Testosteron düşüklüğü yalnızca cinsel hayatı olumsuz etkilemiyor. Genellikle 30'lu yaşlarda başlayan bu problem enfeksiyondan kalp hastalıklarına pek çok hastalığa da sebep oluyor.
Erkeklik hormonu olarak bilinen testosteron genelde hep androlojik sağlıkla birlikte anılıyor. Andropoz, azgın teke sendromu, orta yaş krizi, performans kaybı gibi konularla gündeme geliyor. Ancak testosteron sadece erkek sağlığıyla ilgili değil. Kalp sağlığını, damar sağlığını hatta kilo dengesini bile etkiliyor.
30'lu yaşlardan sonra dikkat
Testosteron düşüklüğü erkeklerde otuzlu yaşlardan itibaren başlayabiliyor. Bazı enfeksiyon hastalıkları (örneğin kabakulak), bazı hormon hastalıkları, travmalar testosteron üretimini daha erken yaşlardan itibaren de düşürebiliyor. Ancak bu faktörler olmasa bile testosteron yaşa bağlı olarak azalıyor. Sonuçta özellikle performans kaybına yol açıyor. Testosteron aynı zamanda kas kitlesini, yağ kitlesini, kemik yoğunluğunu, metabolizmayı etkileyen de bir hormon. Dolayısıyla testosteron düştüğünde göbeklenme, kilo artışı, metabolizma yavaşlaması, kemik erimesi gibi sıkıntılar oluşuyor.
Şeker hastalığı riskini artırıyor
Son yapılan çalışmalar testosteronun anti-diyabetik yani şeker karşıtı bir hormon olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla testosteron eksikliği şeker hastalığı riskini de yükseltiyor. Testosteron eksikliği yaşayan erkeklerin beş yıl içinde diyabet ve kalp hastalıklarına yakalanma riski artıyor. Aynı şekilde kalp sağlığını tehdit eden metabolik sendrom (modern yaşam hastalığı olarak da isimlendirilen) riski de yükseliyor.
"Testosteron düştüğünde göbeklenme, kilo artışı, ve metabolizma yavaşlaması oluşuyor."
Göbekli orta yaşlı erkekler dikkat!
Sonuçta testosteron düşüklüğünün en çok etkilediği yaş grubu olan orta yaş ve sonrası erkeklerin bu duruma dikkat etmeleri gerekiyor. Hele de kilo fazlalığı, göbeklenme, yüksek tansiyon, sigara kullanımı gibi kalp sağlığını tehdit eden başka riskler varsa testosteron seviyelerini kontrol ettirmek önemli. Testosteron seviyeleri sabah saatlerinde alınan bir kan testiyle anlaşılabiliyor. Bu noktada klinik şikayetler gözetilerek eksiklik durumunda testosteron yerine koyma tedavilerinden yararlanılabiliyor.
Testosteron takviyeleri prostatı tehdit etmiyor
Testosteron performansı ve kalbi koruyor, güçlendiriyor. Peki ya prostat üzerine olan etkisi? Uzun yıllar testosteronun prostat sağlığını tehdit ettiği düşünüldü. Ancak son yıllarda bu konuda yapılan çalışmalar bir araya getirildi ve testosteron takviyeleri prostatı tehdit etmiyor sonucu açıklandı. Hatta son günlerde yapılan yeni bir çalışmada da testosteron tedavilerinin prostatın agresif türlü kanserlerini bile artırmadığı gösterildi. Biz yine de klinikte prostat kontrollerimizi aksatmıyoruz. Sonuçta ürolojik ve androlojik sağlıkta prostatı, böbrekleri, mesaneyi, idrar yollarını, üreme gücünü ve cinsel performansı birlikte ele alıyor ve tüm sistemleri koruyacak şekilde tedaviyi düzenliyoruz. Prostat-kalp ve testosteron üçgeninde herkes kazançlı çıkıyor!