci devrenin başına kadar hiç mağlup olmayan ve devreyi 8 puan ilerde tamamlayan bir takım yaratıyor...
***
O günlerde bir gazeteye bir demeç veriyor Lucescu...
“Türkiye’de futbolun, bir zamanlar Romanya’daki gibi, futbol dışı unsurları çok fazla barındırdığına” işaret ediyor...
“Böyle giderse Türkiye’de futbolun bir zamanlar Romanya’da olduğu gibi duvara toslayacağını” söylüyor...
***
Lucescu bu sözleri söylediğinde, kimse Türkiye’de gerçekten birkaç yıl sonra “futbolda onun söylediği gibi bir deprem yaşanacağını, cezaevlerine kadar giden bir sürecin geleceğini bilmiyor...”
Lucescu “Türkiye’ye büyük hakaret etmiş” gösterilerek bir anda hedefe konuyor;
Aleyhine korkunç bir kampanya başlatılıyor...
Federasyonun 6 ay ceza vereceği konuşuluyor...
***
Teknik adam ne olduğunu şaşırıyor...
Türkiye’de saha dışında oynanan kirli oyunun ilk kez o zaman farkına varıyor...
***
Bir Romen atasözünü o kampanyanın hedefi haline getirildiğinde; can havliyle söylüyor:
-”Köpekler istedi diye Atlar ölmez...”
Sen misin bunu söyleyen!...
Linç daha da ağırlaştırılıyor..
Lucescu Türkiye’den ayrılmasa, 6 ay futboldan men cezası kapıda bekletiliyor... Gitsin, gelmesin diye...
***
O Lucescu, gittiği Ukrayna’da Shakhtar Donetsk’i UEFA Şampiyonu yapıyor; Avrupa’nın sayılı takımlarından biri haline getiriyor... Bunun Türkiye’de futbol lincini gerçekleştiren eli kanlılar için bir anlamı yok...
Lucescu artık Türkiye’de ve Beşiktaş’ta değil... Misyon tamam...
Kir ve eller, ya da kirli eller birbirine kavuşturuluyor...
*****
SEVGİLİ HABERLERİYLE TÜRKİYE’DEN KAÇIRTILAN ARDA
Saha dışında oynanan kirli futbol kendisine bir süre sonra, Galatasaray’ın dünya çapındaki değeri Arda Turan’ı hedef olarak seçiyor...
Arda büyük bir futbolcu...
Çok yetenekli... Psikolojisi bozulmaz, havasını bulur, futbola konsantre olursa çok iyi oynar...
Bu özelliği hedefe konması için yeterli oluyor Arda’nın...
***
Saha dışında Arda için oynanan futbolun, esas arenası spor sayfaları değil, magazin ekleri...
Arda bir anda magazin sayfalarının, hedefe koyduğu isim haline getiriliyor...
***
Gerekçe masum!..
-”Ünlüler her zaman haberdirler...” Bunu söyleyen sahtekarlar; “neden aynı şeyi yapan bazı ünlülerin hedefe konduklarını, neden sadece onlarla ilgili haberler yapıldığını” özellikle gizliyorlar...
***
Amaç genel geçer bir gazeteci kuralını söyleyerek, “her gün Arda’yı hedefe koyarak, onu bu ülkeden kaçırmak...”
“Sevgilisine sinema kapattı” haberleriyle çalkalanıyor Türkiye...
Sevgilisine sinema kapatması günlerce konuşuluyor, ne kıroluğu, ne züppeliği, ne sonradan görmeliği kalıyor o sıralarda sadece 22 yaşında olan bir genç çocuğun...
***
Her gün sevgilisiyle ilişkisinin; bir başka! “züppelik” kokan! tarafı manşetlere çekiliyor... Arda bir süre sonra “Ben İspanya’da futbol hayatıma devam etmek istiyorum... Burada futbol oynamayacağım...” diyor... Fatih terim ne yaparsa yapsın Arda’yı ikna edemiyor... Misyon tamam... Kir ve eller, ya da kirli eller bir kez daha birbirine kavuşturuluyor...
*****
CANER ERKİN’E YAPILAN NAMERTLİK!..
Futbolcu insan... Futbolcunun bir hayatı var... Evliliği, karısı, çoluğu çocuğu var...
Onun hayatının da bir “özel”i, mahremi, inişleri ve çıkışları var...
***
Fenerbahçe’li Caner Erkin genç ve başarılı bir futbolcu...
Güzel bir eşi var...
Aralarındaki ilişkinin başına gelen sorunlar; “gazetelerin önce magazin sayfalarını, hemen arkasından birinci sayfalarını, günlerce değil, haftalarca değil, aylarca değil, yıllarca süslüyor...”
***
“Genç kadın futbolcu eşini aldattı mı, aldatmadı mı üzerine” yapılan haberler, fotoğraflar, yorumlar, spekülasyonlar, değil her hafta milyonların gözü önünde maça çıkacak bir futbolcu, sıradan iş yapan bir insanın bile hayatını karartacak; onu intihara sürükleyecek bir boyuta varıyor...
Fakat kan isteyenler, ya da kendilerince Arda’nın intikamını almayı düşünenler “Caner’e futbolu daha doğrusu Fenerbahçe’yi bıraktırmadan” bu işin peşini bırakmıyorlar...
***
Caner sahada, bir insanın değil, on insanın kaldıramayacağı bir yükü kaldırarak hayatına ve futboluna devam ediyor... Kirli eller kan alacağı ve birbirine kavuşacağı günü beklemeye devam ediyor...
*****
LİNÇ EDİLMEYE ÇALIŞILAN GÖKHAN TÖRE!..
Arda, Caner, Lucescu yetmiyor saha dışı kirli oyunun tezgahtarları için; Değerleri, yetenekleri, futbolcuları, teknik adamları; futbol dışı yöntemlerle saha dışına atmaya yeminli eli kanlı katiller; linçlerine durmaksızın devam ediyorlar...
Gökhan Töre onlar için son yıllarda en biçilmiş kaftan...
Çok yetenekli...
Dünya çapında futbolcu olmaya niyetli...
Beşiktaş’ın elindeki en büyük değeri...
***
Yıllar önce, kampta yaşanmış bir olay temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp, manşetlere ve televizyon programlarına sürülüyor...
Gökhan Töre iyi oynadıkça, futboluna futbol kattıkça, ismi dünya devlerinin listesine girdikçe, Beşiktaş’ı kurtardıkça kampanya artıyor...
***
Her milli maçtan önce, her milli maçtan sonra yeniden ısıtılıyor...
Servis ediliyor...
Özür diledi...
Özür dilemedi...
Tabanca dayadı...
Teknik direktör niye affetti?.
Affetmemesi gerekirdi...
Kampanya bitmek bilmiyor...
***
Kendi hayatlarında skandalların bini bir para olan linççiler, rakip takımlarda olduğu için futbolun değerlerini, teknik adamlarını katletmek, yok etmek, rakip takımın yararlanmasından muaf tutmak için “saha dışı her oyunu” kirli bir tezgahın parçası olarak yürütüyorlar...
***
İşin içinde rakip gibi görünen aslında hayata, değerlere, futbola ve güzelliklere karşı olan eller var...
O eller ki; kirli eller...
Kirden ve ellerden oluşuyor...
Kirli kirli birbiriyle kavuşuyor...
Etrafa kan kokusu yayıyor...