2015 yılında merkezinde çocukların olduğu dizilerin tutacağını iddia etmiştim. Daha doğrusu bunun için yıl söyleyemeye gerek yok. Her zaman tutar. Binbir Gece’yi hatırlayın! Oğlunun hayatını kurtarmak için Onur’la 150 bin dolar karşılığında beraber olan Şehrazat’ın yerine koymadık mı kendimizi? Üstelik sadece biz değil, neredeyse 66 ülkede izlendi Binbir Gece. Herkes Şehrazat’ı anladı. Çünkü evlat tüm dünyanın en hassas meselesi. Karagül’e baktığınızda ne görüyorsunuz. Orada da Baran değil mi ana mesele! Yine ortada bir evlat ve onu paylaşamayan ebeveynler yok mu? Gelelim geçen seneye… Yılın başıydı. Yine sektör kötüye gitmiş ve hiçbir dizi tutmuyordu. Kanal D’de Küçük Ağa dizisinin tanıtımını gördüğümde tutacağını anladım. Çünkü Türkiye’de annesi ve babası ayrılan bir çocuğun onları barıştırma hikâyesinin tutmama şansı yoktu. Bu ülkede yaşayan insanların kodunda boşanma yoktur. Evlat uğruna mutsuz bir evlilik bile sürdürürsün.
REYTİNGLERİ PARAMPARÇA ETTİ
Yılın son aylarına geldiğimizde nyine korkunç bir sezon olduğunu konuşuyorduk. Kaderimin Yazıldığı Gün başladı. Çocuğu olmayan Defne taşıyıcı annelik yöntemiyle Elif’le anlaşınca dizi bir anda reyting listesinin zirvesine oturdu. Kardeşinin sağlığı uğruna taşıyıcı anneliği kabul eden Elif’in yerine geçip sorduk. “Biz olsak ne yapardık?” Aralık ayında Paramparça geldi. Doğumda çocukları karışan ve yıllar sonra bunu öğrenen Gülseren ve Cihan’ın içinde bulunduğu durum son 3 yılın en iyi reytingi olarak sektöre döndü ve diğer dizileri paramparça etti. Son olarak aylardır bekleyen Poyraz Karayel başladı. İlk bölümde çok büyük bir hamle yapamadı. Ama işin yükseleceği çok belliydi. Zaten geçen hafta yazmıştım. Çünkü onun da merkezinde çocuk var. Dedesi tarafından babasından koparılan Sinan’ın hikâyesi bu çarşamba Güzel Köylü ve Yılanların Öcü’nü zora soktu. İkisinden de sağlam reyting aldı. Ezcümle; bu sene tutan dizilere baktığımızda görüyoruz ki, merkezde çocuk duruyorsa, hikâye sağlamsa ve izleyiciye “Ben olsam ne yapardım?” dedirtiyorsa reyting alıyor.
