Çarşamba günü Bebek’teydim. Milliyet Gazetesi magazin muhabiri, meslektaşım Seçkin Şenvardar’la karşılaştık. Biraz sohbet ettik, havalar güzelleştiği için Bebek’te olan ünlü isimlerin fotoğraflarını çekiyordu. Birkaç saat sonra ise Seçkin’in haber yaparken ayağının ezildiğini öğrendim. Şimdi bu olaya iki taraftan bakmak lazım. Çünkü ortada bir şiddet var. Olay, Bebek’te gerçekleşiyor. Gazetelerde yer alan habere göre; oyuncu Oktay Kaynarca, Bebek’te bir arkadaşıyla trafikteyken Seçkin Şenvardar tarafından fotoğraflanıyor. Ancak Kaynarca, arabayı üzerine sürüyor ve Seçkin’in ayağı eziliyor. Kaynarca yoluna devam ediyor. Peki, Oktay Kaynarca ne diyor? Açıklamasında; kasıtlı bir şey olmadığını ve Seçkin’in ayağının ezildiğini görmediğini söylüyor.
Geçmiş olsun Seçkin!
Oktay Kaynarca, biz gazetecilerin sevdiği ve saygı duyduğu iyi bir oyuncudur. Ancak insan düşünmeden edemiyor. Bebek’te trafikteyken ve magazin tarafından fotoğraflanırken yanlışlıkla bile olsa, birinin ayağının üzerinden arabayla geçtiğini nasıl fark etmiyor? Hadi o an anlamadı diyelim, 50 metre gitse bile Seçkin’in yere düştüğünü nasıl görmüyor? Neden arabadan inip yardım etmiyor? Durum buradan bakınca, çok insani. Sadece işini yapan bir insanın ayağını ezmek, üstelik inip yardım etmemek ne yazık ki, hiçbir insanı haklı kılmıyor. Üstelik Oktay Kaynarca şöhretli bir isim. O nedenle onun bu konuda daha hassas ve topluma örnek bir tavır sergilemesi gerekiyor. Zira, bugün Türkiye’nin en yüksek reyting alan dizilerinden biri olan Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisinde rol alıyor. Yani Kaynarca’yı kendisine rol model olarak alan kişi sayısı azımsanmayacak kadar fazla. Mesele; saygı meselesi. Bir oyuncu işini yaparken, yani sahnede, sinemada, dizide biz ona nasıl saygı gösteriyorsak, bir magazin gazetecisi işini yaparken ona da saygı göstermek gerekir. Ve şiddetin asla özrü olmaz. Geçmiş olsun Seçkin Şenvardar!
Taylan, Hayat Şarkısı’nın omurgası
Hayat Şarkısı dizisinin ilk bölümünü sevememiştim. Hülya’yı bu kadar kötüyken neden sevelim diye de düşünmeden edemedim. Ancak ikinci bölümden sonra dizi depara kalktı. Hülya’yı anlamaya, sevmeye başladık. Bu sezon en sevdiğim diziler arasında da yerini aldı. Cevher Ailesi’nin ev halleri gerçekten tadından yenmiyor. Ahmet Mümtaz Taylan bu dizinin tartışmasız omurgasını oluşturuyor. Çünkü olayları da o başlatıyor, ortalığı da o karıştırıyor, sonuca da o bağlıyor. Bade’yi canlandıran Deniz Altan’da dizinin dikkat çeken karakterlerinden... Önümüzdeki bölümden itibaren Hülya’nın entrikaları açığa çıkacak gibi görünüyor. Dizi daha da keyifli bir hale gelecek. Mahinur Ergun’un kalemine, Cem Karcı’nın rejisine, tüm oyuncuların duygusuna sağlık! Bu arada ilk bölümü neden sevmediğime gelince; son derece tatlı bir çocuk oyuncu olmasına rağmen Hülya’nın çocukluğunun antipatik olduğunu ve ilk bölümde gereğinden fazla yer verildiğini, hikâyeye de girilemediğini düşünüyorum. Hülya karakterinin motivasyonu ilk bölümde en azından bana geçemedi.