İntikama hamile kalmak...

-“Alınmaya çalışılan her intikam “bir diğer intikamı” tetikler...

Almayı düşündüğünüz intikamlar, yeni intikamları biriktirir...

İntikama hamile kalmak...

Alınacak yeni kin ve intikamlara hamile bırakır...”

***

-“Biz Türkiye’de, geçmişte yaptıklarımızın, vakt-i zamanında hangi acıları, hangi öfkeleri, hangi kinleri, hangi hesaplaşmaları, hangi intikamları biriktirdiğini görmedik...

Bu konuda yeterince empati yapmadık, yapamadık...

Bunlar geçtiğimiz 10 yıl içinde dolmuş hesaplar, birikmiş acılar, öfkeler ve hesaplar olarak karşımıza çıkıverdi...

Eski haksızlıklar “mağdurlar yarattılar...”

Yıllarca eski mağduriyetlerin hesabını ödedi, insanlar...

Kurunun yanında yaşlar yandı...

Yeni mağduriyetler, yeni kinler, yeni öfkeler, yeni acılar ve yeni hesaplar biriktirdiler...”

***

-“Her yeni öfke, kin ve intikam, yenisine davetiye çıkartır...

İstikbali rehin alır...

Yeni intikamlara toplumu gebe bırakır...

Pazar gecesinden itibaren, “geçmişin hesaplaşmasının değil, geleceğin intikamsız sinerjisini yaşamak istiyorum...”

Sonuçlar nasıl çıkarsa çıksın, Pazartesi’nden itibaren hayatın; yeni, temiz, kin ve intikamdan uzak, sinerji dolu bir dönemin başlangıcı olmasını diliyorum...”

Haberin Devamı

***

Cuma gecesi, İstanbul’da Social Business Clup isimli işkadını ve işadamı seçkin bir topluluğa Etiler’in ünlü bir restoranında, yaptığım konuşmada bunları söyledim...

Büyük işadamları, siyasetçiler, doktorlar, avukatlar, finansçılar, CEO’lar; CFO’lar vardı Social Business Clup üyeleri arasında...

***

İki buçuk saate yakın sürdü konuşma ve soru cevaplarla dolu keyifli buluşma...

Uzun zamandır kişisel çalışmalarımdan dolayı, “önemli saydığım buluşmaları” gerçekleştiremiyordum...

Sevgi dolu, espri yüklü, birbirini anlayan ve anlamaya çalışan insanların, empati ve medeniyet dolu buluşmasıydı geceki buluşma...

Nicelerinin bütün bir ülkeyi kaplayacağı günlerin bir an önce gelmesini diledik hep beraber... Her siyasi görüşten insan olarak...

*****

KADINLAR VE HESAPLAŞMANIN TÜRKİYE’DE ŞİDDETLİ OLMASININ TEMEL NEDENİ...

İntikama hamile kalmak...

-“Kadınların hayatın zirve noktalarında olmadığı, sadece erkeklerin arkasında olduğu toplumlar; “hesaplaşmaları çok ağır yaşarlar...”

Haberin Devamı

***

-“Erkek yerine kadın toplumsal hayatın zirve noktalarında ve karar mekanizmalarında etkin olduğunda, “hesaplaşmalar bu derece, ağır, kronik, ideolojik ve yok edici” olmazlar...”

***

-“Çünkü kadın ideolojik, değil

egsiztansiyalisttir...

Her şart altında varolmaya çalışır, bundan dolayı esnektir...

Yaşamı ağırlık yapmadan yaşamak zorundadır...

Dünyaya can getirir, can besler, can büyütür...

***

Kadının “çocuk yetiştiren” genetik kimliği, savaşarak öldürmeye değil, esneyerek ayakta kalmaya koşullanmıştır...

Erkeğin; ideolojik bağnazlıklarının kör kuyularındaki; ego çatışmaları yerine, yaşamı ayakta tutmaya yönelik esneklikler peşindedir; kadın...

***

-“Ortadoğu coğrafyasında kadın; erkeği etkileyecek konumda bulunur, ancak “kendi adıyla ve imzasıyla kadın olarak karar mekanizmasında” bulunmaz...

Kadının karar mekanizmasında birebir etkin olduğu durumlarda, yaşam daha esnekleşecek, hayat daha yaşanabilir olacaktır...

Haberin Devamı

Kadının varlığını “erkek üzerinden hissettirdiği” durumlarda ise, kadın kendini gizlemek zorunda kaldığı ve adının sorumluluğunu almadığından, daha “sert ve acımasız” davranır...

Nasıl olsa, işler erkeğin üzerinden yürümektedir ve kendisi birebir sorumlu değildir...

Oysa kendi sorumlu olduğu anlarda ve şartlarda, kadın; “hayatı esnekleştirecek, yumuşatacak ve ölümcül hesaplaşmalara karşılıklı girmekten kaçınacaktır...”

***

Bunları da söyledim, Social Business Clup’un yemeğinde... Kadın üzerine... Ve kadının açıktan etkin değil, erkek üzerinden etkili olduğu bizim gibi toplumlar üzerine...

*****

“HESAPLAŞMANIN ACIMASIZLIĞI; ÇOCUKLUKTA SORULAN HESAPLARDIR...”

-“Çoğumuza çocukluk yıllarında, ‘Şunu şöyle şöyle yapmazsan, başına gelecekleri görürsün...’ denir...

İntikama hamile kalmak...

İstendiği şekilde davranmazsak, ‘başımıza büyük cezaların’ geleceği söylenir...

Bu bizim çocukken, büyüklerimiz tarafından ‘tehdit’ yoluyla adam edilmeye çalışıldığımızın göstergesidir...”

***

-“Çocuklukta öğrendiğimiz ‘tehdit mekanizması’ büyüdüğümüzde, rakiplerimize, düşmanlarımıza, çevremizde bizim gibi düşünmesini istediklerimize yönelik, bir “cezai yaptırım” halini alır...”

Haberin Devamı

***

-“Çocukluktaki ‘ceza tehdidiyle adam edilme’ ezberimiz, büyüdüğümüzde ‘tehdit yoluyla çevremizi adam etme ritüeline’ dönüşür...

Çocuklukta, çoğunlukla bizi korkutarak, tehdit ve şantaj yaparak ‘adam’ etmeye çalışırlar...

Büyüdüğümüzde, çocuklukta öğrendiğimiz ezber, tek yöntem olarak devreye girer...

Biz de kendimiz gibi düşünmeyenleri, davranmayanları, ‘ceza ve tehdit’ yoluyla yola getirmeye çalışırız...”

***

-“Türkiye’de, herkesin birbiri hakkında dosya tutması, belge biriktirmesi, cezaevi süreci işletmek için kumpas kurması, kaset hazırlaması, şantaj için malzeme toplaması hep bu çocukluk ezberinin sonucudur...

Bunu yok etmek, ancak “özendirici metodlarla, insan eğitiminin” yeşerdiği toplumlarda mümkün olur...

Çocukları; korkutma, sindirme, cezalandırma metodları, gelecekte, bütün toplumun birbirini sindirme, korkutma ve cezalandırma amacıyla şantajlara yönelmesine neden olur...”

Bunları söyledim ve söyleşiyi bitirdim...

Gece biterken, mutlu olduğumu hissettim...

Huzurluydum...

Eve gittim;

çocuklarıma sarıldım...

Ve uyudum...

DİĞER YENİ YAZILAR