Bu sezon önceki yıllara göre ekranlarda çok daha farklı bir mücadele yaşanıyor. Eskiden yeni sezon dizileri gün birinciliğini kazanmak için yarışırdı. Ama bu sezon Hülya Avşar’ın tabiriyle “Şampiyon belli, ikinci kim?” Bu sezon başlayan her yapım ikinci olmak için çabalıyor. Yeni başlayan diziler arasında 1-24 Ekim tarihleri arasında reyting verilerine göre Medcezir dışında birinciliği gören hiçbir dizi yok. Medcezir’de Tüm Kişiler ve AB grubunda değil, genellikle sadece AB’de birinci olabiliyor. Ekranda zirveye oturan yapımlar önceki sezonun işleri ya da yarışma programları… Peki, neden böyle oldu? Bu sezon Osmanlı’dan gençlik sorunlarına, zengin-fakir çatışmasından intikam hikâyesine kadar yine 32 kısım tekmili birden konular işlendi. Fakat yapılan her yapım hep bir öncekini hatırlattı. “Televizyon izleme eğilimi azaldı mı, bu tip hikâyelere ilgi bitti mi?” gibi konuları araştırmak akademisyenlerin işi ama benim birkaç tespitim var. Türk izleyicisi bu sezon ekranda ne görmek istiyor?
Aşk ilk sırada
İlk sıraya aşkı koyacağım. Yüzyılın çözülemeyen sorunu aşk sinemada, edebiyatta olduğu gibi dizilerde de çok rağbet görüyor. Ama bu sezon aşkla bir derdimiz var. Ekrana gelen dizilerdeki aşklara inanmıyoruz. Yaratılan aşk çatışmaları gerçekçilikten uzak. Bu da bizim o duyguya girmemizi ve o aşkı takip etmemizi zorlaştırıyor. Aşkı kalbimize ve beynimize kodladığımız halini ekranda göremiyoruz. Zengin olmak için aşkını satılığa çıkaran bir kadın, hırsları için fakir bir kadını teknesine çağıran adam, oğulları iktidara gelsin diye padişahın ölmesini isteyen kadın bize aşktan çok bir an önce zengin olup yırtma duygusunu hatırlatıyor. İçimizdeki saflığı kaybetme duygumuzla yüzleşmek de işimize gelmiyor.
Gizem kayboldu
Bana kalırsa bu sezon oyuncularla da derdimiz var. Ekranda sürekli aynı isimleri arz-ı endam ederken izliyoruz. Bugünün koşullarında, magazin hayatımızın vazgeçilmez bir parçasıyken o dizileri sırtlayan pek çok ismin bize anlattığı hikâyeye inanmıyoruz. Çünkü bizim için gizemli değiller. Hayatlarının neredeyse her anını ezbere biliyoruz. O nedenle canlandırdıkları karakterlerle empati kuramıyoruz. Eskiden oynadıkları karakterlerle anımsadığımız oyuncuları şimdi kendi adlarıyla tanıyoruz. Bu bir yandan iyi bir gelişme gibi görünse de, diğer taraftan o karakterlere inanmadığımızın en net göstergesi. Gelelim üçüncü ama en önemli soruna… Bu sezon başlayan dizilerin senaryolarında da gizem yok. İlk bölümü izlediğimiz anda, gelecek 13 bölüm neler olabileceğini tahmin ediyoruz. Çünkü 3-5 sene önce izlediğimiz hikâyenin aynısı görüyoruz… Sonunu bildiğimiz ve defalarca izlediğimiz bir hikâyeye de burun kıvırıyoruz.
Farklı anlatım deneyin
Dünyada zaten işlenebilecek 50 konu var. Dolayısıyla yepyeni bir şey denemekten bahsetmiyorum. Mesela Aşk-ı Memnu’nun da sonunda ne olacağını biliyorduk ama heyecanı ve merak duygusunu hep yüksekte tuttular. Sonuçta iki sezon dizinin tiryakisi olduk. O nedenle önerim, madem benzer konuları işliyorsunuz, bari farklı bir anlatım yolu, değişik bir dil kullanın. Seyirciyi bildiği bir hikâyede bile heyecanlandırmayı deneyin. O zaman kaybettiğiniz seyirciyi yeniden ekrana çekebilirsiniz.
İzleyici ekranda ne görmek istiyor?
Haberin Devamı