Cinsellikten keyif alamayan, haz duymayan, arzu ettiği zevki yakalayamayan çiftlerde birbirini suçlama sık görülüyor. Oysa bu sorunlar bazen kadın ve erkek cinsel anatomisindeki, fizyolojisindeki farklılıklardan kaynaklanıyor. Bu farkları bildiğinizde eşinizle cinsel iletişiminiz güçleniyor, daha keyifli bir cinsel rutine kavuşuyorsunuz.
Kadında duygusal yakınlık ön planda
¦ Kadın ve erkeklerin cinselliğe bakışı pek çok açıdan değişiklik gösteriyor. Öncelikle kadın cinselliğinde psikoloji ve duygular çok ön planda. Birçok kadın için cinsellik yatak odasından çok önce başlıyor. Romantik sözler, duygusal bir yaklaşım kadınları cinsel olarak motive ediyor. İlişkisinde bu yakınlığı bulamayan kadınlar için cinsellikten alınan tatmin de azalıyor. Hatta bazı çalışmalara göre kadın beyninin cinselliğe hazır hale gelmesi yatak odasından çok önce başlıyor. Özellikle sözel iletişim kadın cinselliğinde önemli. Bazen bir iltifat, bir mesaj, bir sohbet cinselliğe hazırlayıcı olabiliyor. Tam tersine ilişki çatışmaları, iletişim sorunları, günlük stresler cinsel sorunlara zemin hazırlıyor. Bunun yanında, kadınlar çoğu zaman evlilik hayatına cinsel bilgi eksikliği içinde giriyorlar. Kendi cinselliklerini eşle keşfediyorlar. Dolayısıyla, çoğu zaman eşlerinin cinselliği başlatmasını ve sürdürmesini bekliyorlar. Eşlerinin içgüdüsel olarak kendisinin düşünce ve isteklerini anlamasını arzu ediyorlar. Bu durum ise eşlere performansta başarılı olma baskısı şeklinde yansıyabiliyor.
Erkeklerde cinsel içgüdüler devrede
? Erkeklerde cinselliğin fiziksel yönü biraz daha ön planda oluyor.Erkekler eşlerinin neden bu kadar uzun bir hazırlığa ihtiyaç duyduğunu anlamakta zorluk çekebiliyor. Yine erkek vücudu kadınlara göre cinselliğe daha hızlı hazır hale geliyor ve daha direkt uyarılıyor. Kadınların erkeklere göre tatmin süresi 2-3 kat daha uzun. Üstelik her kadın her ilişkide spontan şekilde orgazm olamayabiliyor. Bazen bu fark erkeklerde stres yaratıyor. Kendileri gibi hızlı uyarılmayan veya hızlı orgazm olmayan partnerler erkeklerin kendilerini yetersiz görmesine yol açabiliyor. Bu durumda erkek bu farktan dolayı eşini suçlayabiliyor.
Falcılık yapmayın, hislerinizi partnerinizle paylaşın
? Cinsel sorunlar karşısında da erkek ve kadınların farklı tepkiler verdiğini görüyoruz. Örneğin eşi sertleşme problemi yaşayan bir kadın “Artık beni beğenmiyor”, “Ona yeterince çekici gelmiyorum” veya “Galiba beni aldatıyor” şeklinde düşünebiliyor. Eşinde erken boşalma problemi olan bir kadın ise “Ne kadar bencil, hep kendi zevkini düşünüyor” diye düşünerek öfkelenebiliyor. Eşi isteksizlik yaşayan bir erkek reddedilmiş hissederken, eşinde orgazm şikayeti olan bir erkek kendini yetersiz hissedebiliyor.Oysa cinsel sorunlar sadece psikolojik problemler değildir. Bu nedenle kendi kendine falcılık yapmamak, bu sorunların altında ciddi organik problemlerin de yatabileceğini bilmek gerekiyor. Israrcı olarak devam eden cinsel sorunlarınızda partnerinizle suçlamadan, eleştirmeden, kırıcı olmadan konuyu konuşmak, hislerinizi paylaşmak sonra da bir tedavi arayışına gitmek şart!
Psikolojik olmayabilir
Cinsel sorunlar sadece psikolojik problemlerden kaynaklanmayabilir. Tedavi olmaktan korkmayın.
Cinsel sorunlar ortak probleminizdir
? Unutmayın, mutlu çiftler ‘benim sorunum’ veya ‘senin sorunun’ değil ‘bizim sorunumuz’ diyebilen, ilişki ve cinsel sorunlarını çözebileceğine inanan çiftlerdir. Biz de artık birçok cinsel sorunda çifti birlikte değerlendiriyor ve birlikte tedaviye alıyoruz. Özellikle eşi destekleyici olan kişilerde tedavi süreci hem kolaylaşıyor, hem de hızlanıyor. Cinsel sorunları bireysel sorunlar olarak gören, partnerini suçlayan, tedaviye katılmak istemeyen, “Bu senin problemin, sen tedavi ol” anlayışıyla hareket eden çiftlerde ise evlilik ve cinsel sorunların tedavisi güçleşiyor. Oysa artık her cinsel sorunun bir çözümü vardır. Önemli olan partnerinizle birlikte hareket etmeniz ve cinsel sorunlar ilişkinizi etkilemeden çözüm arayışına gitmenizdir.
Haberin Devamı