Devlet Bahçeli 'AKP-CHP koalisyonunu kurduruyor...'

Devlet Bahçeli’yi dikkatle analiz ettiğimde; MHP liderinin “Türkiye Cumhuriyeti’nin en nirengi ve hassas anlarında, ‘devlet aklının’ ilginç bir tezahürü ve sembolü” olduğunu görüyorum...

***

Abdullah Öcalan’ın bugün gördüğü “saygı”ya bakarak, 15 yıl önceki, Apo’nun durumunu anlayamazsınız...

Apo’yu o günlerde “asmayı istemeyene vatan haini” gözüyle bakılıyordu...

Devlet Bahçeli gibi “Türkiye’nin en milliyetçi kesimlerinin, komandolarının, ülkücülerinin önderinin bu tabloda yer almaması”

tersine tabloyu ortadan kaldırmanın siyasi zeminini hazırlaması, kolay unutulmayacak bir hareketti...

Devlet Bahçeli AKP-CHP koalisyonunu kurduruyor...

***

İkinci olay, daha büyük bir siyasi ittifaka karşı bir hareketin adıydı...

Ecevit’in DSP’si “hastalığı gerekçe gösterilerek” dağılmış; YTP (Hüsamettin Özkan, Kemal Derviş, İsmail Cem’den oluşuyordu)-ANAP-DYP koalisyonunun kurulması için bütün şartlar hazırlanmıştı...

O dönemin en etkin siyasi tanıklarıyla çok sonraları karşılaşıp, ilk ağızdan bütün olanları dinlemiştim...

***

Devlet Bahçeli; iktidardan vazgeçmek ve kendisinin ne olacağını bilemediği bir erken seçime gitmek pahasına, bildiğini okumuş ve Türkiye’yi yeni bir siyasi döneme yönlendirmişti...

Haberin Devamı

***

Dün akşam; Devlet Bahçeli’nin koalisyon kurmak için öne sürdüğü kırmızı çizgilere bakınca gülümsemeye başlıyorum...

Bahçeli şöyle diyor:

-“Yolsuzluklara bulaşan herkesten hesap sorulması...

Çözüm süreci denilen sürecin kesilmesi...”

-“Ne yolsuzluklara bulaşanlarla, ne de uluslararası planlarla hareket etmeyeceğiz...”

***

Devlet Bahçeli’nin söylediklerinin esas anlamı şu:

-“AKP’yle hükümet kurmayız...

‘HDP’nin içinde olduğu veya dışarıdan destek verdiği’ süreçlerin içinde olmayız...

Öyle bir koalisyon hükümetinde de yer almayız...”

O zaman ne istiyor Bahçeli diye düşünebilirsiniz...

Onu uzun zamandır izleyen bir kişi olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim...

Devlet Bahçeli; adım adım AKP ile CHP’nin “büyük koalisyonda” buluşmasının siyasi zeminini hazırlıyor...

***

Anahtar konumundaki MHP’yi, bilinçli olarak koalisyon dışında tutarak...

Geriye kalan tek “koalisyon alternatifini harekete geçiriyor...”

Haberin Devamı

O da “büyük koalisyon” dedikleri AKP-CHP koalisyonudur...

“Devlet”in aklı dedikleri bu olsa gerek...

1999’DA APO’NUN ASILMA KAMPANYASINA PRİM VERMEYEN DEVLET BAHÇELİ’NİN OYNADIĞI ROL...

İtiraf etmeliyim ki;

İlk gençlik yıllarımdan beri, “Kerkük’lü babamın, bütün hemşehrileri, çocukluk arkadaşları ve eski dostları; Milliyetçi Hareket Partisi’nin doğal bir ferdiyken, “Kerkük’lü olmak; MHP’li olmak için yeterli koşul sayılırken”, ben MHP çizgisinin çok uzaklarında bir hayat yaşıyorum, çok dışında bir hayat kuruyorum...

MHP’ye hiç oy atmıyorum...

Bir mesafeyle belirtmek gerekirse, “tek tek çok sevdiğim dostlarım MHP’li olsalar da” siyasi olarak o dünyanın hep çok uzağında yaşıyorum...

Devlet Bahçeli AKP-CHP koalisyonunu kurduruyor...

