Bazen “Ah eski günler” derken buluyorum kendimi. Bu cümleyi her kullandığımda da yaş aldığımı hatırlıyorum. Her şeyin ışık hızıyla değiştiği dünyada, Türk televizyonları da bu değişimden nasibini aldı ama bu iyi mi oldu yoksa kötü mü tartışılır. Çok değil birkaç yıl önce televizyonlarda sezon olurdu. Kanallar iddialı projelerini eylül ayında görücüye çıkarırdı ve hepimizi ekrana mıhlarlardı. Bazen iyi bir proje olursa, Muhteşem Yüzyıl, Kurtlar Vadisi gibi, ocak ayında başlardı. Ama ne olduysa Türk televizyonun da sezon dönemi kalmadı. Şimdi eylül ayında bazı projeler başlıyor. Tutmazsa ekimde yedekte bekleyen devreye giriyor. O da mı olmadı ikinci yedek ocakta devreye giriyor. Bu da olumlu sonuç vermediyse şubat ve martta yeni proje geliyor. Hatta artık nisan bile sezon oldu. Haziranda sezon finali hop gelsin yaz dizileri… Seyircinin de beklentisi kalmadı. Biz yıllarca eylüle formatlanmıştık. Daha sonra iyi dizi ocakta çıkar demeye başladık. Şimdi star isimlerin dizisi martta başladı. Herhalde önümüzdeki yıllarda mart ayını bekleyeceğiz. Anlayacağınız, sezonsuz kaldık. Bence bu hayra alamet değil… Kanalların acilen eski sisteme dönmesi gerekiyor. Çünkü bir dizinin tadı eylülde başlayıp haziranda sezon finali yapmasıyla çıkıyor. Önümüzde altı ay var. Umarım kanallar bu eylül ayına iyi hazırlanırlar. Yoksa yap-boza çevirdikleri bu sistemde kimse dizi izlemek istemeyecek.
Hafta sonu önerisi Ayta Sözeri’ye gidin!
Size hafta sonu için şahane bir önerim var. Kayıp Şehir dizisinin Duygu’su Ayta Sözeri her cumartesi Etiler Club Vivon’da sahne alıyor. Sahne performansı inanılmaz. Sahnede hem sizi şarkıların duygusunda gezdiriyor, hem de efkârlandığınız anda stand-up yapmaya başlıyor. Ciddiyim, herkesle uğraşıyor. Ortaya inanılmaz komik anlar çıkıyor. Ben iki kez dinlemeye gittim. İkisinde de çok eğlendim. Şimdiden söylememin nedeni rezervasyonda geç kalmayın. Çünkü her hafta çok kalabalık oluyor. Sesiyle kulaklarınızın pasını silecek, esprileriyle güldürecek Sözeri’yi dinlediğinize pişman olmayacaksınız. Giderseniz, benim için de Sezen Aksu’dan Kaçak’ı isteyin. İnanılmaz güzel söylüyor.
Güle güle cancağızım!
Sanırım cancağızım dediğimde kimden bahsettiğimi anladınız ama izlemeyenler için açıklama yapayım. Karadayı dizisinde 65 bölüm boyunca hikâyenin ortasına oturan, çatışmanın başrolü, heyecanın ve kötülüğün daniskası ama sempatikliğiyle izleyicinin sevgisini kazanan savcı Turgut’tan bahsediyorum. Onun tabiriyle cancağızımdan… Yapmadığı kötülük kalmadı ama gidişi de ne yalan söyleyeyim üzdü. Çünkü savcı Turgut’a Yurdaer Okur hayat veriyordu. Okur, bu karakteri saf kötü bir senaryo karakterinden zaafları olan bir insana dönüştürdü. Bana kalırsa Türk dizi tarihine de Yurdaer Okur adını yazdırdı. Köprü’de, Sakarya Fırat’ta, Kılıç Günü’nde de çok iyi oyuncuydu ama Karadayı ve savcı Turgut ona gol atma fırsatı verdi. Onsuz Karadayı nasıl olacak göreceğiz ama ben cancağızımı özleyeceğim. Fakat Yurdaer Okur’u önümüzdeki sezon yine iyi bir performansla izleyeceğimden de eminim.
Televizyonlar sezonsuz kaldı
Haberin Devamı