15-16 yaşlarındaydım...
Futbolu iyi; basketbolu ise iyi olmaya namzet olacak şekilde oynuyordum...
Günde 3-4 saat futbol oynuyor, kendimi geliştiriyor, top tekniğimi üst seviyeye çıkartıyordum...
Önümde bir hücum oyuncusu için gerekli olan fizikman güçlenmek konusu vardı... Top oynamaktan mutluydum...
Basketbolda potayla kurduğum ilişkiden giderek keyif alıyordum...
Bahar’dı ve iki ay içinde yazlıkta, saatlerce yüzeceğim günleri iple çekiyordum...
***
1975 Nisan’ın son günleriydi...
Bu duygular içindeydim ve bir taraftan da ‘büyümek’! ve başka bir kimlikle çevrede kabul edilmek istiyordum...
Hayatıma yeni bir çehre, yeni bir aidiyet, topluma kendimi başka türlü kabul ettirecek yeni bir kimlik peşindeydim...
Yakın arkadaşım öğle vakti; iç cebindeki beyaz paketli Amerikan sigarasını; bir fırt çekip bana uzattığında; o an “hayatımı değiştiren bir şey yaptığımın farkındaydım...”
***
Ne ki; insanı idama götüren hareketler bile “an”lıktır...
Kimse yaptığı hareketin sonucunun “felaketlere gideceğini” hesaplamaz...
Kendini aldatır...
“Bir şey olmaz” der...
“Herkes yapıyor” diyerek kendisini avutur... Ben de böylesi bir avuntunun peşindeydim o an...
***
-“Nefesimi keser, futbol oynarken zorlanırım...” diyordum...
Arkadaşım fazla sporla meşgul değildi...
İlgisi daha başka şeyler üzerindeydi...
-“Bir şey olmaz...” diyordu...
-“Sigara içip futbol oynayan bir sürü futbolcu var...”
***
Şimdi düşünüyorum...
O anda sigarayı elimin tersiyle itip, kendi yoluma gitme şansım var mıydı acaba diye...
O genç yaşta bir spor kulübünün takım aidiyetini taşısam ve “şampiyonluk gibi büyük hedeflerim olsa” sanıyorum o sigaradan birkaç fırt çeksem bile, bunu bir alışkanlık haline getirmezdim...
***
Oysa öyle bir şansım yoktu...
Beni spor üzerinden şekillendirmek istemiyorlardı ve genç yüreğime bu durumda yeni bir kimlik bulmak icap ediyordu...
Yeni oluşturacağım kimlikle, sigara içerek sosyal çevre üzerinde yeni avantajlar sağlayacağımı düşünüyordum...
Genç bir erkek sigara içerek çevresinde “büyümüş” görünecekti...
Karizma yapmış olacaktı...
Ana kuzusu değil, hafiften serseri, bağımsız ve tarz bir duruş sergileyecekti...
Öyle vehmediyordum... Böyle düşünerek sigaradan ilk nefesi çekecektim...
İKİ AY İÇİNDE GÜNDE BİR PAKET SİGARA...
Hayatın beni ve ailemi ağır sınavlardan geçirdiği günler o sırada geliyorlardı...
Annemin ağır bir hastalık ve ameliyat geçireceği haberi aileyi sonsuz kederlere sürükleyecekti.
Ben ise bu hüzünlü günlerin fırtınalı hüzünlerinden geçerken diğer yandan; yeni kimliğimle, fosur fosur sigara içiyor; müzik dinlenen kafelerde kız arkadaşlarla yeni bir dünyaya yelken açarak, içimdeki hüznü yok etmeye çalışıyordum...
Kendimce üyesi olduğum yeni gençlik çevresinde karizma yapıyordum...
Sigara genç yüreğimin o günlerde öylesine büyük bir ruhsal boşluğunu dolduruyordu ki; birkaç gün önce ilk nefeste öksüren genç çocuk, iki ay içinde bir pakete yakın sigara tüttürür hale geliyordu...
SİGARA VE AKTİF SPORCULUK HAYATIMIN SONU...
Daha 16 yaşımı doldurmamıştım... Sigara, tam otuz yıl boyunca beni esir alacaktı, farkında olamıyordum...
Fakat benim hayatımın esas önemli sonucu 30 yıllık sigara tiryakiliği değildi...
***
Ben; içtiğim sigaranın psikolojik etkisiyle, bir süre sonra kendimi “bir sporcu olarak” görmekten vazgeçecektim...
Adım adım geliştirdiğim futbolda, potaya sevgimle kurduğum basketbol ilişkimde, bir daha hiçbir zaman eskisi gibi heves ve enerji dolu olamayacaktım...
***
Sigara belki o yıllarda nefesimi tam kesmeyecekti...
Ama ben bir kere, günde bir paket sigara içerek; nefesimin giderek kesileceğini hissetmeye başlamış, sporla ruhsal korelasyonumu kaybetmiştim...
***
Spor yapmak antrenman ve maç yapmaktan ibaret bir uğraş adı değildi...
Spor yapmak, bir ruh hali, bir enerji birikimi, bir sporcu aidiyeti ve spor heyecanıydı...
Günde bir paket sigara içerek, sporcu aidiyeti sağlanamazdı...
***
Sonraki yıllarda, fakültenin masa tenisi takımı oyunculuğu, yüzme ve yelken gibi sporları yapmama rağmen, sigaradan dolayı kendimi bir daha hiçbir zaman “gerçek bir sporcu olarak” addetmeyecektim...
Bilinçaltım beni hiç rahat bırakmayacaktı...
Hep gizli bir suçluluk duygusu spor yaşamımın bilinçaltı engeli haline gelecek, performansımı kesecekti...
Sigara “bana aktif sporculuk hayatımı” terkettirecekti...
DÜN SABAH SPOR YAPARKEN...
On yıl önce sigarayı bırakıyorum...
O günden beri, “yıllar öncesinin acısını çıkartırcasına yeniden aktif bir sporcu olmuyorum...”
Yaşım buna müsait değil diye düşünüyorum...
Fakat 10 yıldır, hayatıma spor yeniden düzenli ve istikrarlı bir şekilde giriyor...
***
Dün sabah sporunda, 40 yıl önce ilk nefesi çektiğim sigara aklıma geliyor...
Yakın arkadaşım...
İç cebinden çıkardığı beyaz paketli Amerikan sigarası...
İçine çektiği an ve bana uzattığı beyaz filtreli sigara...
Alıp ilk içişim...
Bana;
-“Başın dönüyor mu?..” diye soruşu...
Başımın dönmesini istercesine, sigaradan arka arkaya birkaç nefes daha alışım...
30 yıllık zehirlenme sürecim...
“Aktif sporla” ilişiğimi kesişim...
Aktif sporcu aidiyetine bir daha kafamın ve ruhumun derinliklerinde kavuşmayışım...
***
Dün sabah bunun hesaplaşmasını yaşıyorum...
Hesaplaşma esnasında, hayatta hiçbir şeyin geç olmadığını bir kez daha fark ediyorum...
Yarım bıraktığım şeyleri hayatımın geri kalan kısmında tamamlama kararıma bir yenisini dün ekliyorum...
Spora yeniden olabildiğince aktif biçimde dönmeye karar veriyorum...
Adımlarım sıklaşıyor...
Güneş yüzünü gösteriyor...
Eskide kalmış genç bir sporcu, spor hayatının ikinci yarısına çıkmaya hazırlanıyor...
Elveda zehir!..