***

Ancak benim bu sözünü ettiğim kişisel gerçeğim; yıllardır içimde biriktirdiğim Devlet Bahçeli’yi güvenilir bir lider bulma katsayımın her geçen gün artmasının önüne geçmiyor...

Devlet Bahçeli çok farklı bir MHP Genel Başkanı oluyor...

Hiç olmayacak yerlerde; “büyük riskler göze alarak”; bir dönem şiddete bulaşmış partisini “kan dolu dehlizlerin girdabından çekip alıyor...”

Haberin Devamı

***

1999 yılında Abdullah Öcalan Türkiye’ye iade ediliyor...

O gün “Abdullah Öcalan’ın hiç vakit kaybetmeden asılmasını isteyenlerin sayısı” Türkiye’de ezici çoğunluk oluyor...

Bu siyasi zemin üzerine politika yapmaya karar verecek bir Devlet Bahçeli’nin önünde hiçbir güç duramayacak o günlerde...

***

Devlet Bahçeli; “Abdullah Öcalan’ı idam etme kararı almayan” siyasi rakiplerini, bitirebilir, kendisi için önüne geçilmez bir popülarite sağlayabilir o sırada...

Ama Bahçeli bunu yapmıyor...

Fırsat tepmek denirse fırsat tepiyor ve siyasetini “Apo’nun idamı üzerine kurmuyor...”

Bir zamanların militan komandoları; “ülkücü gençlik” bir hareketiyle ortalığı toza dumana katacakken, o “itidali” seçiyor...

Bahçeli “olmayacak derecede sakin davranıyor...”

***

MHP liderliğinden önce “devlet adamlığının” geldiğini gösteriyor ve Türkiye Apo’nun iadesi esnasında çıkabilecek bir fırtınayı, hatta kasırgayı kazasız belasız atlatıyor...

Haberin Devamı

BAHÇELİ 2002’DE İKTİDARDAYKEN HÜKÜMETİ BOZUYOR, ERKEN SEÇİME GÖTÜRÜYOR...

Devlet Bahçeli, ikinci beklenmedik büyük siyasi çıkışını, “hiç kimselerin tahmin edemediği bir anda ve konjonktürde” veriyor...

MHP; 2002 yılında ANAP ve DSP ile koalisyon halinde, iktidarda Türkiye’yi yönetiyor... Siyasi aktörlerin; kendisinden gizli; bir DYP-ANAP-Yeni Türkiye Partisi (Hüsamettin Özkan, Kemal Derviş, İsmail Cem) kurmaya hazırlandığını görüp; koalisyondan aniden ayrılıyor ve Türkiye’yi zorunlu erken seçime götürüyor...”

***

Türkiye için yapılan siyasi planların bütünüyle altüst olduğu, kimselerin beklemediği bir siyasi çıkış oluyor bu...

Devlet Bahçeli kendisinin ve partisinin iktidardan düşeceğini bile bile, içinde yer aldığı koalisyonu bozuyor ve Türkiye’yi erken seçime götürüyor...

***

Üç ay içinde gidilen erken seçimleri AKP kazanıyor ve Türkiye’yi 13 yıl AKP idare ediyor... Devlet Bahçeli; bir kez daha hiç kimsenin tahmin etmediğini yapıyor ve Türkiye’deki bir kesimin siyasi planları boşa çıkarıyor...

Buna karşın; AKP hiç beklemediği bir anda iktidara yürüyor 3 Kasım 2002’de...

“DEVLET”İN AKLI...

Devlet Bahçeli; sanki adının üzerindeki “Devlet”in hakkını vermek istercesine “Bir parti liderinden çok, bir ‘devlet aklı ve adamı” kimliğiyle çıkıyor karşımıza yıllardan beri... Şiddete bulaşmış yüz binlerce genci, şiddet sarmalından çekip almak, Batı’lı radikal milliyetçi partilerin yabancılara karşı göstermediği akil davranışları, Apo olayında bile göstermek, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP’yle Ekmeleddin İhsanoğlu isminde birleşip tek aday çıkartmak...

Bu siyasi nokta atışlarına baktığınızda Devlet Bey’in “Devlet gibi bir adam” olduğunu anlamamak için aptal olmak lazım... Devlet Bahçeli; “devletin önemli bir kesiminin aklı olan akil bir kimlik...” Siyaseti okumak, görünenin içindeki görünmeyeni ortaya çıkartma sanatı değil mi?..

DİĞER YENİ YAZILAR