Endemol Shine’ın yapımını, Ayça Mutlugil, Alev Toprakoğlu, Erkan Çıplak, Hale Çalap, Tuba Bilir’in senaristliğini, Murat Onbul’un yönetmenliğini üstlendiği Kış Güneşi dizisi salı akşamı Show TV’de başladı. Şükrü Özyıldız, Aslı Enver, Şenay Gürler, Başak Parlak, Mahir Günşıray, Hakan Boyav, Hakan Gerçek, Berrak Kuş, Gamze Süner Atay, Mehmet Esen, Buse Varol, Emre Bulut ve Okan Selvi’nin rol aldığı diziyi pazartesi sabahı ekiple birlikte sinemada izledim. İtiraf etmeliyim, sabahın 11.00’inde, aç karna beni 130 dakika bir sinema salonuna tıkayıp sıkılmadan çıkmamı sağlamak hayli zordur. Ancak Kış Güneşi’nden iyi bir duyguyla çıktım. İzlediğim hikâyede sorunlar olmasına rağmen, rejinin dili ve ritmi işin çapaklarını toparlamış ve seyirlik bir iş sunmuştu.
Hikayenin eksikleri vardı
Tabii ki, ertesi gün yayın saatinde rakipleriyle beraber değerlendirerek diziyi tekrar izledim. Öncelikle sinemadakinden çok başka bir duygusu vardı. Yine de; bu sezon başlayan işler arasında farklı ve iyi bir ilk bölüm izlediğimi düşünüyorum. Özellikle Ulan İstanbul’dan sonra yönetmen Murat Onbul’un rejisini çok merak ediyordum. Bu projede de; benden kocaman alkış ona. Ayrıca dizi için söz yazıp bestelediği ve seslendirdiği Bilinmez Hikâye şarkısına da bayıldım. Senaryoya gelince; eksik kalan yerler vardı. Birinci bölümde mutlaka öğrenmemiz gereken gerçekler vardı. Yakup neden ikizlerin babasını öldürdü? Mete Nisan’la neden mutsuz? Madem sadece 6 aydır Mete’nin ailesinin yanında yaşıyorlar, neden Leyla durumu bu kadar abartıyor? Mete ölürken neden Efe’den özür diledi? Efe Mete’nin yerine geçecek ama ailesi hakkında hiçbir şey öğrenmeden bunu nasıl başaracak? Nisan neden Mete’ye sesini çıkarmadan bu kadar tahammül ediyor? Seda Mete’yle nasıl aşka düştü?
Özyıldız muhteşemdi
Kısacası işin fakir dünyası gerçek kurulurken, zengin dünyası üzerine fazla çalışılmamış gibiydi. Bu da hikâyede boşluklar yarattı ve olaya geç girilmesine sebep oldu. Ancak bu dizide bir oyunculuk performansının altını çizmek gerekirse o tartışmasız Şükrü Özyıldız olmalı. Zira, Efe’de ne kadar sempatikse, Mete’yi o kadar sinir bozucu bir karaktere dönüştürmeyi başarmıştı. Özellikle, birbirlerine kavuşma sahnesinde Efe’de bir geçmiş olmadığı için ne kadar şaşkınsa, Mete geçmişin yüküyle o kadar acılıydı. Teknik olarak oldukça zorlu sahnenin altından kalkmanın yanı sıra, sadece sarılmayla onlarca duyguyu hissettirdi. Ben o sahnede ağladım. Oyunculuk performansıyla göz tırmalayan kimse yoktu. Herkes rolünü giyinmişti.
Death yanlış karardı
Dizinin müzikleri konusunda itirazım var. Özellikle Nisan’ın sahnelerini izlemememiz ve kanal değiştirmemiz için uğraştıklarını hissettim. Çünkü Nisan’ın müzikleri dizinin ritmini anında düşürüyordu. Mete’nin ölümünde çalan Goran Bregoviç Death şarkısı harikaydı. Muhteşem bir ağıt olduğunu kabul ediyorum. Ancak bu şarkının o sahnede kullanılması bizi o dramatik durumdan uzaklaştırdı. Nefis bir sahnede duygu değil, şarkı öne çıkmış ve ne yazık ki, sahneye hizmet etmemişti. Prodüksiyon olarak, Endemol Shine’ın diğer tüm yapımlarından düşük bir kalite vardı. Ancak bu benim hoşuma gitti. Zenginliğin Paramparça ve Kördüğüm’deki gibi abartılı gözümüze sokulmasındansa, sıradan zengin bir ailenin hayatına da tanıklık edebiliriz. Bu projeyle onu gördük.
Poyraz kitlesi izler
Dizi ilk bölümüyle kötü bir başlangıç yaptı. Tüm Kişiler’de 2.13 reytingle 28’inci, AB’de 2.04’le 23’üncü, ABC1’de 2.39’la 24’üncü oldu. Kış Güneşi reytingi ısıtmadı. Ama bunun böyle olacağı belliydi. Dizinin izleyici kitlesi; Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz ve Survivor izleyicisi. O nedenle salı zorlu bir gündü. Bu diziyi türü farklı olmasına rağmen Poyraz Karayel izleyicisinin takip edeceğini düşünüyorum. Onlar da Eşkıya izliyor. O nedenle kanalın bu hafta çok tekrarla diziyi yayınlaması, arkasında durması ve sabretmesi gerekiyor. Zamanla yükselişe geçecektir. Ama zirveye oturması zor. Efe’nin nasıl bir Mete olacağını ve başına neler geleceğini izlemek için ikinci bölümü merakla bekliyorum.