Son sözü en başta söyleyeceğim. DOT’un yeni oyunu Dövüş Gecesi’ni izlemeden oy kullanmayın. Çünkü size kendinizi tanımak için müthiş bir şans sunuyor. Oyun, 80 dakikada “Siz kimsiniz, ne kadar dürüstsünüz, neye inanıyorsunuz?” sorularının cevaplarıyla sizi yüzleştiriyor. Nasıl mı? Anlatması çok zor. Yaşamanız ve tecrübe etmeniz gerekiyor ama dilim döndüğünce, işin sihrini bozmadan anlatmaya çalışacağım. DOT’un Maçka’daki sahnesine gidiyorsunuz. Oyun başlamadan önce size kimliğiniz karşılığında bir seçim butonu veriliyor ve salona geçiyorsunuz. Sonra karşınıza sunucu Mert Öner geliyor. Elinizdeki butonları nasıl kullanacağınızı anlattıktan sonra yaşınızı, cinsiyetinizi, ilişki ve gelir durumunuzu oylamanızı istiyor. Böylece salondaki seyircinin kim olduğunu kavrıyorsunuz. Ardından da Dövüş Gecesi’ni başlatıyor ve karşınıza ellerinde sadece sayılar yazan beş aday geliyor. Bu beş adayı sadece dış görünüşlerine bakarak oylamanızı istiyor. Sonuncu olan, ki bu içerideki seyirci durumuna göre her oyunda değişiyor, mağduru oynuyor.
Sosyolojik bir deney
Beş adayın beşi de hem birbirinin aynısı hem de farklısı… Oyunda Tuğrul Tülek, Serkan Altunorak, Ece Dizdar, Gizem Erdem, İbrahim Selim oylarınıza talip oluyor. Gizem Erdem ve Pınar Töre dönüşümlü oynuyor. Dövüş Gecesi’nde sürprizler bitmiyor. Adaylar konuşmaya başladıkça ve siz sorulara cevap verdikçe fikriniz değişiyor. Başta oy verdiğiniz kişiyi 10 dakika sonra eleyip oyunun dışına atabiliyorsunuz. Her şey o akşam, o salondaki seyircinin seçimlerine bağlı… O nedenle oyunun onlarca kombinasyonu var. Her oyuncuya çok büyük yük düşüyor. Sırayla elenen adaylardan sonra kazanan aday, yine bir seçimle kendiniz gibi düşünmeyenler için bir karar vermenizi istiyor. Sonuç, hem şaşırtıcı hem de büyük bir tokat atıyor. Çünkü ona da siz karar veriyorsunuz. Oyunun sonunda kendi seçimlerinize kızabilirsiniz. Açıkçası ben dört kez adayımı değiştirdim. Oyun çıkışı kendimi fikri çabuk değişen seçmen ilan ettim. Ama bu oyunu bir kez izlemek yetmez. Her seferinde başka bir eğlence, başka bir yüzleşme, başka bir tecrübe… Oyun Belçikalı yazar Alexander Devriendt’e ait. Aslında Dövüş Gecesi bir oyun değil, sosyolojik bir deney, bir seçim simülasyonu. Ana fikri de, demokrasi sisteminin artık çökmeye yüz tuttuğu… Bence seyircinin aklına şu fikri düşüyor: Mazlumu zalime dönüştüren sistemde, demokrasi aslında çoğunluğun zorbalığı mı? Dövüş Gecesi’ni çarşamba, perşembe, cuma, cumartesi 21.00’de DOT’ta izleyebilirsiniz.
BURÇİN VE MUSTAFA ÂŞIK OYNASA…
Merhamet, çarşamba akşamı Narin ve Deniz’in ölmesiyle son buldu. Çok merhametsizce bir final oldu. Şaka bir yana, izlemekten çok keyif aldığım bir diziydi Merhamet. Özellikle Deniz ve Narin’in arkadaşlığı ilk bölümde içimize işlemişti. Beni dizide en çok etkileyen, dostluğun olmadığı bu dönemde ölümüne dost olan bu iki kadının serüvenlerini izlemekti. Finalde de ölüme birlikte gittiler. Merhamet’te hem güzel bir hikâye, hem de şahane oyunculuklar izledik. Ama ne yalan söyleyeyim, Deniz ve Sermet’in aşkını izlemeye doyamadık. Dizinin fanları da doyamamış olacak ki, Burçin Terzioğlu ve Mustafa Üstündağ ikilisini yeni bir dizide âşık olarak izlemek istiyorlar. Bence de yine derinliği olan bir hikâyede bu ikiliyi izlemek çok zevkli olur.