Tamer Korkmaz; “rakibi Ernie Terell’i ringde yumruklarıyla döverken;
-“Söyle!.. Benim adım ne?..” diye haykırdığını yazıyor Muhammed Ali’nin...
Rakiplerine ve hayata karşı iddialı görünen; halini uzun yıllar kendime örnek alıyorum...
***
Onu “asrın maçı”nda Joe Frazier’a karşı seyrettiğimde; 12 yaşındayım...
Ringe çıktığı andan itibaren,
“En büyük benim!..” diye haykıran adamın;
Sempatik yüzü...
Dinini değiştirerek aldığı Muhammed Ali ismi...
Kelebek gibi uçan; arı gibi sokan boks yapma stili...
Vietnam’da Amerika’nın savaşına katılmaması;
-“Benim onlarla bir sorunum yok ki niye savaşayım?..” deyip; askere gitmeyi reddetmesi...
Bu olay yüzünden zorla şampiyonluğunun elinden alınması...
Beni derinden etkiliyor...
Haksızlığa isyan ediyorum; Muhammed Ali’yi bütün duygusallığımla desteklemeye bayılıyorum...
***
Frazier’la yapacağı asrın maçını kazanabilmesi için, 05.30’da başlayacak maça geceden, dualar ediyorum...
***
Geceleri geç saatte televizyon seyretmeme izin vermeyen annecikle babacık; Muhammed Ali’nin maçını sabah 05.30’da kalkarak seyretmeme ses çıkarmıyorlar...
Onlar da seyrediyorlar...
***
O güne kadar hiç yenilmemiş Muhammed Ali...
Üç buçuk yıl boks maçlarına çıkmıyor elinden şampiyonluğu ve lisansı alındığı için...
Yeterince hazır değil...
Karşısındaki; onun yokluğunda dünya şampiyonu olmuş bir boksör...
***
Annecik ve babacıkla seyrettiğimiz o maçı, Muhammed Ali hayatında ilk kez kaybediyor...
Yıkılıyorum...
Bir süre sonra Ken Norton’la maç yapıyor; onu da kaybediyor...
***
Muhammed Ali’nin artık “bittiği” söyleniyor...
Hayatın “adaletsizliğine” kahroluyorum...
***
Türkiye’de insanlar; Amerika’nın Vietnam savaşına katılmadı diye, boks şampiyonluğu elinden alınan Muhammed Ali’nin ünvan maçını kaybetmesini içine sindiremiyor...
***
Her yerde matem havası esiyor...
Ali boks ringinde kaybederken; mazlum milletler ve halklar nezdinde kazanmaya başlıyor...
***
Şampiyonluk Joe Frazier’e giderken; gönüllerin ve mazlum insanların kalbinin ibresi Muhammed Ali’yi gösteriyor...
Ali; Frazier’e karşı kaybettiği asrın maçında “asrın efsanesi haline dönüşüveriyor...”
“BEN EN BÜYÜĞÜM...” (2)
“Ben en büyüğüm...” şiarını söylemesinin altında; hayatın; en acımasız, en gaddar darbelerini yemiş olmasının yattığını kestiremiyorum o sırada...
12 yaşındayım; çok gencim; hayatı anlayabilmek ve sözlerin altını okuyabilmek için...
“İddialı olmanın güzel bir şey olduğu” sonucunu çıkartıyorum Muhammed Ali’nin konuşmalarından...
***
Oysa çıkartmam gereken ders;
Bir insanın dünya şampiyonu olsa bile kurulmuş sisteme ve toplumsal ezbere karşı; yalnız başına bir mücadeleye girişmesinin; çok ağır bir bedeli olacağı gerçeği...
Derin güçlerin bu direnişin acısını onun burnundan fitil fitil getireceği hakikati...
***
Muhammed Ali gibi dünyanın gelmiş geçmiş en iyi boksörünün üzerine “gaddar, ve acımasız linçlerle gidiyor” o günlerin Amerika’da kurulu düzeni...
Rakiplerinden yemediği yumrukları, sistemden yiyor Muhammed Ali...
***
Tamer Korkmaz; “Benim Adım Ne” isimli kitabında; o günlerde; “Amerika’da boks, siyahi bir müslümanın elinde olacağına; Mafya’nın elinde olsun daha iyi” sözünün, açıktan söylendiğini yazıyor...
***
Yıllar sonra yapılan Ali filminde; Muhammed Ali’nin linç edilmesine karşı Yüksek Mahkeme’de tek bir üyeyle başlayan direnişin zaman içinde nasıl bütün üyeleri adım adım kapsadığını izliyorum...
Tanrı’ya, hayata ve iyiliğin önünde sonunda kazanmasına şükrediyorum...
7’YE 1 ALEYHİNE OLAN BAHİSLERİ, 8. RAUNDDA NAKAVT EDEN ADAM...(3)
Hayatta yetenekli, ancak bağımlı olmayı reddeden, ezber bozan, yalnız ve tek kişilik kahramanlıkların; “acıklı ancak son kertede adil” bir öyküsüdür Muhammed Ali’nin öyküsü...
***
İlk hayal kırıklığımın üzerinden üç yıl geçiyor;
Üç yıl boyunca pes etmiyor çalışıyor ve 1974’de Joe Frazier’ı nakavtla yeniyor Muhammed Ali...
Rahatlıyorum...
Ancak karşısına George Foreman çıkıyor...
Bütün bahisler; George Foreman’ı; Muhammed Ali’ye karşı 7’ye 1 favori gösteriyorlar...
***
7 raund boyunca; savunmada kalıp yorduğu rakibini; 8. raundda aniden çıkarttığı yumruklarla nakavt ediyor Muhammed Ali...
Dünya Ağır Siklet Boks Şampiyonu oluyor yeniden...
Elinden zorla alınan şampiyonluğu, yıllar sonra ringde yumruklarıyla kazanıyor...
MUHAMMED ALİ; TANRI’NIN DÜNYADAKİ EN ÖNEMLİ MİSYONERLERİNDEN BİRİ...(4)
Muhammed Ali’nin dün Hakkın rahmetine kavuşan 74 yıllık hayatı; “inancın, yeteneğin, emeğin, iyiliğin, dürüstlüğün ve özgür kişiliğin” ne yapılırsa yapılsın gün gelip yeniden zirveye çıkacağını anlatan bir hayat hikayesidir...
***
İnsanların birbirlerine reva gördükleri gadrin ve zulmün ötesinde; Tanrı’nın başka bir düzeni ve adil bir hesabı olduğunu anlatan yüce bir örnektir...
***
Yediği yumruklar sonucu parkinson olduğu sanılır Muhammed Ali’nin...
Oysa yediği yumruklardan değil; yediği darbelerden parkinson hastalığından muzdarip olmuştur Muhammed Ali...
***
İki kere kaybettiği, kaybettirildiği şampiyonluğunu üç kez yeniden kazanan tek boksördür... Tanrı’nın “dünyaya güzeli ve adili anlatması için gönderdiği misyonerlerinden biridir Muhammed Ali...” Dün itibariyle Tanrı; 74 yıldır dünyada tuttuğu en önemli misyonerlerinden birini yanına almış bulunuyor... Muhammed Ali’nin öyküsü bunu anlatıyor...
***
Müslümanlığı seçen Muhammed Ali’nin Müslümanlar için mübarek ayın arefesinde Tanrı katına çıkması ise bir tesadüf değildir; tabiatıyla...