Geçtiğimiz pazar akşamı Zorlu PSM’de Hugh Jackman’ın gösterisine gittim. Geçen sefer hastalandığı için iptal edilmişti. Bu defa kaçıramazdım. Cuma ve Cumartesi akşamlarını düğünlerde geçirdiğim için Jackman’a gitmek benim için balayına çıkmak gibi oldu. Öncelikle Zorlu PSM’nin şahane bir salon olduğunu söylemeyim. Türkiye’de daha fazla sahneye ihtiyacımız var. Gelelim, Hugh Jackman’a... Saat tam 21.00’de sahnedeydi. Bu dakikliği çok seviyorum. Sahnede son derece sempatik, kompleksiz ve rahattı. Bir metne bağlı olarak konuşuyordu ama doğaçlama yapmadan da duramıyordu. İlk yarı bize çocukluğunu, ailesini ve eşine duyduğu aşkı anlattı. Tabii ki söylediği şarkılarla... Açıkçası eşine şarkı söylemeden önce söylediği sözler etkileyiciydi. “Biz Avustralyalılar kurallara uymayız. Kuralları yok sayarız. Uyduğumuz tek kural; mutlu eş mutlu hayattır” dedi ve New York’taki eşine “Seni çok özledim” diyerek şarkı söyledi. Hey Türk erkekleri ders alın!
Bora Uzer’le düeti muhteşemdi
İlk yarı güzeldi ama zirveyi ikinci yarıda yaptı. Hem dans gösterisi, hem şarkılar, hem de hikayeler kusursuzdu. Hiç şüphe yok ki, Türk izleyicisini en çok mest eden şey; Atatürk’ü alkışlattırıp sözlerini okuması oldu. Ardından seyircilere dönerek “Johny’ler ya da Mehmet’ler fark etmez. Çünkü hepimiz aynıyız. Sadece isimlerimiz farklı” dedi. Haksız mı? Sahneden seyircilere sık sık sataşması, onları sahneye davet etmesi ritmi daha çok artırdı. Yaptığı Türk şakaları, Bora Uzer’le düeti mükemmeldi. Selama çıktıklarında Türkçe de konuştu. Üstelik “Merhaba İstanbul” demek yerine “Sizinle olmaktan çok mutluydum İstanbul” dedi. Tüm orkestrasını alkışlattırdı. Çok sayıda izleyiciyle tokalaştı. Sahnenin önüne gelenlerle selfie yaptı. Bir türlü gitmek istemedi. Belli ki o da o gece çok eğlenmişti.
Formül aynı olduğumuzu kabullenmek
Dünyaca ünlü bir aktör gelip İstanbul’da bir gösteri yaptı ve hepimizin aklını başından aldı. Peki, bizi etkileyen gösteri miydi? “Altı üstü birkaç espri ve şarkıydı, basitti” diyenler olabilir. Ama gösteriyi farklı kılan tavırdı, hoşgörüydü, sempatiydi ve mesafesizlikti. Hugh Jackman sahnede “Ben Batılıyım ve siz Türk” aşağılamasını yapmıyordu. Tam tersi “Hepimiz aynıyız” mesajını vurguluyordu. Galiba onu star yapan da oydu. Ne yazık ki, bu tavrı çoğu Türk starında göremiyoruz. Meryem Uzerli’yi Türk halkının bu kadar bağrına basması da aynı sebepten... Kimseye starlık taslamıyor, olduğu gibi davranıyor. Dikkat edin, tüm dünya starlarında da aynı tavır var. Bu da bize star olmanın formülünün herkesin aynı olduğunu kabullenmekten geçtiğini gösteriyor