Diziler izlendiği kadar yarattığı çiftlerle de inandırıcılıklarını artırırlar. Her yıl yeni başlayan diziler arasında en az bir çift o senenin fenomeni olur. O çift, dost sohbetlerinin konusu haline gelir. Bahar’la Seymen’i, Bihter’le Behlül’ü, Emir’le Feriha’yı düşünün. Onların aşkı, kavuşamaması herkesin derdi haline dönüşmüştü. O çiftlerin sahnesinde ekran karşısında izleyiciler adeta kendilerinden geçerdi. Bu sezon ne yazık ki, öyle bir çiftimiz olmadı. Açıkçası ben Çalıkuşu’nun başrolleri Kamuran ve Feride’den yani Burak Özçivit ve Fahriye Evcen’den çok umutluydum ama beklenen etkiyi yaratmadılar. İkinci favori çiftim, Yaman ve Mira’ydı. Çağatay Ulusoy ve Serenay Sarıkaya sadece gençler arasında ses getirdiler. Kayıp’ın Mehmet’i ve Özlem’i de güzel çift olacak gibi görünüyor ama hâlâ o aşka inanamadık. 2013 senesini böyle kapatacağımız belli. Bu sezon çok çift var ama kitleleri peşinden sürükleyecek bir aşk yok. Bana kalırsa, şubat 2014’te başlayacak olan, Kıvanç Tatlıtuğ ve Zeynep Farah Abdullah’ın başrollerini oynayacağı, Nermin Bezmen’in Kurt Seyt&Shura romanından ekrana uyarlanacak dizi fenomen olacak. Kıvanç Tatlıtuğ ve Zeynep Farah Abdullah ise yılın çifti olarak anılacak. Aşklarındaki çatışma, imkânsızlık ve kaçış bizi hikâyeye daha çok inandıracak. Zaten ikilinin arasındaki uyumu konuşmaya bile gerek yok. Kelebeğin Rüyası’nda da bunu test ettik. Bakalım, 2014’te başka hangi çiftleri konuşacağız?
Görüş Günü Kadınları bitmemiş
Geçtiğimiz hafta Görüş Günü Kadınları’nın yayından kaldırıldığı haberleri sosyal medyayı salladı. Ben de dizinin yapımcısı Mehmet Yiğit Alp’i aradım. Alp, “Dizi yayından kaldırılmadı. Hikâyeyi İstanbul’a taşıyoruz” dedi. Benim anladığım, eğer önümüzdeki günlerde dizi reytinglerini artırırsa devam edecek. Sosyal medyada da dizinin bitmemesi için kampanyalar başladı. Bundan sonra dizinin işi çok zor görünüyor. Aslında bu yıl konusuyla ekranda alternatif olabilecek bir işti ama yayın günü, haber sonrasında düşük reytingle başlaması, öyküye geç girilmesi diziyi eksiden başlattı. Ne diyelim, umarım hak ettiği yere ulaşır.
Blanchett ders vermiş
Geçtiğimiz gün Woody Allen’ın yeni filmi Blue Jasmine’i izledim. Sinema seyircisi Woody Allen sevenler ve nefret edenler diye ikiye ayrılır. Ben Allen’ı sevenlerdenim. Bu filmde bir kez daha gördüm ki, kadın ruhundan anlıyor. Mavi Yasemin, Cate Balanchett’ın oyunculuğuyla zirve yapmış. Nevrotik, hırslı, otoriter Jasmine’in mahvolan dünyasının içinde siz de bambaşka bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Blanchett, oynamamış adeta yaşamış. Onu izlerken nefesim kesildi. Eğer oyuncu olsaydım, onu izledikten sonra kıskançlıktan ölebilirdim. Bana kalırsa, her oyuncu bu filmi ve Cate Blanchett’ın performansını izlemeli. Çünkü adeta bir oyunculuk workshop’u gibi olmuş. Blanchett bu performansıyla da Oscar’a göz kırpmış.